Yasallaştırabilecekler mi?
İçeriği Neden Konuşulmuyor? Bölmeyi yasallaştırabilecekler mi?
CIA’nın denetiminde MİT-PKK görüşmelerinin içeriğini konuşmak yerine, kimin sızdırdığı konusunun tartışılması, tamamen bu görüşmelerin meşrulaştırılmasına yönelik tartışmalardır.
Görüşmelerdeki yabancı kim diye sormuyorlar da, kim sızdırdı diye soruyorlar.
Konuyu bu yönde yönlendirenler de Amerikan projelerinde görevli kişilerdir.
Meşrulaştırma çabaları, Amerika’nın sürekli “pkk’yı siyasallaştırın, Apo’yu affedin, federasyonlaşın diye hükümete verdiği talimatlarla ilgili olduğu, görüşmelerin içeriği ile belgelenmiş oldu.
Kendi teröristiyle, CIA başkanlığında görüşen bir siyasi iktidar.
Kasetlerin ortaya çıkmasından bu yana, siyasi partiler (İP hariç), demokratik kitle örgütleri, sendikalar doğru düzgün bir karşı duruş sergilemediler.
Bu durumu fırsat bilen işbirlikçiler, konuyu meşrulaştırma yönüne gittiler.
MHP’den AKP’ye gene destek açıklaması geldi.(Şandır’ın açıklamaları) Yani MHP’nin, gene, Amerika’nın icazet dünyasından medet ummaya devam ettiği görülüyor.
CHP, zaten Kılıçdaroğlu geldiğinden beri, “bu iş silahla çözülmez” deyip durmaktadır. Ama PKK kendi sorununu silahla çözmektedir.
Bu şartlarda da, halktan kuvvetli bir karşı duruş gelmiyor.
Bir anlamda da halkımızda yenilmişlik duygusu hâkim.
Bu durum, ila nihayet devam edemez. Bir yerden patlayacak ama nereden patlayacak göreceğiz.
Ordunun PKK ve gericilik ile savaşan subayları Hasdal’da, parti başkanları ve aydınlar Silivri’de…
Bir başka önemli husus daha var.
PKK- MİT Anayasa görüşmeleri Amerikan devletine açık, Türk halkına kapalı yürütülüyor.
Amerikan tarafına açık görüşmelerde, “ortak düşman” ifadesi geçiyor.
Kimdir bu ortak düşman?
Kim olacak, Türk Ordusu ve Türkiye’nin bölünmesine karşı olan partiler ve aydınlar.
Bu istihbarat örgütü, Orduyu ortak düşman sınıfına koyuyor. Sözde PKK’lı teröristlerin yerlerini istihbar edip, devlete ve orduya istihbarat görevi yapacak.
Şimdi görüşmelerin kendisinden daha vahim olanı; bu görüşmelerin içeriğinin meşrulaştırılıyor olmasıdır.
Yandaş basın ve holding medyası, üçlü kutsal ittifakın, Amerikan denetiminde gereğini yapıyor olmalarıdır.
Bu gidişe dur demeyenler, bedelini ödemeye de hazır olmalıdırlar.
Terör sorunu sadece silahla çözülür. Şiddete karşı şiddet uygulamayanlar kaybederler.
PKK kendi sorununu silahla çözerken, yöneten tarafın bu iş silahla çözülmez mantığı ve politikası, saflık değilse, ihanettir.
Amerika terörle mücadelesini silahla yapmaktadır. Bize gelince terörle görüşün demektedir.
Amerika Irak’ın kuzeyinde kurduğu kukla devleti silahla kurmuştur. Amerika kendisi hiçbir işini silah kullanmadan yapmaz.
PKK diye gördüğümüz, Amerikan taşeronudur. AKP diye gördüğümüz Amerikan taşeronudur.
Amerika’nı denetiminde Türkiye’nin bölünme görüşmeleri anayasal suçtur.
Yüz yılın antlaşması olan Füze kalkanının Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçmeden konulması yasal değildir. Çünkü bu anlaşma ikili anlaşmadır. NATO deseler bile anlaşmalar Amerika ve Türkiye arasındadır.
Milli devlet imha dilmiştir. Meclis Kanun Hükmünde Kararnameler ile kapatılmıştır.
Durumun aynı şekilde sürmesi imkânsızdır.
16.9.2011, bulentesinoglu@gmail.com