Yaşasın Bürokratizm(!)
Bürokrasi konusunun babası M. Weber aslında ideal bir bürokrasiyi asırlar önce açık seçik izah etmiştir.
Bürokrasi konusunda oldukça geniş tanımlamalar yapılmıştır. Ancak ideal anlamda tanımını yapacak olursam; Devletin veya büyük örgütlerin gelişmesi, yükünün artması sonucu kaçınılmaz olarak ortaya çıkmış olan bürokrasi, eylemlerin gayrı şahsilik içinde işlemsel olarak yönetimidir. İdeal anlamda bürokrasi vardır, gereklidir, kaçınılmazdır. İşlemlerin bir prosedür içinde sürdürülmesinin vazgeçilmez şartıdır.
Halkın kullandığı anlamda bürokrasi ise tek kelimeyle "kırtasiyecilik" tir. Bu da prosedürlerin artırılarak işlerin tıkanma noktasına gelmesidir. Aslında kırtasiyecilik olarak bilinen olay bürokrasi kelimesiyle değil, BÜROKRATİZM kelimesiyle açıklanmalıdır.
Günümüzde bürokrasi gerek kamu, gerek özel sektörde yaygın bir fenomen haline gelmiştir. Son 40-50 yıl içinde özenle kurulan Türkiye Cumhuriyetinde siyaset bürokratikleşmiş, bürokrasi ise siyasileşmiştir.
İşin en trajik boyutu ise bürokrasi kademeleri, sahip olduğu kendilerine göre büyük yetkiyi sonuna kadar kullanmak istemekte, bu yetkileriyle adeta siyasal yönetimin tekerine taş koymak istemektedirler. Bu durumda da danışıklı dövüş gibi, bürokrat ve teknokrat kadroların engellemelerini siyaset adamları çözmek istemektedir. Bir nevi, teknokratlar zorluk çıkarmakta, siyasiler de bir telefonla sorunu çözmektedirler. Böylece, teknokratlar veya bürokratlar vatandaşa zorluk çıkararak hem egosunu tatmin etmekte hem, milletvekillerini ayağına getitererek prim yapmakta, hem de siyasilerin ekmeğine yağ süren böylesi bir emri yerine getirmektedirler. Böylelikle, siyasiler vatandaşın nezdinde "iş yapıyor, çalışıyor" izlenimi vermekte, teknokratlar da halkın işine veya çıkarına gelmeyen yapay kuralcılıklarını görünüşte üzülerek perde arkasında ise zevkle icra etmektedirler. Vatandaş cephesi hariç, her iki taraf için büyük fayda sağlayan bu düzeni, "azmanlaşmış bürokrasi veya BÜROKRATİZM" olarak adlandırabilirim.
Siyasiler, genellikle sık sık kanun koyup düzen kurmak istemekte, ama bu düzeni yine önce kendi bozmak istemektedir. Böylece, siyasiler, hep şikayet ettikleri bürokratları içten içe destekleyerek, teknokratlarla iş bitiremeyen sıradan veya masadan insanların işlerini HALL ederek bu vatandaşların nezdinde prim yapmayı gerçek meslekleri olarak algılamaktadırlar.
Eli kolu bağlı görülen bürokrasi sözde düzenin, özde ise, siyasetin mut'i neferi olmaktadır. Bu açıdan bürokrasinin "bürokratizm" e dönüşmemesi gerekir. Bunun güvencesi ise, bilinçli vatandaşlar, sivil toplum kuruluşları ve özgür basındır.
Çoğunlukla en iyi yol orta yoldur. Bu her şey için böyledir.
Esenlikler dileğiyle..
Not:
Bu yazı, www.bilgiagi.net, www.timeturk.com, www.bilgievreni.com, www.haberanaliz.net www.siyasalforum.net, www.gunesgazetesi.net, www.kamudanhaber.com www.gercekgazete.web.tr, ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Balıkesir Demokrat, Marmara Bölge, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
Bürokrasi;
Devlet sistemi içinde siyaset ve bürokrasi birbirini besleyen iki kurum olarak ahlaksız bir çekişmenin önemli fenomenleridir.
Ama en ahlaksız olanı ise,
Bürokrasi üzerinden devlete acımasız saldırıları yönetenlerin bürokratik sınıfa atlamak için önce ruhunu satması daha sonra da oradan siyasete atlayarak bürokrasiye belden aşağı vurmalarla kendisine rant alanları yaratma çabasıdır.
Sonuçta siyaset ve bürokrasi iki ayrı mekanizmadır.
Nisan 16th, 2009 at 10:53Bunun dinamizmini de içindeki insanlar belirler.
Hamur kötü ise siz adam gibi ekmek pişiremezsiniz hocam...
Saygılarla...