Yaman Çelişki
Epi topu 2.5 ay önce erken genel seçim yapıldı ve öngörülen tek hedef vardı; istikrar.
Ama gel gör ki, bu kadar kısa sürede öngörülmez gelişmeler yaşıyoruz. En zoru askerlerin, polislerin, sivillerin, çocukların ölmesi, yaşam haklarının ellerinden alınması.
Masum insanların yaşam hakları ellerinden alınırken buralarda rahat yaşamak ne mümkün.
Otuz yıldır kardeşin kardeşe kırdırıldığı bir ülkede sonsuz acıdan başka kimseye birşey kalmıyor, kalmaz.
Lakin yine de yılgınlık yok.
Ülkenin doğusu, batısı bıkmadan barış diye haykırmalı. Barış dili öncelikli kılınmalı.
21. yüzyılda eğer taraflarda barışa hakiki bir niyet varsa; savaşa götüren nedenler tek tek erir.
İZMİR’DE SAYI YÜKSEK
Keşke Türkiye üzerindeki savaş toprağını atsa ve yeniden güzel gelişmeler konuşabilsek.
Ama maalesef bir başka, ulusal, hatta küresel sorunumuz var. Yürekleri kor kor kavuran, Ege kıyılarından uğurlayıp çoğu zaman ölü bedenlerini karşıladığımız, mülteciler.
Avrupa’ya başlıca ulaşma noktaları İzmir.
Doğu illerinden gelen Suriyelilerin çoğunluğu İzmir’de toplanıyor.. Valilik resmi rakamlarına göre 80 bin Suriyeli kalıcı olarak burada yaşamayı seçti.
Mültecilerle Dayanışma Derneği’ne göre sayı, en az 200 bin.
Aslında yoğun sirkülasyonda sağlıklı bir rakam yok.
Yunan adalarına 800 binin üzerinde başvuru olduğunu düşünürsek İzmir’e düşen mülteci trafiği daha iyi anlaşılacaktır.
Hükümet’in Suriyeliler’e çalışma izni verilmesi hazırlığı şüphesiz İzmir’i yakından ilgilendiriyor.
Görünen o ki; Suriyeliler’in kalıcı olarak yaşayacağı iki kent İstanbul ve İzmir olacak.
Mültecilerle Dayanışma Derneği İdari Koordinatörü Pırıl Erçoban çalışma izninin önemli bir adım olacağını söylüyor.
Her gün onlarca drama tanık olan Erçoban’a göre bu izin yüreklerimizi yakan Avrupa’ya göç trajedilerini azaltacak.
Burada kalanların yaşadığı büyük sömürü, üç kuruşa adam çalıştırma kurnazlıkları minumuma inebilir.
ÇALIŞMA İZNİ
Ancak soru işaretleri de çok. Diploma getiremiyorlar. Çocuk işçi yaygın, çocuklar okula gidemiyorlar.
Erçoban bu detayları sıralıyor, aklımda ise başka sorular...
Eşit koşullarda çalışma imkanı oluşacaksa neden bir Suriyeli işe alınsın?
Örneğin Ayyakkabıcılar Sitesi AYKÜSAN’da 4 bin Suriyeli çalışıyor. Asgari ücretle birlikte döngü yeniden mi değişecek?
Yoksa Avrupa Birliği’nden gelmesi beklenen 3 milyar euro Suriyeliler’i işe alan işverene destek olarak mı kullanılacak?
Diyelim ki bunlar aşıldı o zaman soru şu;
Türkiye’nin en yüksek işsizlik oranlarına sahip İzmir’de alınan her Suriyeli, bir Türk vatandaşının işsizliğinin sürmesi anlamına mı gelecek?
Çalışma izniyle birlikte İzmir’de, ilgili tüm kurumlar bir koordinasyon içinde harekete geçirilmeli.İzmir Valiliği tekeline aldığı göçmenler konusunu artık belediyeler, sivil toplum örgütleriyle paylaşarak hareket etmeli.
Farkındayız konu hala çetrefil ama inanın her gün kıyıya vuran cesetleri izlemekten daha zor değil.
