Yalnız Kalmak
Yaşamımızda yalnız kalmaktan daha kötü şeyler de vardır. Bunların farkına varmak çok zaman ister belki de bir ömür bile yetmez bunların farkında olmaya.
Hasreti, kıymeti yalnız kaldığımızda öğreniriz üzerinden fazla geçmez beklediklerimize kavuştuğumuzda unutuveririz.
Da sonra hüsran olur çok şey bizim için fakat her hüsranın sonunda bir umut vardır diye düşünürüz. Keşke dediklerimiz gelir aklımıza sıralarız onları ehemmiyetlerine göre nerde hata yaptığımız sorarız kendimize. Yaptığımız her hatayı da üzerimize almayız çoğu zaman, aman der geçeriz.
Bu hatalar daha sonra tekrar çıkar karşımıza hatırlarız hemen onu fakat kaçamayız ondan içimizde ki kin ve nefret iter bizi oraya tekrar yaparız.
İnsanların düşlerinin büyüklüğü kadar özgür olduğunu bildiğimiz halde kendi egolarımız tatmin etmek uğruna olmadık görünümlere gireriz.
İçimizde kopan fırtınanın esiri oluruz nereye baksak o çıkar karşımıza ne yapsak o gelir aklımıza. Pişmanlık duygularımız kabarır o anda tamam deriz artık yok benden sorgularız kendimizi nerden başlayalım deriz tekrar bir giriş yolu ararız çalınmayan kapının açılmayacağını da biliriz. Yeniden düşler kurmaya başlarız ne yapsam nasıl etsem?
Kaybettiklerimizin geri gelmeyeceğini düşünür yine bir çizgi çekeriz üzerine.
Karanlıkta yolunu kaybetmiş bir çocuk gibi çaresi kalırız çoğu zaman aklımıza gelen çıkış yollarının bizi hedefe ulaştırmayacağına inanırız. Kaybeden yine biz oluruz.
Büyüklerimizden dinlediğimiz nasihatler gelir aklımıza, onları tutsaydık dediklerini yapsaydık bunlar gelemezdi başımıza deriz kendimize ama bu nasihatlerin hiç birini dikkate almamışızdır zamanında, bu nasihatleri yapan büyüklerimizi örümcek kafalılıkla suçlamışızdır.
Şimdi onlar hak veririz fakat kendi bencilliğiz bırakmaz benim bildiğimi doğrudur der geçeriz.
Başımızdan eksik olmaz dert bela, bize dost gibi görünen sahte yüzlerin peşinden gideriz yine de karşılaştığımız her çıkmazın o sahte yüzlerin eseri olduğunu yok sayarız.
Canı gönülden dost olup ta yanımızda olanların söyledikleri hiç hoşumuza gitmez bana akıl verme der geçeriz. Hâlbuki onlar her zaman bize bir dost eli uzatmıştır fakat içimizdeki şeytan o eli tutturmaz bize.
Allah insanlara irade vermiş doğruyu yanlışı görsün karar verebilsin diye biz ise i iradeye de inanmayız üstelik karşı çıkarız.
Kendimize faydalı olmadığımız gibi çevremize de zarar veririz. Yaptıklarımızdan kimlerin rahatsız olduğunu düşünmek bile istemeyiz.
Yukarıda anlattığımız olayların hepsinin insan örneği olduğunu dikkate aldığımızı da söylenecek pek çok söz buluruz. Söz söylemek yeterli olmaz ki o insanı içinde bocaladığı çıkmazın ve yalnızlığın pençesinden kurtarabilelim.
Bu insanların kendilerinin yalnız kaldığı gibi düşünceleri, fikirleri de yalnızdır.
Kedilerinden başkasını ne memnun eder ne de bir fayda sağlar. İçinde yaşadıkları toplum için birer potansiyel suçlu durumundadırlar. Çünkü toplumun onlara bakış açıları değişmez hani deriz ya adın çıkan kadar canın çıksın onun gibi.
Sonuç olarak örnek alınacak kişilerin sözlerini yabana atmamalıyız onların her birinde hayatımızı etkileyen derin manalar vardır. İçimizdeki yalnızlığı, kibiri, bencilliği bırakıp bizden beklenen davranışları sergilemeliyiz ki o toplum içinde bizimde bir yerimiz olsun.