Yaşam Kalitemiz
Kaliteli yaşam deyince aklınıza hep mal, mülk, para gelir ne yazık ki... Kaliteli yaşam için çok mala, mülke gerek yok aslında ama nedense bu böyle algılanmakta ve toplumda en çok eleştirilen göreceli bir kavram bir çok kişiye göre değişen davranış biçimi...
Tadını, kalitesini, keyfini bilmeden, anlamadan sırf moda olduğu için yaptıkları eylemlerle kaliteli yaşadığını düşünen insan toplulukları oldukça fazla değil mi?
Yaşadığımız hayat çeşitli zorlukları beraberinde getiriyor. Böyle bir hayatla baş edebilmek için çok ama çok sabırlı olurken doğru bildiğinizi çevre bakısıyla değil, moda olduğu için değil, kendi kişisel bütünlüğünüz için yapmalısınız en azından kendi yaşam kalitenizi görebilmek adına...
İzlediğim bir programda Amerika’lı bir sosyolog bir topluluğa konuşma yapıyordu. İçindeki şu konuşmalar beni çok etkiledi. Aklımda kaldığı kadarıyla: ‘’Başımız belada, çünkü siz ve diğer insanlar beni şu an dinliyor, yüzde üçten daha azınız kitap okuyor, yüzde on beşten daha azınız gazete okuyor, şu an bu ekran haricinde hiçbir şey bilmeyen yığınla insan yetişiyor. Bu ekran ilahi bir güç gibi; çocuklarımızı onun dediği gibi yetiştiriyoruz, o neyi moda gösteriyorsa, onu giydiriyoruz. Çünkü sizin tek gerçeğiniz, şu ekranda gördüklerinizdir. Televizyon dansçılardır, gezici akrobatlardır, hokkabazlardır, aslan terbiyecileridir. Her gün her dinden, renkten, ırktan insan başına oturuyor. Aslında hayali olan bizleriz, siz gerçeksiniz’’. Diye topluluğa sesleniyordu.
Velhasıl, TV lerin bu katogorideki programları uzar gider... Ama anlatmak istenene sadece maddi açıdan bakmamamız gerek. Düşünsenize karaktersiz bir insan olup, en başta kendine, ailesine ve çevresine bile saygı duyamayan, çıkarları uğruna en yakın arkadaşını zor durumlar da bırakan, eşini, dostunu aldatan biri; en kaliteli mekanlara gitse, en pahalı giysileri giyse, en, en, en olsa!...
Kalite insanın içide değil midir?
Duyarsız, tepkisiz insanlar da kalitesiz yaşamın baş temsilcilerindendir. Yaptığı hiçbir olumsuz davranıştan pişmanlık duymayan, vicdan azabı çekmeyen böylesi canlılar ne yazık ki kalitesiz yaşamın başat örnekleri olsa gerek...
Yaşam kalitesinin bir çok tanımlayıcısı ve tamamlayıcısı bulunmakta. Sağlık, eğitim, yeterli beslenme, sağlıklı çevre, genel haklarımız, (tüketici hakları, vatandaşlık hakları), fırsatları değerlendirme alışkanlıklarımız, günlük yaşama katılma, saygınlık ve güvenlik vb. Bu anlatımlar kendi içinde oldukça önemlidir. Herhangi birinin bile eksikliği insanın "kaliteli bir yaşam sürüyorum." Olgusunu aksatmaz mı?
Kimilerine göre kalite mükemmellik olurken kimilerine göre de ihtiyaçlara uygunluktur.
Yaşam kalitemizi yükseltmek zor olsa da, bu çoğunlukla bizim elimizde... Bunun için kendimizi dinlediğimiz kadar çevremizi daha özenli sezgilememezi gerekmez mi?
