Wikileaks Çağı ve Devrimi
Bugün tarihi bir gün ... Wikileaks’ın sahibi Julien Assange, 28 Kasım 2010 Türkiye saatiyle 21:00 sularında yeni bir savaş başlattı.
ABD’nin başta olmak üzere, dünyanın son 6 yıla ait tüm sırlarını kapsayan, 250 bin sayfa doküman.
Bu kadar belgeyi kimse okuyup bitiremez.
Aralıksız, belgeleri ve haberleri inceliyorum. Tek kelimeyle ürkütücü!
Daha ilk saatlerde bunun bir çözüm olmadığını bildikleri halde Suudi Arabistan ve Suriye gibi ülkeler, wikileaks.org’a girişi engelledi.
Çünkü Arap liderlerinin, ABD’nin İran’ı vurmasını istediklerine dair belgeler bulunuyor.
Yayınlanan belgelerden, sadece ABD ve İsrail elçilerinin Ankara’dan yazdığı mektuplar, birkaç yüz sayfa.
İçlerinde yok yok…
Başbakan Erdoğan’ın bir alternatifini bulamadıkları için, ‘zorunlu’ olarak sabrettikleri ifade ediliyor. Erdoğan; “mükemmeliyetçi bir işkolik, hırslı, çevresini katı otokratik kurallara göre yöneten cömert bir lider” gibi ifadelerle anlatılıyor.
Davutoğlu içinse ‘müthiş, tehlikeli ve deli’ ifadeleri kullanılmış.
ABD elçisi Edelman 'Gülencilerin bize verdiği bilgiye göre…’ diye başlayan ‘nükleer bomba tesirinde’ bir cümle kuruyor ki bu cümle ve devamı çok şeye gebe olabilir.
Çok sayıda siyasetçinin yaptıkları ve konuştukları, ABD belgelerinde bir bir sıralanıyor.
İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gabby Levy ise Başbakan Erdoğan için ‘O bir fundamentalist. O bizden dini nedenlerden ötürü nefret ediyor’ ifadelerini kullanmış.
İlk andan itibaren Twitter’e şunları yazmaya başladım:
Bu sabaha kadar, kaç kişi intihar edecek çok merak ediyorum. Bekleyip göreceğiz. Bu dünyaya bir Wikileaks gerekmiş!
Yeni atasözü: 'Dinsizin hakkından Wikileaks gelirmiş...'
Bekliyorum hâlâ, intihar eden ABD'li haberi gelmedi. Niye ki?
28 Kasım dünya için bir milattır. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Buna 'wikileaks devrimi' de diyebiliriz
Hemen tüm yayın organlarını takip etmeye çalıştım. Ne kadar büyük yayın organı olursa olsun, hepsi bu gece sınıfta kaldı. Takdiri hak eden ise www.timeturk.com ve www.dipnot.tv idi.
Türkiye, gelişmeleri önemli ölçüde bu iki siteden izledi.
Muhtemelen herkes ya çıkarsa ihtimaliyle, kendisi ile ilgili bir detay var mı onunla ilgilendi. Bu nedenle haber merkezleri son derece temkinliydi.
Twitter’in de hakkını yemeyelim. Neredeyse bu gece twitter’de konuşulan tek konu, adeta ‘Wilileaks devrimi’ idi.
Sabah ve ilerleyen günler çok şeye gebe.
Artık eski bir devir kapantı ve ‘Wikileaks çağı’ başladı.
Tabiî ki Julien Assange hâlâ yaşıyor olursa ki ben ABD’nin artık Julien Assange’a dokunabileceğini sanmıyorum. Çünkü ABD ‘Wikileas Tufanı’nda boğuldu.
Reha Mutar’ın tabiriyle ‘acı var mı acı?’ diye sormaya gerek yok, ölüler duymaz.
Gün doğa, hayır ola…
Ama biliniz ki bu dünyanın hiçbir ‘mahrem’ yokmuş!
Düşünün bir de öbür taraftaki tutulan kayıtları!
Aman Allah’ım!
Evet bende bunun bir devrim ve sefaflaşma dönemi olarak düşünüyorum. Bu işi ABD komplosu diyenler bence artık komplo teorilerinden vazgeçsinler. ABD'yi büyütüp göklere çıkaracağımıza şu genç ve bir grup insanın başarısını taktir edelim. Umarım bizim ülkeninde devlet, ordu, asker, jitem, mit vb. bütün istibaratı kaçırılırda kimin ne yapmak istediği ortaya çıksın. Geçen bir yazımda "çetelerin gizli sırları, yani devletlerin gizli sırları" halka karşı gizleniyor. Bugün ABD halkının yüzde 86'tısı bu belgelerin ifşa aolmasını istiyor. Halk artık kendini yönetmek istiyor. Birkaç üçkayıtçı, pazarlık ve savaşçının kucağüında oturmak istemiyor. Saygılarımla...
Aralık 1st, 2010 at 12:15