Yaşamın Bize Sunduklarından Az ve Öz (I)
İ y i N i y e t
Her insanın içinde bulunan, kimileri tarafından hoyratça kullanılan, kimilerin farkında bile olmadığı üstün özelliktir iyi niyetli olmak. İyi niyet özelliğine sahip kişilere verilen özellik anlam veren bakış açısı, bu bakış açısı genelde bir insan için kullanıldığında, bakışa maruz kalan insanın içinde iyi niyet yoksa, hoşgörü özelliğine sahip kişi kesinlikle hayal kırıklığına uğrayacaktır.
Tersi durum olduğunda yani, iki tarafta da iyi niyet varsa, iki tarafta hoşgörüye sahip olacağı için, bu anlama özelliğine sahip olanlar saygı duyulan kişi olurlar. Evde, trafikte, sokakta, okulda, işyerinde, kısaca insanın olduğu her yerde. Eğer hoşgörü yoksa, orada anlaşmazlık, güvensizlik, bencillik tartışma, kavga olumsuzluk adına her şey görmek mümkündür.
İyi niyetli insan aslında anlayışlı insanlardır. Anlayışlı insan nerede olduğunu, nerede durduğunu hep bilendir. Hoşgörüyü en çok hak edenlerdir aslında iyi niyetli insanlar, ama malesef en çok üzülenlerdir yine ne yazık ki iyi niyetli insanlar...
Hayat işte, hep çelişki, hep karmaşa... Ama içinize sinmiyorsa olumsuzluklar zamanla bu olumsuzluklar narkoz etkisi yapmamışsa, sizde yaralarınız iyileşmeye başadığında nasıl olduğunu siz bile anlamazken yüzünüzde hafif bir gülümseme ile herşey çok da iyi gitmiyorken aynada kendinizle göz göze geldiğinizde bütün bu olumsuz yaşanmışlıkların dineceği hayatınızın geri kalan kısmının devam edebilmesi için mümkün olduğunca hafifleyeceği, hatta belki de geçeceği, geçmek zorunda olduğu düşüncesiyle karşı karşıya kalırsınız sanki.
Yine de her şeyin sonunda esas olarak kalan hayattır dersiniz ve yaşamaya devam edersiniz. Bilirsiniz anlarsınız elle tutulan somut birşeyler vardır bir yerlerde ve ona tutunursunuz.
Kalan yaşamınızın devam edebilmesi için içinde yoğrulduğunuz bu şeyin, hayat olduğunun farkına varırsınız. Yerli yersiz yaşanmışlıklarla varırsınız hem de.
Her şeyi olduğu gibi kabul ettiniz, hoşgördünüz. Hoşgörünüz ise aslında apaçık farkındalığınızdır. Öyle ya, kimimiz belli ederiz, kimimiz içimizde yaşarız bu farkında ve iyiniyet hissini...
Bilirsiniz çok çeşitli insan tipi vardır, içlerinde önemli, çok önemli diye adlandırırız. Çünkü; günümüz de herkesin haketmediği/hakedemediği bir olgu değil midir iyiniyetli olmak...? Genelde bu özellik saf, temiz kalpli olan insanların davranışıdır. Enayilik olarak görenler ise, o kadar çoktur ki. Bu insanlar için de şöyle demekten kendimi alamıyorum "aynaya neden bakmıyorsunuz...!"
Birde hayır diyememe durumu vardır sizi kırmak istemeyen insanlar tarafından sürekli yalanlarına maruz kalırsınız bu da olası durumların içindedir...''Mesela bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın'' niye? Size dokunmayan yılan başkalarına zarar mı versin?
İyniyetle saflığı karıştırmamak gerek. Bazı insanlar vardır kim ne söylese hemen inanıverirler ve kalplerin de kötülük yoktur. Ne kadar doğru bilmiyorum ama... Yaşamın sunduklarından az da olsa öz de olsa en kötü insanın bile içinde mutlaka barındırdığı bir şey değil midir iyiniyetli olmak...?
''İyilikten maraz doğar derler'' ama...! Bence ''iyilik yap denize at'' sözünün ayakları daha derinlerde değil mi?
