Yandı Gülüm Keten Helvası!..
Bu satırları yazarken referandum sonuçları kesinleşmiş gibiydi. Yaklaşık %58 evet, %42 hayır çıktı sandıktan.
Halkımızın iradesi böyle tecelli etti, hayırlı olsun.
Her şey bitti mi? Ya da başka bir ifade ile ülkemiz artık özgürlükler ülkesi mi olacak? Veya kesemiz dolmaya, hayat standartlarımız yükselmeye mi başlayacak?
Bunların hiçbiri akşamdan sabaha olmayacak, hatta kolay gerçekleşmeyecek. Zira atalarımız “insan kendi kendinin kurdudur” der. Bugüne kadar önce mazlumları sonra da özgürlük havarisi rollerine giren AKP’ye bundan böyle “ele avuca gelen” pirim yapacak rol kalmadı. Öyle ya, ileri sürdüğü bütün mazeretler ve reformların önündeki bütün engeller aşağı yukarı kalktı. Şimdi kendisi ile baş başa, yani artık “kendi kendinin kurdu”.
Benim biraz şüpheci bir kişiliğim var, durduk yerde, olmadık şeylerden şüphe ederim, özellikle siyasi konularda.
AKP toplumun önemli bir kesimini “çaktırmadan” ikinci sınıf vatandaş gibi gören devlet destekli kurum ve sermayedarlara karşı yürüttüğü düzenlemelerde önemli başarılar kazandı. İyi de oldu, ülke aslında şimdi normale dönmeye başladı.
Ancak;
Aslında kendisi de sistemden farklı olmayan, fakat üstlendiği görev gereği yürüttüğü politikalara bakarak “demokratik” zihniyete sahip olduğunu zannettiğimiz AKP’nin aslında diğer partilerden hiçbir farkı yok. Bunun nedenini uzun-uzun izah etmeye gerek yok, zira partisel yapılanması, anayasa değişiklikleri haricindeki diğer uygulamalar göz önüne alındığında(mesela milletvekili aday tespiti gibi) bu çok açık bir şekilde görülmektedir.
Peki, AKP’nin handikabı ne?
Yukarıda da izah ettiğim gibi demokratik bir gelenekten gelmeyen ve kendi iç yapılanmasında demokratik olmayan/olamayan bir AKP’nin demokratik bir takım düzenlemeler yapması oldukça güç. Yani burada AKP önce kendisi ile savaşacak.
Yine ayrıca;
İdeolojik bir gelenekten de gelen AKP sistemi yeniden tasarlayayım derken, kendini “formatlayan” güçlerin/çevrelerin baskısı ile kantarın topuzunu fazla kaçırıp, çıtayı öbür tarafa ağdırma ihtimali de yok değil.
Kısaca, AKP eğer gerçekten ülkemizin demokratikleşmesini, insan hak ve özgürlüklerinin gelişmesini istiyorsa önce kendi kurumsal yapısını düzeltmeli, düzenlemeli, çağdaş bir parti haline gelmelidir.
“Yoksa yandı gülüm keten helvası”