Yanıtım Tek Kelimeyle Evet… (II)
Berktay iyi bir şey mi, kötü bir şey mi yaptı?
Polis telsizlerinden kimi konuşmalar: Sular İdaresi'nin üstüne bak kardeşim. Sular İdaresi'nin üstüne.
- Sular İdaresi'nin üstünden ateş altında kalmayalım oraya bakın.
- 130 numara Sular İdaresi.
- 139 Sular İdaresi'nin üstüne bak kontrol altına alalım.
*****
Taksim'den dağılan... toplanıyorlar silahlı ateş yap...
- Merkez 136 panzer Taksim'deki topluluğun üzerine gitsin ateş
ediyorlar arkadaşlarımıza, topluluğa.
- 174, 430 sağ sol yaparak git gaz bombası at kardeşim.
*****
Sayın müdürüm biz Intercontinental Oteli'ndeyiz. Devamlı surette
buraya ateş ediliyor. Baskın oluyor. Ateş etmek mecburiyetinde
kalacağız. Tamam.
- 426 Intercontinental'e git Intercontinental'e git.
- Derhal Intercontinental'e.
- Acele gidin arkadaşlar mahsur kalmışlar.
- Taksim'de dağılma başladı. Intercontinental'in önünde bir şey yok.
*****
Su üstünde kişiler olduğu söyleni-yor. Bu adamları burayı çevirip de
onları yakalayın.
- Fazla kalabalıktan her kafadan bir ses çıkıyor. Anlayamadım efendim tamam.
- Sular İdaresi'nin üstüne.
- Müdürüm oraya girdik. Toplum kuvvetleri şu anda girdi içeri ve bir
kısım kimseler yakalandı ve arama yapıyorlar tamam.
*****
Dolmabahçe önünde de kalabalık gruplar başladı emriniz.
- Kardeşim... kullanın onlar dağılırlar takip edin.
- Müdürüm panzerlerde mermi kalmadı mümkünse mermi...
- Kardeşim... mermiyi tüm bitir...
- Mermi getirsinler karşı... mermi-ler bitmiş.
- Kalsın bırak.
- Mermi dediğim sis bombası gürültü bombası.
- Evet efendim evet.
-Kalsın.
2012 1 Mayıs’ından bir izlenim
Size bu 1 Mayıs 2012’de yaşadığım bir olayı paylaşacağım. Ve iddia ediyorum ki, aynı sahneler 1 Mayıs 77'de vardı.
Taksim Hill Otel'in en üst katında kameraları ve fotoğraf makinelerini görünce oradan fotoğraf çekmek için alandan çıktım.
Oraya gidebilmek için polisler izin vermiyordu. Basın kartımı göstererek, fotoğraf çekeceğimi söyledim ve otele geçtim.
Otelin girişinde bulunan cafede Ercan Karakaş arkadaşlarıyla çay içerek, sohbet ederek 1 Mayıs bayramını alanın kenarında kutluyorlardı(!)
Kutlamaların her karesi fotoğraf makineleriyle ve kameralarla saniyesi saniyesine görüntüleniyordu.
Ve sorulması gereken şuydu:
1 Mayıs 77'de zamanın istihbarat elamanları hangi otelin tepesinden alanın tamamının görüntülerini çekti-ler ve fotoğrafladılar? Ve olaylar başladığında görevlerine devam etmediler mi.? Ve o görüntüler hangi kozmik odalarda duruyor?
****
Şimdi gelelim asıl soruya ve tarihe şahitliğimize...
O gün alanda silahlı güvenlik vardı.
O günkü tabirle söyleyeyim. Spor sorumluları...
Ve yine o güne şahitlik yapan ancak halen bugün yaşadığı için ismini vermeyeceğim bir arkadaşımın şahitliğini yazayım.
O gün otelden alana ateş eden sivil görevliler vardı. Ve bunlar Amerikalı ya da Türk, bilmiyorum. Alanın güvenliğinden sorumlu olan yani sporcular otele girdiler.
Ve eli silahlı bu adamlarla çatışma yaşandı.
****
Şimdi gelelim başka bir asıl soruya. Solun hiç tartışmadığı, sanki 32 yıl öncesi kardeşmiş gibi anlatılan masallara...
Sol içi çatışma aynı faşistlerle çatışma kadar yoğundu.
Sol içi çatışma sözü yetersiz geliyor. Bırakın sol içi çatışmayı aynı örgüt içersinde olan ve sonradan ayrılanlara neler yapıldığı ya da ayrılanların diğerlerine neler yaptığı tarihin kirli ve tozlu sayfalarında duruyor.
