Yaşamı anlamlı kılma
Hayatın bizatihi kendisi sorundur. Sorun olmasaydı ayırt edici bir yanı kalır, hayat olur muydu? Verilen ömür fırsatında ölçülen yegane unsur, sorunlar yumağı karşısında mücadele azim ve kararlılığını yitirip yitirmeme çabasıdır. Olaya bu açıdan bakıldığında üstümüze çullananan umutsuzluk ve kirli duygular sağanağını, aydınlık yarınlara çıkma adına fırsat bilmeliyiz. İyi kötü savaşının her katmanda sürdüğü hayat platformunda, girişilen tüm iyi iş ve davranımın maddi ve manevi bedelini ödeme pahasına girilen sayısız zorluk ve bunaltıcı baskının, doğru bilinen yoldan şaşmama sonucu yüreğimizin derinlerinde yaşanılan tarifi imkansız sükunu kuşanmanın yanında bir önemi yoktur. İyiliği ve erdemli davranışı insanlar için değil, daha öte idealler ve amaçlar uğruna gerçekleştirmek amacını yaşam felsefesi kılanlar açısında zorluklar, varlığımızın değerini artıran fırsatlardır. Bütün kainata Allah'ın varlığının yeryüzündeki tecellisi şeklinde bakıldığında, hiçbir sorun ve sıkıntı gözümüzü hedeften ayırmamıza engel olamayacaktır. Bu açıdan işin başında cevabı netleştirilen, niçin iyilik yapıldığı sorusuna verilecek yanıt, karşılaşılan içinden çıkılmaz problemlerin verdiği elem ve ıstırabı kökünden halledecektir.
Aceleci yapısı itibariyle gelişmeleri anlık değerlendiren, kısa ve geçici olan somut faydayı, duyular ötesi aleme ait uzun vadeli ve bitimsiz refaha tercih eden insan, yapısı gereği, niteliği ne olursa olsun yakın olanı uzağa, bilineni bilinmeyene tercih etmeyi her hal u kârda talep etmektedir. Bu halet-i ruhiye daha çok yontulmamış, terbiye edilmemiş ve hizaya getirilmemiş ham vaziyetin bir ifadesi şeklindedir. Olaylar akl-ı selim ile muhakeme edilip neden sonuç ilişkileri sağlık ölçüler çerçevesinde bağlamında ele alındığında, bakış tarzı değişebilmektedir. Değerler ters orantılı görülebilecek, ilk bakışta akıllıca kabul edilen bütünsel görüş doğrultusunda etkisiz görülebilir. Boş bir sayfa halinde doğan insanın benlik tasarımının sahih ve kalıcı değerler etrafıda şekillendirilmesinin tabii sonucu, olayları dar bakış açısıyla yorumlamaktır.
Yeryüzündeki her türlü canlı cansız varlığa karşı davranış şeklinin temelinde, kainata bakış açımız yatar. Hiçbir değerle ilintili görülmeyerek adi varlıklar bağlamında okunan tabiat ve eşya, yağmalanmak ve istismar edilmek için tahrip ve tahrip edilir. İnsan emrine musahhar kılınan araç bağlamında ele alındığında ise dünya, belirli ölçüler dahilinde istifade edilerek varlığı, insanlığa tevdi edilen bir emanet mesabesinde görülür. Dolayısıyla, hadiselere bakış açımızı, onlara karşı yüklediğimiz anlamlar belirler. Sahip olunan dünya görüşü, hayatı mevcut yaşamdan ibaret görerek olayları değerlendirmeyi salık verdiğinde, her şey anlık eğlence ve hazlar için feda edilmeye müstehaktır.
Metafizik açıdan kainattaki her şey, bütün varlığı kuşatan Allah’ın etrafımızı saran işaretlerinden bir işarettir. Onlara karşı davranımlarımız, Allah’a karşı sorumluluk bilinci taşımanın izlerini taşır. Allah için değer ve önem atfetmek, onunla kurulan bağlantının sağlamlık boyutunu artıracaktır. Bu yüzden medeniyet telakkimizde ‘yaratılanı severiz yaratandan ötürü’ anlayışının sonucunda, yardım ve iyilik yapılanlara, Allah’a yakınlaşmaya vasıta olunduğundan dolayı teşekkür edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Düz mantık ölçüleri çerçevesinde çok tersmiş gibi gözüken vakanın arka planında yatan asli gaye düşünüldüğünde, doğal olanın gayb alemine yatırım yapmak olduğu fark edilir. Yine aynı düşünce şeklinin bir devamı olarak, ‘iyilik yap denize at, balık bilmezse Halık bilir’ ilkesi, insan yaşamına hayat bahşeden muhteşem bir imkan olduğu müşahade edilir.
Maddi çıkar ve beklentilere dayalı kirli ilişkilerin bunalttığı hayatta bir nebze rahmani bir nefes soluklanmanın arayışı sürecinde yanlış yönlere sapmamak adına, akli ve vicdani muhasebeler zinde tutulmalı, kısa ve anlık hazlar uğruna, ebedi saadet imkanı elden kaçırılmamalı… Hayat, dikenler üzerinde kıvrımlı sürünmelere verilen adın kendisidir. Düşünme yetilerinin çevresel ve psikolojik faktörler dolayısıyla işlevini görmediği durumlarda, sabır yeteneğini ve acılarla olgunlaşma şansını faal bulundurmak gerekmektedir. Karşılaşılan her bir çeldirici engeli erdemlilik katsayısını artıran etmen şeklinde okumak, moral ihtiyacını karşılamaya fazlasıyla yeter.