Ya Diğer Kübra Bebekler?
Sayın Başbakan’ımız Dünya’nın 20. Ülkesi olmakla övünür iken;
Henüz 2.5 aylıkken ‘açlıktan öldüğü’ haberi basına yansıyınca Samsun Emniyeti’nin “Polis raporuna açlıktan ölüm sehven yazılmıştır” açıklamasının, gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkan Kübra bebeğe Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan otopside küçük kızın midesinin boş olduğunun tespit edildiği, Samsun Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde konulan ‘malnutrisyon-kistik fibrozis’ tanısını değerlendiren Doç. Dr. Aliye Özenoğlu, ‘malnutrisyon’un kötü, yetersiz ve dengesiz beslenme anlamına geldiğini konuyla ilgili: “ Kistik fibzorist bir kronik metabolizma hastalığıdır. Bu kişilerin aldıkları besinler enzim eksikliği nedeniyle sindirilmeden vücuttan dışarı atılır. Vücut yenilen besinlerdeki vitamin, mineral, proteini alamaz. Malnutrisyon özellikle fakir ailelerde yeterli besin alınamaması nedeniyle görülür.” diyor.
Gelir dağılımındaki adaletsizlikte Dünya’da Ülkemiz, Şili ve Meksika ile sekseninci kulvarda iken zenginlerimizin servetlerinin toplamında Dünya’da yirminciyiz. Açlık sınırının altında insan sayısal oranın da Meksika ve Şili ile aynı kategorideyiz. Bankalarımızın % 60 sermayesinin yabancı olması ile, özelleştirilen devlet fabrikalarının yabancı sermayelerinin toplamı ile de 20. sıradayız.
Açlık sınırı; Bir ülkede insanların sağlıklı bir biçimde yaşayabilmeleri için sahip olmaları gereken en düşük gelir düzeyi iken Türk-İş tarafından 2011 Ocak ayında yapılan araştırma dört kişilik bir ailenin açlık sınırının 870 TL olduğunu ortaya koymuştur.
Yoksulluk sınırı ise;Yeterli hayat standardında yaşayabilmek için gerekli olan minimum gelir miktarıdır. 4 kişilik ailenin asgari gıda, giyim, sağlık, barınma ve eğitim gibi 14 zorunlu harcama kalıbı esas alınarak hesaplanan tutardır.
Türk-İş tarafından yine aynı ayda yapılan araştırmada ise yoksulluk sınırının 2835 TL olduğu ortaya çıkarılmıştır.
Ülkemizde yapılan araştırmada bebeklerin % 35’inin ‘’ beslenme bozukluğu ‘’ na maruz kaldığını ortaya koymaktadır. Kübra bebeğin açlıktan öldüğünü gazetelerden okuyabiliyoruz. Gelecek nesillerimiz olan her doğan üç bebekten birinin yoksulluk sınırının altında bir aileden doğuyor olması korkutucudur, ürkütücüdür.
2011 seçimleri yaklaşır iken asgari ücretin ne kadar olması gerektiği ile ilgili iktidar partisinden bir ses soluk gelmez iken muhalefet partilerinin de asgari ücreti sadece açlık sınırı rakamına (850 TL) çekecekleri söylemeleri, vaat edebilmeleri oldukça düşündürücü ve kaygı vericidir. Ne iktidar partisinde ne de muhalefet partilerinde asgari ücreti yoksulluk sınırına (2835 TL) çekeceklerini vaat edememeleri gelecek nesillerimizin gerçek gıdaya kavuşma, gıdaya erişim haklarının kısıtlanacağını göstermektedir. Ailelerin gelir seviyesi ile çocuklarının alabilecekleri eğitim formasyonlarının doğru orantılı olduğu göz önünde bulundurulursa reva görülen açlık sınırındaki asgari ücret rakamı, eğitim haklarını da kısıtlayacaktır.
Ülke insanlarının seyahat özgürlüğünün sadece anayasa üzerinde yazılı olması yeterli değildir. Gerçek seyahat özgürlüğü; İnsanların seyahat edebilecek gelire kavuşturulması ile mümkün olur.
Zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan mevcut küresel sistemin ekonomik düzeni kapitalizm; seyahat, eğitim, gıdaya erişim, giyim, barınma hak ve özgürlüğünü de kısıtlamaktadır.
Tüm Kübra bebeklerin açlıktan ölmemesi için yaşadığımız Dünya ve ülkemizin yapılandırdığı ekonomik sistemi sorgulayıp ‘’ adil bir dünya ‘’ nasılını konuşarak, tartışarak bulunması gerekir.
Gelir dağılımında adaletsizlik ile Meksika ve Şili’ye benzememiz görmezden gelinemez.!
https://groups.google.com/group/cigsutureticileri
Bu zamanda açlıktan ölen bebek... İçler acısı...
Nisan 26th, 2011 at 09:57