Ya Vereceğiz ya Savaşacağız
Öyle bir hileli (manipülasyon) süreci yaşıyoruz ki; PKK’ya bir devlet, bir devlet de, Cemaate vermeliyiz. Cemaate ve PKK’ya birer devlet verirsek, ülkemiz demokrasi cenneti olacak!
Bu iş nasıl olacak derseniz? Önce PKK ile barış yapacağız. Bu barışı bize bahşettikleri için, PKK Güneydoğu'da bir devlet vereceğiz.
Cemaate özgürlük vereceğiz, o da gelip devletin geriye kalanına, ABD adına el koyacak!
Yani ülkemizi savunmadan, emek sarf etmeden, ülkemizi emperyalizm adına parçalayacağız. Bunun adı da, demokrasi olacak.
Devletimiz ve topraklarımıza biz hükmetmiyorsak, demokrasi adına kim hükmedecek?
ABD hükmetti mi, orada demokrasi var demektir!
Şunu anlıyorum. Cemaat, devleti içerden ele geçirmek için şimdilik özgürlük istiyor. Devleti ele geçirme “özgürlüğü”…
PKK “barış” istiyor. Bu barış Güneydoğuda daha rahat örgütlenme isteğinden başka bir şey değil.
Biz cemaatlere ve etnik ayrıcalıklara bir şeyler vereceğiz ki, onlar da kolayca devlet kursunlar. Amerika da, şehir devletlere kavuşsun ki, yönetmesi kolay olsun istiyor.
Bunlara devlet verirsek Türk halkına ne kalıyor? Esaret.
Yaşadığımız etnik ve cemaatler savaşı, Türkiye’yi parçalama savaşıdır. Hiçbir devlet kendi kendini yok edecek anlaşmalara ve eylemlere girişmez.
Bir söz vardır ya… Eşyanın tabiatına aykırı diye…
Etnik terörün istediği barış da, cemaatin istediği devlet içinde örgütlenme isteği de, Anadolu topraklarını parçalayarak ABD emrine verme işidir.
Onun için hem PKK’nın hem de Cemaatin arkasında emperyalizm vardır.
İç işbirlikçilerle, iç cephede savaşmak; emperyalizm ile savaşmaktır. Aslında biz ne PKK, ne de Cemaatle savaşıyoruz. Emperyalizmin kendisi ile savaşıyoruz.
Kurtuluş Savaşında İngiliz Sterlinleriyle, 19 yerleşim yerinde, isyanlar çıkaranların torunları, şimdi aynı yolda devam ediyorlar.
Her şeyi anlıyorum da; bazı solcuların ve sosyal demokratların cemaatin kuyruğuna takılmalarını anlamıyorum. Önce PKK’nın kuyruğunu takıldılar, şimdi de Cemaatin… Güç olmak yerine kolaycılığa gidip, kuyrukçu olmak…
Kurtuluş Savaşı'na göre bir eksiğimiz var. Kurtuluş Savaşının başında, Mustafa Kemal gibi, halka, bilime ve akla inanan birisi vardı.
Olsun.
Vatan savunması başlamışsa, savunma gerçek liderini, mücadele içinde bulacaktır. Zaten Mustafa Kemal de, mücadele içinde yetişmiş olgunlaşmış bir önderdi.
Bülent Esinoğlu
ulusalkanal.com.tr