BU KONU BİRAZ DAHA ÖZNE L OLMAKLA BERABER, DAHA İYİ KENDİNİZİ İFADE ETMENİZE YARAMIŞ. DİĞER YAZINIZDA OLAN GENELLEME BURADA OLMADIĞINDAN YAZININ SİZİN İÇ YAŞANTINZA YOLCULUĞU AÇISINDAN ÇOK DAHA İYİ. AMA ARA ARA KONU DAĞILMALARI SÖZ KONUSU,KONU SAPMALARI YÜZÜNDEN YAZINIZDAKİ BÜTÜNLÜK BİR ANLAMDA SAĞLANAMAMIŞ. HANİ ESKİDEN DERLERDİ ÖĞRETMENLER GİRİŞ GELİŞME VE SONUÇ BÖLÜMÜ OLMALI DİYE, BELKİ SERBEST YAZILAR İÇİN BU TAM OLARAK GEÇERLİ OLMASA BİLE, YAZIDA ANLATILMAK İSTENENDEN KOPMADAN BİR ŞEYLER YAPMALIYIZ. KONU GÜZEL AMA ANLATIM DAĞINIK DİYEREK, YENİ YAZILARINIZDA DAHA GÜZEL OLMANIZ UMUDUYLA....
Ağustos 31st, 2010 at 17:14Sevgili Doğa Sanem;
Eylül 1st, 2010 at 13:14Beni ilgiyle ve merakla takip ettiğiniz için sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum... Sadece benim yazılarım değil, gazetemizin diğer yazılarında da yorumlarınızı ve analizlerinizi bekliyoruz... Sanırım edebiyat öğretmenisiniz, sizin usta yorumlarınıza başka yazarlarımızın da ihtiyacı bulunmaktadır.
Sevgilerle...
Sevgili Doğa Sanem,
Eylül 1st, 2010 at 15:20Yorumlarınızla gazetemize olan ilginiz bizi mutlu etmekte.
1. Sahiden benim de dikkatimi çekti, sadece özel olarak Nurdan Hanım'ı mı takip ediyorsunuz bilmiyorum ama, diğer yazarlarımızın yazılarına da ilginizi bekleriz.
2. Yorumlarınızı büyük harfle yazıyorsunuz, malum, büyük harf bağırmak demektir, bu konuyu bilginize sunarım.
3. Yazı kritiği yapma konusunda iddialı iseniz, lutfedin buyurun, bize yazı örneklerinizi gönderin, değerlendirelim.
4. Bu yazdıklarımın yazı analizlerinizin ihtivası/içeriği ile ilgisi yoktur.
İlginizin çok yönlü ve devamlı olması temennisi ile esen kalınız.
İstediğiniz gibi küçük harflerle yazıma başlayayım. Ben büyük harf kullanmayı yazı karekteri olarak daha çok beğenmekteyim. Evet dediğiniz gibi bağırma olarak ifade edilir. Ben zaten yüksek sesle düşüncelerimi ifade ediyorum yazı ile, Hayır sadece Nurdan Hn'mı takip etmiyorum diğer yazılarıda okuyorum, ama eksiklik gördükçe iyi bir okur olarak yorumlarımı yazıyorum. Yazı yazmak ayrı bir iştir ben okumayı araştırmayı ve tartışmayı seviyorum. Çünkü şuna inanmışımdır siz ne kadar çaba harcarsanız harcayın yazı yazarken özenllikten kurtulmak çok zordur. Teklifiniz için teşekkürler. Bundan sonra sizin yazılarınızıda daha dikkatlice okuyacağıma emin olabilirsiniz. Yanlız ben burada bir konuyu anlamadım, eleştirilere yada beğenilere yazarımızın kendisi doğrudan cevap veremiyormu bilemiyorum. Bende sizin bu savunmacı yaklaşımınız karşısında biraz tedirgin oldum. Başarılarınızın devamını diliyorum Ve takipçiniz olduğumu bildiriyorum.
Eylül 1st, 2010 at 17:33Sn Doğa Sanem;
Eylül 1st, 2010 at 17:47Farketmiş olmalıydınız, ben yorumunuzun ihtivası/içeriği ile ilgili bir cevap yazmadım.
KALDI Kİ, yazarımız zaten size benden önce cevap yazmış. Bendeniz, gazetemiz genelini ilgilendiren hususlara müteallik konulara değinmiştim.
Sevgi ve esenlikle.
Tekrar özür dileyerek şunu söyleyip konuyu kapatmak istiyorum, Ahmet Bey sizin yazınızı okuduğum sırada Sitenizde Nurdan Hn mın cevabı gözükmemekteydi, bu durum neticesinde bende böyle bir cümle kullandım. Ama ilgi ve alakanız beni çok mutlu etti, teşekkürlerimi iletiyorum. Nurdan Hn ben Edebiyat öğretmeni değilim ama bir tiyatrocu eşiyim,aynı zamanda Uluslararası İlişkiler mezunuyum ve ismini şu anda söleyemeceğim bir derneğin ilçe müdürüyüm. Saygılarımla,
Eylül 1st, 2010 at 17:56Sevgili Doğa Sanem;
Eylül 1st, 2010 at 18:54İlginiz için teşekkürler... Keşke kimliğinizi açıklayabilseydiniz bu nedenle size sevgiler...