Yaz Beni
YAZ BENİ
Yaşadıklarımızı, silemediklerimizi, tecrübelerimizi ve düşüncelerimizi niçin birileriyle paylaşmak isteriz? Buna neden ihtiyaç duyarız? Anlamış değilim… Fakat gönül rahatlığıyla bizi dinlemeye hazır bir dost yüreği buluncaya kadar gün akşam oluyor maalesef... Yok böyle birisi ey gönlüm! Seni en iyi kalemim dinler diyorum kendi kendime.
Yaz beni ey kalem,
Yaz yazabildiğince!
Al beni benden,
Dök beynimi olabildiğince
Gir beynimin en ücra köşesine
Bak derunumda neler var?
Kelimeler kifayetsiz,
Sayfalar yetersiz yazar…
Bari sen yaz beni,
Gönlümün derinliklerini yaz!
Bak orda ne incelikler yatar…
Haksızdan al,
Ver haklıya hakkını
Yok olsun kızgınlıklar
Yanlışlar içinden çek doğruyu
Çıkmazın yüreğine sapla
Yıkılsın insafsız duvarlar!
Sevda dağından getir aşk mabedini
Giydir yarınlara beyaz gelinliği
Çarp yalancı suratlara!
En hakiki gerçeği…
Yaşam uzun ince bir yolda ilerlerken, duygu ve hatıra hazinemizle birlikte hayat tecrübelerimiz de geliştikçe gelişiyor. Sevgilerimiz, özlemlerimiz, kırgınlıklarımız, beklentilerimiz çoğalıyor her geçen gün. Güzel, çirkin ne varsa yaşanmış olanlar tek tek mazide kaldıkça; ''yaz beni! , anlat beni! '' diye çırpınıyorlar… Öyle anlar oluyor ki yüreğe sığmaz bir hâl alıyorlar.
Yazar ve çizerlik işte bu arzuyla oluşmaya başlıyor…Tohum atılıyor kaleme yürekten… Unutulmayan veya yürek yakan anların verdiği enerji ve sinerji, tüm evreni haberdar etme arzusu uyandırıyor kişide. Anları ölümsüzleştirmek içgüdüsüyle başlıyor yazarlıklar, şairlikler…
Yazmak yazmak, biteviye yazmak arzusuyla kıvranıyor yürek. İç boşaltmanın, paylaşmanın zevkiyle yazdıkça, yazacakların azalacağını zannederken bir taraftan gizli bir güç tarafından şarj edildiğini fark edemiyor kalem tozunu yutanlar...
Kendine özgü zannettiği duygularını ölümsüzleştirmek isteğiyle iş başına geçer; daha sonra özel alemden genel alemin içinde bulur kendisini. Yaşamını, duygularını irdeleyip yazarken, zamanla çapını genişleterek evrensel boyuta ulaşır. Tıpkı havuza atılan taşın oluşturduğu halkalar gibi. Yazmaya müptela olan kalem, zamanla tüm evrenin meselesini “ben” yapar içinde. Çünkü her özel, genelin bir parçasıdır pazıl parçaları gibi…
Yaz ki boşalsın içim
Eğri büğrü zihniyetler o biçim
Çıkar içimde doğruya ait ne varsa
İnsan insanı anlamıyor ne olsa!
Bari ben bu yükten kurtulayım
Biraz huzur içinde uyuyayım!
Al beni benden
Dök beynimi olabildiğince
Yaz beni ey kalem
Yaz yazabildiğince!
Asuman Soydan Atasayar