Yaşar Kemal CIA Ajanı Değilmiş! Aman Tanrım Didim!
Didim'de bir göçük meydana geldi. Kaçak yapıların birinde bir balkon çöktü ve bir kişi öldü. 5-6 kişi de yaralandı. Kötü bir olay fakat bir iyi yönü de var aslında bunun: Kaçak balkon'un altında kaldı, cümlesindeki “kaçak “ kelimesine dikkatleri biraz daha topladı.
Sahilde değil de, şehir içinde takip ettiğim yerler vardı... Tadilat ayağına haksız şekilde dükkan genişletmesi yapan yerler... bugün baktım; bir tanesi yaptığı genişletmeyi geri alıyor...Tekrar bir yıkım yani.
Fakat ilginç şeyler de var: Didim'in artık yeri kanıksanmış birçok iş yerinden bazıları nasıl yıkılacak merak ediyorum. Çok hatırlı, sayılı zenginlerden kişilerin iş yerleri. Fakat sanırım yeni Başkan A. Deniz Atabay oraları da yıkacak. Çünkü ahlaksızın-hırsızın zengini fakiri olmaz.
Bir tanesinin yıkılmasını özellikle bekliyorum çünkü yemekler çok pahalı. Bir o yandan bir bu yandan çifte bir ahlaksızlık var çünkü.
Yakın bir zamanda Belediye Başkan yardımcısı'na bir saldırı oldu evinin önünde. Bu saldırı, anlaşılacağı üzere bir uyarıydı, Belediye'nin -Başkan'ın- geri atması için bir uyarı. Tabii ki Belediye geri adım atmadı. Çok kısa bir zaman sonra da ilginç bir şey oldu: bazı firmalar ve kişiler belediyeye dava açtılar...
Partililik olayı bana ters. Seçim zamanlarında bazı şeyleri hoş bulmamıştım. Fakat sırf bu tutum ve kararlılığından dolayı Başkan'ın yanındayım. Benim hakkımı koruyor çünkü.
Başka türlü de davranabilirdi. Burada, bizim şu Alevilerin içinde de sayısı çok fazla, hırsızlar, Kürt mafyası-Pkk'yla el bebek gül bebek devam edebilirdi. Fakat yapmadı Başkan.
Burayı AKP alsaydı ne olurdu peki? diye kendime sorduğumda şu yanıtı alıyorum kendinden: AKP de ilkin aynı şeyi yapardı; fakat kendi inşaat sektörünü başlatmak için. Belki Kürt mafyası/PKK ile de devam edebilirlerdi... bilemiyorum.
***
Zuckerberg bir Uluslar arası bir şeyler toplantısında polis gibi veya polis için çalışmadıklarını söylemiş. Bir yıl olmadı, ki daha öncesinde de ben söylemiştim, mesajları bile okuyup, mesajlarını okudukları kişilere reklam pompalayan kendisi değilmiş gibi... Beni,sen polismiş gibi takip etsen ne olur! Reklam için mesaj okumakla polise bilgi için mesaj okumak aynı anlama geliyor. Sanki biraz da dikkat dağıtmak gibi bir niyet de var. “Biz polis değiliz! “ Fakat mesaj okuyorsunuz.
“Big Data “ diye bir terim türedi. Bu terim aynı zamanda bir iş sahası da oldu, oluyor. Devasa büyüklükte veriler oluşuyor sistemlerde. Bu verileri işleyecek, yorumlayacak bir teknoloji yok şu anda; çünkü büyüyen veriler, ayrı ayrı öbekler halinde de büyüyorlar. İşte bu gelişmeler sebebiyle bu big datalara bakacak, bağlantı kuracak -analist gibi- insanlara-iş gücüne ihtiyaç var; iş sahası da bu yüzden doğuyor. Personel arayışlarına bakarsak on binleri bile buluyor sayı.
***
Face paylaşımlarım:
Global çete, zihni köleler ister: en önemli uğraşı sahası gençlerdir. saldırılar gün geçtikçe artıyor. Öğretmen, öğretme ve hayata hazırlık rehberliğinin yanı sıra bir de bu güçle-sorunla mücadele etmek zorunda kalıyor. Gün geçtikçe aptallaşan öğrenciler, veliler, öğretmenler... Bu çete karşımıza nükleer silahlarla çıkaydı daha iyiydi.
Kendimi çoğu zaman Mal Müdürü gibi hissetmeye başladım. Ne yapacağım ben bu kadar malı? diyorum olmadık yerlerde.
Toplu-Çoklu gezileri sevmiyorum çünkü 10'a 2 oranında gizli öküz kontenjanı da oluyor; Hareket saati bellidir fakat 10'a 2 öküz en az yarım saat yüzde 80'i bekletir. Bu 20'de 4 olur, 40'da 8 olur. Türk'ün altın öküz oranıdır bu.
Tabletten, iphonden manyaklaşmış bir topluma-gençliğe tablet vermek üstün bir zika örneği. Kimse kovalamıyor bizi. Ağır ağır beyin işlesek, yazı yazsak, işaret parmaklarımız büzülse dünyanın süper gücü olabiliriz.
Çok şey derken insan..bir şey dememeye çalıştığını da söylememeye çalışır gibi de oluyor. Hiçbir şey demezken insan... ne çok şey demeye çalıştığını da, tabii ki, anlatmaya çalışıyor. Demek'in bizi diyeceği bir an varmış gibi de oluyor bazen;sonra, geçiyor bu his. Sonra, konuşmaya veya konuşmamaya devam ediyoruz.
***
Yaşar Kemal'e CIA ajanlığı teklif edilmiş bir zamanlar. Kabul etmemiş. Seni “daha çok satar” hale getiririz demişler. Derin sessizliği... o kadar büyük bir yazar olmasına rağmen, kitaplarının bile satmasını istemiyormuş gibi andırış yapan tavrı iyiydi. Satmak için yazıp satmamayı ister gibi.
Kim bilir, daha neler vardır Yaşar Kemal'le ilgili...