Yar, Dost, Arkadaş, Tanış, El, Düşman
Gerek hedeflerimiz, gerek hayatın getirdiği sıkıntılar ve gerekse benzeri sebeplerle, hepimiz hayat rüzgârı içerisinde sürüklenmeye devam etmekteyiz. Ancak kısa bir süre için de olsa bu akışın dışına çıkarak olayları şöylece kuşbakışı bir izleyelim istedik. Ve bakın neler ilişti gözümüze:
Çevremizdeki ilgi kurduğumuz ya da kurmadığımız her bir ferdi, farkında olarak ya da olmayarak otomatikmen bir ilgi grubu içerisine yerleştirmiş bulunmaktayız. Bu ilgi gruplarını Yar, Dost, Arkadaş, Tanış, El, Düşman şeklinde sıralamamız mümkündür. Hayattaki her şahıs bize göre bu gruplardan birisi içerisinde mutlaka bulunmak zorundadır. Fakat pek çok insan, çevresinde bulunan şahısları çoğu zaman olması gereken pozisyon grubu içerisinde değil, farklı gruplar içerisinde değerlendirerek yanılgıya düşmektedirler. Özellikle fikir yapıları henüz netleşmemiş olan gençler için bu durum had safhadadır.
Bu itibarla çevremizdeki her bir ferdi hangi grup içerisinde değerlendirmemiz gerektiğine karar verebilme aşamasında, bize göre bu ünvanların özelliklerini kısaca hatırlamakta fayda olduğu inancıyla diyoruz ki;
YAR ya da diğer adıyla SEVGİLİ o kimsedir ki, tüm varlığı ile adeta kendisi için yaşamayıp bizim için yaşar. Bizim yarimiz olan bu kimse her şartta, her yerde ve her zaman, mevcut olan tüm varlığını ve gücünü bir an bile tereddüt etmeden bizim için ve yalnız bizim için kullanır. Öyle ki bizi birinci öncelikli pozisyona koymasının yanı sıra kendisini ikinci öncelikli pozisyona dahi yerleştirmez, onun için ikinci öncelikli pozisyon dahi yoktur. Hatta biz kendisine en büyük düşmanlığı yapsak dahi bu durum değişmez. O, her şeyiyle birlikte yalnız ve yalnız bizim için vardır.
Bu tarif gösterir ki hiç kimsenin sevgilisi yoktur.
DOST ise sevgiliden bir kademe daha düşük bir ünvandır ki bizim dostumuz için birinci öncelikli şahıs bazen kendisi bazen da biz oluruz. Normal durumda birinci öncelikli kendisi olsa bile en küçük bir sıkıntımızı hissettiği anda kendisini ikici plana bırakarak tüm varlığıyla bize destek olmak için elinden gelen her şeyi yapar. Bizden iyilik ya da kötülük görmesi bu durumu asla değiştirmez. Kendisine en büyük kötülükleri yapsak dahi bize karşı olan dostane fikrinde en küçük bir zedelenme olmaz. Gerekiyorsa bizim için gözünü kırpmadan ölüme gider. Biz hiç sormayıp aramazsak dahi bizi daima takip ederek daha huzurlu olabilmemiz için fırsatlar gözetler.
Bu ifadelerden de anlaşılan odur ki insanların tamamına yakınının ömürleri boyunca bir tane bile dostu olmamıştır. Çok az sayıda kimsenin belki bir iki taneyi aşmayacak dostları olabilmiştir.
ARKADAŞ bizimle eşdeğer pozisyondadır. Genel olarak hemen her konuda onunla orta noktada buluşur teraziyi eşit dengeleriz. “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” ifadesi de bunu vurgular. Arkadaşımız için birinci öncelikli kendisidir. Sıkıntımız olduğunda yardımcı olurken sıkıntısı olduğunda da bizden yardım talep eder. İyiliğimiz onun gözünde bizim için bir artı, kötülüğümüz ise eksidir. Bizden gördüğü iyilik ve kötülükler bize olan davranışlarını direkt olarak etkiler.
Bu itibarla herkesin az ya da çok belli sayıda bir arkadaş grubu vardır.
TANIŞ, tanışıyor olmaktan öte pek bir ilgimizin bulunmadığı kimsedir ki onunla selamlaşma, bayramlaşma gibi çok genel ilişkiler içinde bulunur bundan öteye pek geçmeyiz. Tanışla iyi ve kötü zamanlarımızı, arkadaşla paylaştığımız şekilde paylaşamayız. Ortak değerlerimiz yok gibidir.
Çevremizde çok sayıda tanışlarımız mevcuttur.
EL ya da YABANCI ise tanışmadığımız kimselerdir ki ne onlar bizim hakkımızda ne de biz onların hakkında bir şey bilmeyiz.
Çevremizde en çok yabancılar bulunmaktadır.
DÜŞMAN bizim iyiliğimizi istemeyen, hakkımızda kötü düşünüp bu düşüncesini fırsat bulunca icraata dönüştürmekten çekinmeyen kimsedir ki bazen diğer gruplar içerisine yerleştirdiğimiz kişilerden de gizli düşmanlarımız çıkabilir.
Bazı kimselerin düşmanları olmadığı gibi bazılarının ise oldukça fazla sayıda düşmanları mevcuttur.
Tüm bu tarifler dikkate alındığında en büyük yanılgıların Dost, Arkadaş ve Tanış grupları arasında yaşanmakta olduğu anlaşılır.
Dost sayısının neredeyse sıfır olması ve Tanış konumundaki kimselerle de neredeyse ilgi kurmuyor olmamız Arkadaş grubunun öneminin hayli fazla olduğunu gösterir. Arkadaş konumuna koyduğumuz ve uzun süre beraberlikler yaşadığımız kimselerle, farkında olmasak dahi ortak bir karakter yapısı oluşturmaktayız. Diğer bir deyişle bizim karakter ve kültür değerlerimizi, bizim de bir ferdi olduğumuz Arkadaş grubumuz belirlemektedir. Bu sebeple sahip olmayı arzu ettiğimiz kişiliğe en yakın karakterlere sahip kimseleri Arkadaş konumuna yerleştirmemiz, istediğimiz bu kişiliği otomatikmen kazanmamızı sağlayacaktır. Bu gerçekçi formül, arkadaş konumuna koyduğumuz kimselerin bizim kişiliğimiz açısından ne derece büyük önem arz ettiğini açıkça gözler önüne serer.
Az sayıda olsa da can Dostlara ve değerli kişilik özellikleri taşıyan geniş Arkadaş çevresine sahip olabilmeniz dileklerimle…