content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

04 Mar

Yalnızlık ve Korku

İnsan toplumsal bir varlıktır. Allah dünyayı var ettikten sonra orada yaşayacak insanı yarattı. Önce Hz Âdem, ardından da ona arkadaşlık edecek, onun yalnızlığını giderecek olan Hz. Havva’yı halketti. Bu çift, gittikçe çoğalarak bugünlere gelindi.

Cemiyetin bir erkekle bir dişiden meydana gelmesinin sayısız hikmetleri vardır. Bunlardan birisi de yalnızlık hissinin ortadan kaldırılmasıdır. Yalnızlık ruhumuzu karartır. Bizi bizden koparır adeta. Hafakanlar basar gece yarılarında. Bu, tahammülü zor bir çiledir. Bir nevi sinir nöbetidir içimizi kasıp kavuran… Bu demleri yaşarken Orhan Veli’nin şu mısraları tercüman olur duygularımıza:

“Bilmezler yalnız yaşamayanlar
Nasıl korku verir sessizlik insana;
İnsan nasıl konuşur kendisiyle;
Nasıl koşar aynalara,
Bir cana hasret / Bilmezler.”

Yalnızlık anlatılmaz, yaşanır. Orhan Veli’nin de belirttiği gibi bunu yaşamayanların bilmesi mümkün değildir. İnsan aslında her zaman yalnızdır. Bazen kalabalıklar içerisinde de yalnız hissederiz kendimizi. Kelle sayısının fazlalığı içimizdeki bu boşluğu dolduramaz. Duygu ve düşüncelerimize tercüman olmayanlar ve iç dünyalarını bizimle paylaşmayanlar yalnızlığımızı gideremezler.

Günümüzde büyük şehirlerde yaşayan insanların önemli bir kısmı bunalım içindedir. Bunun sebebi bizi anlayan insanların olmayışıdır. Üstat Necip Fazıl’ın “Kaldırımlar “adlı şiiri bana hep yalnızlığı anlatır. Alır götürür beni yalnızlığın kol gezdiği hayal ufuklarına:

“ Sokaktayım kimsesiz bir sokak ortasında,
Yürüyorum arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık.
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn-cin uykuda bir tek iki yoldaş uyanık.
Biri benim bir de serseri kaldırımlar.

İçimde damla damla bir korku birikiyor,
Sanıyorum her sokak başını kesmiş devler,
Üstüme camlarını hep simsiyah dikiyor.
Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler.

Yalnızlık ve korku birbirleriyle bağlantılı iki kavramdır. Korkunun genel nedeni yalnızlıktır. Evde tek başına olduğumuz geceler, bin bir türlü şey düşünürüz. İçimize onlarca kurt düşer. En küçük bir ses bizi uyararak heyecana sevk eder. Gece gezintilerinde de böyle durumlarla karşılaşabiliriz. Peşimizden birilerinin bizi takip ettiğini sanırız. Bu öyle bir boyuta erişir ki gün gelir kendi gölgemizden irkiliriz. Korku içimizi kemirerek ruhen çökertir bizi. Bazen gaipten sesler duyarız. Geceleri uyku tutmaz, ürpeririz.

Yalnızlık Allah’a mahsus… O bizi aşar. Allah kimseyi yalnız bırakmasın. Korku, yalnızlığın acı semeresi… Ondan kurtulmak çok zor. Korkusuz bir hayat mutluluğun reçetesidir. Korku ve yalnızlıktan arınmak kişinin iç dünyası, çevresi ve algılama anlayışıyla ilgilidir. Bu da hayata bakış açımızın bir çeşit yansımasıdır. Nasıl bakarsanız öyle görürsünüz. İnsanlar aynı hadiseden farklı bakış açıları çıkarabilirler. O nedenle göreceli bir durumdur hayattan anladığımız.

Fakat yalnızlık insanın iç dünyasını keşfetmesine de yardımcı olur. İç sesimizi dinlememize imkân tanır bir başına kalmak… Vicdanımızı da sorgularız bu zaman dilimlerinde. Bu da bazen gereklidir. Çünkü başkalarını dinlemekten kendimize vakit ayıramadığımız bir gerçektir. Oysa kişinin iç muhasebe yapması da önemlidir. Bu yaşamımızı da anlamlı kılan bir eylemdir. Sorgulanmayan hayat, hayat değildir. Nefes alıp verme yaşadığımızın delili olsa da insan olduğumuza delil kabul edilemez.

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank