Yalnızlık
İçinde bulunduğumuz dünyada, rüyaları bile kendisine yabancıydı. Sadece kendini kendi anlayabiliyordu. Arkasına baktığında, bir arpa boyu kadar yol alamamanın üzüntüsü, içinde bir çığ gibi büyüyor ve boğazı düğümleniyordu.
Huzuru kitaplarda, dostlarının yanında ve yalnızlıkta buluyordu. Kitaplar onu düşünce âleminde bir seyyah gibi gezdiriyor, tarihin derinliklerinde olup bitenler hakkında malûmat sahibi yapıyordu. Dostları azdı.
Ama o kendini kalabalılar arasında yalnız hissederken; sayıca az olan dostları arasında huzur buluyordu.
Yalnız olduğunda ise, sadece bedeni bulunduğu mekânda tekti. O bedenen yalnız olduğu zamanlarda da; günün sonunda yaşananların muhakemesini yapıyor, tefekkür âlemini tahayyül silahı ile fethetmeğe çalışıyordu.
Yalnızlığın kalesini yıkmak zordu. En muhkem kaleler de gedikler açılırken, yalnızlığa çare zor bulunuyordu. Her şeyin yabancı olduğu bir cemiyette insan nasıl yalnız olamazdı? Fikirler yabancı, adetler yabancı, inançlar yabancı ve kısaca hayat yabancı. Ve bir sen yalnız... En kesif hislerin zihinden resmi geçit yaptığı anlardır yalnızlık....
En derin manalar taşıyan cümleler geçer insan zihninden. Bütün insanlara tebliğini tek başına yapar sanki. Ama nedense hakikatte olduğu gibi, hayal âleminde de ikna edemez muhatabını.
Yani öyle bir yalnızlık ki hayalleri bile yabancı... Haykırmak, feryat etmek yetmez. Haykırsan duyulmaz, ağlasan hissedilmez.
Bir günün sonunda başını yastığa koyunca, neresinden başladığı belli olmayan birtakım düşünceler sıralanır zihinde.
Bu durum hayal ile fikir arsı bir şeydir. Önceden tasarlanmadığı gibi, sonu da kestirilmez. Birçoğunu hayata tatbik etmekte mümkün değildir zaten. Ama riyadan ve gösterişten uzak fikirlerdir.
Senden başkası duymaz, duysa da kabul görmez. Zaman ilerledikçe yorgun vücudun üzerinde, düşünmekten yorulmuş beyin; kendine has özelliklerini yerine getiremez ve uykuya yenik düşer.
Artık bu zamana kadar yaşanılmış günlerden birine benzer bir güne uyanmak için uykuya dalar. Yinede uykuya dalmış bir beden, kendine yabancı uyanık bedenlerden evlâdır. Ya kendine yabancı fikirlere ne demeli?