Yaşam Dilenciliğinden Bıkmadık!
“Hep istiyoruz… Her şeyimiz olsun, benim olsun, bana da…”
Bitmek bilmeyen, doymak bilmeyen bir dimağ!
İnsanın dimağı dipsiz bir kuyu gibidir. Arzu ve istekleri hiç bitmez oluşu bundandır.
Ancak bu gerçeği kavrarsanız yaşantınız değişir. İstekler sınırsızdır.
İstek nedir ki?
İstekler ulaşılana kadardır. Belli bir süre heyecan veren coşkulu ve aç gözlülük, sonra sükût!
Bir evim olsun istersiz, sonra aldığı evin içini doldurup donatmak… Sonra yalnız kalmamak için bir can yoldaşı eş, çocuklar… Sonra…
Araba, yat… Devam eder.
O hırsla yarattığınız şansla bir bir elde edersiniz belki hepsini. Ya da edemezsin.
Bir de elde etmenin güvencesiyle bir doyum söz konusu olması da cabası!
Heyecan biter neden mi?
Beyin ve akıl elde ettiklerini dışlamaya başlar artık. Çünkü sisteminde bunlar yoktur.
Aldığın evdesin şimdi. Evin içindesin… Ama aslında ev yine senin dışında! Arabansa garajda!
Eşin o can yoldaşın ve çocuklarda yakınında olsalar da uyuduklarında kendi rüyalarında!
Zamansa o zamandı.Şimdiye hiç heyecan kalmadı!...
Heyecan onu elde ettikten sonra sönüp gitmiştir.
Bir garip boşluk hissedersin. Yalnızsın yine! Etrafın dolu olsa da…
İşte yine bir istek yaratmak zorundasın.
Bir farkına varsan işte tam bu sırada… İstedin, bu yönünü bir kavrayabilsen hayatın dönüm noktasındasın demektir.
Sürekli önünde bitmeden uzanan yaşam yolunda yolculuk yorar. Yorgunluğunda yürünen yol iyi sonuç vermez.
Hani bir garip boşluktu adını koyamadığın. Bu boşluğu dolduransa “mutluluk” adı bu! Aranan bu mutluluk!
Seni mutlu edecek çok şeye sahip olduğun halde hala mutlu değilsin. Seni mutlu eden öğeler dışarıda değildir, kendi içindedir.
Kendi içimize dışarıdakileri dileyerek daha açıkçası yaşamdan dilenerek… Yaşam dilencileri olarak ulaşamayız.
Dışarıdan, dışarıdaki, dıştaki öğelerden sadece alınacak destektir. Yardım alabiliriz. Gideceğimiz yolu gösteren kavşaklardaki tabelaları okumak gibi.
Yaşam dilenciliğinden kurtulmanın tek yolu vardır. Daha öncede farklı yollarla anlattığım kendini bulmak!
Zaten sahip olduğumuz bedenimizi, zihnimizle, ruhumuzla doğru buluşturup içimize yolculuğu başlatmak!..
Yine ne istediğini bilememek, yine mutsuzluklar. Ben bu konuyu her bir şekilde değişik sözlerle anlatacağım bıkmadan.
Aslında insanların her arayışlarında başkalarına yaşattığı mutsuzlukların bir tek adı var.
Kendini tanımadan başkasının hayatına karışmak, müdahale etmek!
Bunu en iyi açıklayacak cümleyi de Tolstoy söylemiş;
“Herkes insanlığı değiştirmeye çalışıyor, kimse kendini değiştirmeyi aklından geçirmiyor.”
Olacağı bu; doyumsuz insanoğlunun içini kazanmadan başka şeylere uzanması ve daha ileri gidip insanlığı değiştirmeye kalması!..
Kendini tanımayanlardan koru Yarabbi bizi. Daha fazla kendi doyumsuz girdaplarının içine çekmesinler bizi…
Sevgiyle mutlu kalın.