Size kendi yaşadığım dönemden bir şahitlik yapayım. Öyle Maocu faşist, sosyal faşistlerin çatışmasından değil Devrimci Yol, İGD çatışmasından, Devrimci Yol, Devrimci Sol çatışmalarından örnek vereyim.
Bulunduğumuz bölgede TKP ML- TİKKO arkadaşımız İsmail Çelik'i, kahvede otururken öldürdüler.
Devrimci Yolcular Ekrem Öztürk hocamızı ormanda vurdular. Ve Çe-lik'in öldürülmesinin ardından, bölgede 100'er kişilik silahlı ve eli sopalı gu-ruplarla TİKKOCU avına çıkıldı.
Bugün CHP'de siyaset yapan, ilçe başkanlığı yapmış o günün bir devrimcisi hastanelik edildi. Ben başka bir çatışma ortamında şans eseri TİKKOcuların elinden kurtuldum. Ve sıradan bir kahveci öldürüldü.
Öztürk hocamızın öldürülmesinin ardından benim de okul arkadaşım ve eskiden İGD'li olan sonradan DEV-YOL'a geçen bir arkadaşımız, bir yol arkadaşımız tarafından öldürdü. Ve yıllarca cezaevinde yattı.
Bizzat benim okulumda, DEV-YOLcular, DEVRİMCİ SOLcuları okutmaz ve döverlerdi.
Ve defalarca bu arkadaş(lar)ımızı korumak zorunda kalmıştık. Ve buna benzer olaylar Türkiye'nin her yerinde oldu. Ve sol örgütler bunu Allah’ına kadar yaşadı.
Şimdi kalkıp bunu derin devletle, ajan provokatörlerle anlatmak kolaycılıktır. Asıl olan devrim ve sosyalizm zihniyetlerimizde yatıyordu.
Tarih bizim yaptıklarımızın örnekleriyle doluydu, dünya sosyalizm tarihi...
Ve asıl başka bir soru ise şuydu. Şayet içimize derin devlet ajanlar soktuysa, kimdi bu ajanlar?
Berktay iyi ve kötü bir şey yaptı
Berktay hem iyi birşey yaptı hem kötü birşey.
İyi birşey yaptı tartışma başlattı. Mahalle içinde konuşulan ama dışarıda konuşulmayan birşeyi tartışmaya açtı.
Kötü birşey yaptı. 1 Mayıs 77'inin sorumlularının sadece sol içi çatışma olduğunu iddia ederek, derin devlet organizasyonlarının yaptığı katliamları, tezgahları aklamaya katkı sundu.
Ancak derin devlet organizasyonu olan ve 12 Eylül faşizmine giden yolda en önemli aşamalarından biri olan 1 Mayıs 77 katliamında aynı zamanda sol içi çatışmanın sorumluluğunu, ‘alana giremez, gireriz’ tartışmalarının ve yaşanan sol içi çatışmaların faşizme giden süreçte katkılarını ve sorumluluğunu ortadan kaldırmıyor.
Şayet sol için çatışmalar, örgüt içi çatışmalar öylesine vahşice yaşanmasaydı zaten 12 Eylül olmazdı. Ve en önemlisi sol kendi içinde çatışma kültürünü aşmış,dünyayı ve ülkesini anlasaydı zaten bugün Türkiye geç kalmış tarihsel bir süreci yaşamazdı.
****
Farkında değil misiniz, Berktay tartışması bile devrimci solun ne kadar hazımsız ve kendiyle yüzleşmeye hazır olmadığını göstermiyor mu?
Kıvılcım çakılması yeterliydi ve kıvılcım çakılmıştır...
Ve bu kıvılcımı yapanların sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı gibi ona çanak tutanların sorumluluğunu hiç ortadan kaldırmaz.
İşte bunun için Berktay Aydınlıkçılardan kopuşu gereği iyi birşey yapmış, geç kalan bir yüzleşmeyi başlatmıştır.
Eski Aydınlıkçı zihniyetini horlatarak kötü bir şey yapmış, devletin derin organizasyonunu aklamış ve küçümsemiştir.
Otel görevlilerine fotoğraf çekmek için en üst kata çıkmak istediğimi söylediğimde, çıkamayacağımı orada bulunanların gazeteci olmadığını sivil polisler olduğunu söyledi.
Meydana bakan boş oda olup olmadığını soruyorum, tüm odaların dolu olduğunu söylüyorlar.
Anlayacağınız polis ya da istihbarat alanı yukarıdan kameraya çekiyor ve tele objektiflerle katılanları fişliyorlardı. Ve kim bilir kaç merkezden bu iş yapılıyordu?