Ya Ölürseniz? (II. Bölüm)
İntihar vakaları gün geçtikçe artıyor. Gazete haberi olmaktan çıkıp artık neredeyse tanıdıklarımıza kadar inmiş durumda. En büyük örneğini, yazarport yazarlarından Mehmet Dirlik’te hep birlikte müşahede ettik. Gözümüzün içine baka baka, yazdığı yazılara alkışlaya alkış topla toplaya, gidebileceğini kendi elleri ile kendi hayatına son verebileceğini –belki en yakın arkadaşları dahil- kimse tahmin edemeden, gitti.
Neden intihar eder insanlar? Günlerdir bu sorunun peşinden gidiyorum. Mehmet’in haberinden hemen sonra çalışma arkadaşlarımdan birinin eşinin ofisinde çalışanlarından birinin intihar haberi geldi. Mevsimlerden intiharda mıydık yoksa? Genç yapraklar kendilerini, kendi elleri ile dallarından nasıl oluyor da koparmaya bu kadar istekli oluyorlardı?
İflaslar, borçlar, ahlak dışı zorlamalar, alınan kimyasallar, ağır manik-depresif hastalıklar intihar ortak paydası altında toplanmış görünüyor.
Aslında intihar eylemininden bir önceki basamak manik(taşkınlık)-depresif(çökkünlük) olsa gerek. Çünkü bu eylemi ve akıl sağlığı yerinde olan birinin kolay kolay bu eyleme teşebbüs etmesini olağan karışlamak biraz zor olsa gerek. Bipolar (iki uç) bozukluğu olarak da bilinen bu rahatsızlık nüfusun %1-2’sini etkileyen ciddi bir duygudurum bozukluğuymuş.
Genetik olabileceği düşünülüyormuş. Birçok şeyde olduğu gibi bunun da nedeni tam olarak bulunabilmiş değil. Ama bipolar bozukluğu olan kişilerin ailesinde mutlaka büyük veya küçük çapta depresif kişilerin olduğu tespit edilmiş. Işi kötüsü, Bipolar bozukluğu olan kişilerin neredeyse yarısı intihara teşebbüs ediyorlarmış.
Herkes intihara ne kadar yakın?
Birçoğumuz yakınlarımızdan, “ölsem de, siz de kurtulsanız, ben de!” Tarzında ölüm talep eden cümleleri duymuş olmalısınız. Burada talep edilen ölüm, gerçekten ölmeyi istemek anlamından ziyade, daha çok, kıymetinizi anlamadığını düşündüğünüz kişilerin, yokluğunuzda, sizin ne kadar da kıymetli ve yeri doldurulamaz biri olduğunuzu anlamanız için, karşınızdakine acı çektirmek içindir. Oysaki ne demişler “iyilik yap, denize at. Balık bilmezse Halık bilir.”
İngiltere’deki ev arkadaşım, erkek arkadaşı onu terk ettiğini, ilişkilerinin artık bittiğini söylediğinde ilk işi, mutfağa gidip ekmek bıçağını karnına saplamak olmuştu. Allah’tan boşluğuna denk gelmişti ve ölmemişti. Günler sonra konuştuğumuzda, asla intihar etmek istemediğini sadece onu acıtmak için bir refleksle bunu yaptığını söyledi. Kimi karşısındakini acıtmak için kendini acıtır; kimi de Kill Bill’deki gibi en mazoşist anını sevdiğinin başına kurşun sıkarak gösterir.
Bazıları da dünyanın ne kadar boş olduğunu, hayat ve mad arasında bir farkı olmadığını düşünenler vardır. Bunlar çoğunlukla aile ve toplum baskısıyla büyümüş, yanlış ilgi veyahut ilgisizlikle genç yaşta alkol ve kimyasal maddelerle tanışmış; Tanrı ile arasına isyanından dolayı hep bir mesafe koymuş, kendine ördüğü siyah ağlardan başını çıkarıp, dünya ile bir türlü intibak sağlayamamış, aldığı kimyasallarla da duygudurum bozukluğu hat safalara ulaşıp, soluğu intiharda almış kişilerdir. Öyle midir? Çok uzman gördüm kendimi. Tam olarak bilemiyorum elbette. Tahmin ediyorum.
İntihar çeşitleri hakkında istatistik yapmışlar. Kadınlar daha çok ilaç içip, bileklerini kesmeyi tercih ederken; erkekler, beyinlerine silah dayamayı, kendini asmayı ya da yüksekten atlamayı tercih ediyorlarmış.
İşin bir de gerçekten ölmeyi isteyip, istememekle alakalı çeşidi var. Genellikle ilaç içerek veyahut bileklerini keserek intihar edenler aslında gerçekten ölmek isteyenler değil, “ben buradayım, duyun sesimi!” diyenlermiş. Belki de tam da ölüm anında pişman oluyorlardır. Kim bilir.
Yine araştırmalara göre, en acı intihar yöntemini seçenler kesin ölmek isteyenlermiş.
İntihar planı olan biri nasıl anlaşılır?
Işte belirtileri:
- Ümitsizlik ve çaresizlik hissi
- Arkadaşlar, aile ve rutin aktivitelerden tamamen uzaklaşma
- İntihar ya da "her şeyi sonlandırmak"tan söz etme
- Kendine zarar verme ya da risk alma davranışları
- En sevdiği eşyaları dağıtma
- Duygudurum ya da davranışta ani değişimler
- Aşırı alkol ya da madde kullanımı
- İntihar etmiş birisiyle kendisini özdeşleştirme
- Sürekli ölüm hakkında düşünme
- Daha önce intihar girişim(ler)inde bulunmuş olma
Bu belirtileri gördüğünüz kişi ile net konuşmaktan çekinmememiz gerektiğini söylüyor uzmanlar. Onun için kaygılandığımızı ve onun önemli biri olduğunu vurgulamalıymışız…
Yaratmadaki yüceliği düşünecek olursak, tüm canlıların en şereflisi insan ne kadar da önemlidir aslında. Ama bunu zaman zaman birçoğumuz unuturuz. Ya “Secret” (sır)’ın ya da “Tavşan Deliği” (kuantumu anlatıyor) belgeseliydi hangisindeydi hatırlamıyorum. Orada adam elini öpüyordu. Elini bir narsizm göstergesi olarak öpmüyordu. Ne kadar yüce yaratılmış olduğun düşünerek öpüyordu. Kendi içindeki potansiyele kendine ait olduğu için değil ama o potansiyel ile yaratıldığı bilincinde olduğu için hayrandı. Hücrelerimizde ve düşüncelerimizde muazzam şeyler olduğunu ortaya çıkartmak yerine kendi fişimizi çekmeyi tercih etmek ne büyük bir gaflet olsa gerek.
Peygamberimiz dualarınızda bile ölümü talep etmemiz gerektiğini öğütlemiş. Eğer bu kadar fena bir durumda isek ya da bir yakınımız böylesi fena bir durumda ise bile “iki hayırdan birini” dilememizi tavsiye etmiş. Çünkü gerçekten bizler, bizim için hayırlısının ne olduğunu bilemeyiz.