XI. Sürmeli Şiir Şöleninin Ardından (II)
Yozgat Şairler ve Yazarlar Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Ahmet Sargın koşuşturuyordu durmadan. Salim Gülbahçe de konukları rahat ettirmek için elinden geleni yapıyordu. Ben en çok Sayın Osman Yüksel'e teşekkür ettim. Neden mi? Çay tiryakisiyim, beni çaydan mahrum bırakmadı hiç... Kimse gücenmesin!
Farklı illerden gelen şairler, ozanlar fuayede toplandık, sohbet ettik, fotoğraflar çektirdik. Emine Sevinç Öksüzoğlu bir gün önceden gelmişti. Uzun zamandır görüşemiyorduk, Almanya'da bir üniversitede görevli idi. Bir de baktım eli kolu dopdolu bir Türkiye sevdalısı geliyor. Sayın Hikmet Okuyar'ı Yozgat'ta görmek güzel bir sürpriz oldu. Sohbetler doyumsuzdu.
Kahvaltı bitiminde şehir turuna çıktık. Askerlik Binasını dıştan gördük; çok güzel tarihî bir binaydı. Saat Kulesi çok zarifti. Çapanoğlu Cami oldukça büyük, ihtişamlı bir camîiydi. Karslıoğlu Konağı çok güzel restore edilmişti. Başçavuşoğlu Camî'nin önünden geçtik. Yozgat Etnoğrafya Müzesi'ni gezdik. Görevli bayan her eserle ilgili uzun uzun bilgiler aktardı bizlere...Çapanoğlu'nun saati ilgimi çekti. Tavandaki işlemeler, resimler muhteşemdi.
Aynalı körüğü de gördük. Hani bir türkü vardır: "Aynalı körük gelmezse ben gelin gitmem!" diye... Ben aynasını göremedim ama olsun. Bir anne olarak kızım Sena'ya "Aynalı körük gelmezse sen gelin gitme kızım!" öğüdünde bulundum. Bu arada günlerden cuma olduğu için erkek arkadaşların çoğu cuma namazına gittiler. Bizler gezimizi sürdürdük. Otobüs firmalarının azizliğine uğramamak için dönüş biletlerimizi aldık.
Yozgat İl Kültür Müdürlüğünde toplandık. Otobüsler geldi, bizleri kalacağımız yere götürdüler. Yozgat Bozok Üniversitesi Öğrenci Yurdu'na gittiğimizde kimliklerimizi bıraktık, kalacağımız odalar belirlendi. Odalar dörder kişilik son derece güzel ve genişti. Yepyeniydi her şey... Odaya girer girmez sağda banyo, tuvalet ve lavabodan oluşan bölümün kapısı göze çarpıyordu. Aynı anda üç kişi buradan yararlanabiliyordu. Solda geniş bir koridorda karşılıklı gardıroplar yer alıyordu. Yepyeni, pırıl pırıldı dolaplar. Tam karşıda ise dört yatak, dört etajer ve her iki yatağın arasında birer çalışma masası ve dolabı göze çarpıyordu. Bizim zamanımızda böyle güzel yurtlar yoktu. Burası yurt değil, âdeta beş yıldızlı oteldi.
Eşyalarımızı odalarımıza yerleştirdikten sonra aynı otobüslerle dinletinin yapılacağı İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün fuayesinde toplandık. Şiir dinletisi 17.00- 20.30 arasında olacaktı.
Yozgat, dinleti öncesi iki şehit vermişti. O şehitler hepimizin evlâdıydı. Yozgatlılar kadar bizler de buruktuk. Yozgat Merkez ilçeden şehit düşen Mustafa Tekgül 'ün resmi cenaze töreni 7 Temmuz 2010'da yani iki gün önce devlet erkânının katılımıyla gerçekleşmişti. Bu nedenle 11. Sürmeli Festivali'nin tüm eğlence programları Yozgat Valiliğinin aldığı bir kararla iptal edilmişti. Ancak şiir programının (saz ve eğlence kısmı hariç) yapılmasına izin verilmişti. Dinletide okuyacağımız şiirleri bu nedenle değiştirdik. Vatan, millet, bayrak, asker, şehit konulu şiirlerimizden okuduk.
Yozgat çok şanslı bir il. Şair bir valiye sahip olmanın ayrıcalığını yaşıyor Yozgatlılar..."Medeniyetlerin Buluştuğu Kent Yozgat" konulu şiir ve makale yarışması sonuçları açıklandı. Plâketler verildi. Bu arada "Medeniyetlerin Buluştuğu Kent Yozgat" şiirimle şiir dalında jüri özel ödülü kazandım. Ayrıca aynı konulu makale dalında da jüri özel ödülüne lâyık görüldüm. Dinletinin sunucuları Yozgat Sarıkayalı Şair Kelami Akdemir ve Tokatlı Şair Süreyya Kaya mükemmellerdi. Çok duyarlı biri olan Yozgat Valisi Sayın Necati Şentürk de okuduğu bir şiirle hepimizi derinden etkiledi.
Şiirler okunduktan sonra Yozgat'ın meşhur testi kebabının tadına bakmak için çok güzel bir yer olan Kule Restoran'a gittik. Baylar centilmenlik gösterdiler, merdiveni kullandılar. Bayan olmanın ayrıcalığını yaşadık, bizler asansörle çıktık. Restoran beşinci kattaydı. Belki de bu yüzden oraya "Kule Restoran " adını vermişlerdir. Tertemiz, geniş bir salondu. Hizmet kusursuzdu. İsteklerimiz anında getiriliyordu. En önemlisi de güler yüzle hizmet etmeleriydi.
Yozgat Valisi Sayın Necati Şentürk, testiyi kırarken dinletide okunan şiirleri kitaplaştırma sözünü verdi. Böyle bir gelenek varmış. Testi kebabının testisi özel birine kırdırılıyor ve bir de söz alınıyormuş. Yemeklerimizi neşeyle yedik, bol bol sohbet ettik, fotoğraflar çektirdik. İsmen tanıdığımız şairleri sanaldan uzaklaşıp gerçek hayatta tanımak çok hoştu. Sanki yıllardır görmediğimiz bir yakınımıza kavuşmuş gibi sevinçliydik.
Yemekten sonra kalacağımız yurda götürüldük. Orada da Yozgatlı ev sahiplerimiz şiirlerini okudular. O kadar yorgundum ki deliksiz bir uykudan sonra gözümü açtığımda saat 6.00 idi.