Vuuhuuuu!!
Nedir bu vuuhuuu! Bir çeşit sevinç, heyecan, adrenalin nidasıdır. Bu çığlığı atmak içinde ya çok büyük bir süprizle karşılaşmamız, ya da bizi heyecanlandıracak adrenalin salgılamamıza sebep olacak olaylar yaşamamız gerekiyor.
Son birkaç aydır olaylara ve insanlara bakış açım değişti. Artık her şeyi daha farklı görmeye çalışıyorum. Daha önce beni sinirlendiren, strese sokan hatta üzen birçok şeye farklı açılardan bakıp, güzel yanlarını bulmaya çalışıyorum. Gün içerisinde gördüğüm, yaşadığım ve sinirlenip strese girdiğim birçok olayın aslında hayatımızda ne büyük bir rolü olduğunu gördüm.
Mesela; arabam yok. Bu yüzden bir yere gitmek için ya ayaklarımı ya da dolmuşları tercih ediyorum. Yürümenin beni mutlu ettiğini, rahatlattığını fark ediyorum. Karşıdan karşıya geçerken hızlı yürümek yerine koşmanın da huzur verdiğini anlıyorum. Çoğu zaman yüzümde garip bir gülümsemeyle dolaştığım bile oluyor. Dolmuşlar sayesinde de birçok yer öğreniyor birçok insan tanıyorum. Hiç tanımadığım insanlar hakkında anlık analizler yapabiliyorum. Mutsuz gördüğüm insanlara gülümseyip, çocuklara göz atınca ve yaşlıların elinden tutunca mutlu oluyorum. Fark ettiğim bir başka şeyde kendimin farkına varmak. Hele ki dolmuşta ayakta kalmak zorunda kaldıysam… Ayakta durabilmek, kimseye çarpmadan hareket etmek, yanlış hareketlere maruz kalmamak için harcadığım çaba ve yaptığım akrobatik hareketler ve dee dolmuşların anlık kazalardan kurtuluşuyla yaşadığım heyecanı… Aslında yaşadığım tüm bunların beni anlık stres ve sıkıntılardan kurtardığını fark ediyorum ve sadece o anı yaşıyorum.
Bir de en hoşlanmadığım şey; Adana’dan, Kozan’ a yani annemin yanına giderken yapmak zorunda olduğum yolculuklardı.
Ter, sigara ve yemek kokan insanlar, şişman bayanların yanımdaki varlığı ve baskısı, minibüsün Kozandan ya da Adanadan bir türlü çıkamaması. Çalışmayan klimalar, üst üste yolculuklar , radyodaki saçma programlar ve şarkılar…. Hepsi beni çok fazla strese sokardı. Bir saatlik yolculuk bana bir ömür gelirdi. Ama bu konu da hiçbir zaman tek olmadım. Adana- Kozan arası yolculuk yapan herkesin ortak sıkıntısıdır.
Bu olaya da farklı açıdan yaklaştım. Bir saatlik yolculuk boyunca değişik duyguları bir arada yaşadığımı fark ettim. Bekleme, heyecan, gülme, şaşırma vs…
Mesela Adana dan Kozan’a giderken: minibüs otogardan yavaşça çıkar. Bu arada dakikalarla hareket ederler. Belli noktalarda kontrolleri vardır. Eğer dakikaya uymazlarsa araçları bir süre iş göremez ve para öderler. İşte otogardan çıkınca diğer noktaya kadar yolcu almada vakit kaybedildiyse, şoförler bir anda gaza basarlar. Öyle bir giderler ki; rallicilere taş çıkartırlar. Yaptıkları hızla arabaların ve yayaların arasından sıyrılmaları, ani frenleri size acayip bir şekilde adrenalin yaşatır. Ve o noktaya dakikasında ulaştıysa araç anında hız kaybeder. Üstelik öyle bir hız kaybeder ki birileri gelip aracı arkadan itseler yeridir dersiniz. Bu durumda Adana’yı çıkana kadar sürer. Zaten ondan sonra da bir birinden farklı garip, ilginç olayların ardı arkası kesilmez. Yeri gelir katıla katıla gülersiniz, yeri gelir dostluklar edinirsiniz, yeri gelir uyursunuz.
İşte gün içerisinde fark etmediğimiz edemediğimiz, görmezden geldiğimiz bizi iyi yönde de etkileyecek değişik olaylar yaşıyoruz. Kabul ediyorum insanın bazen farklı şeyler yapması hayatına renk verir. Ama eğer yapamıyorsanız da elinizdekilerle yetinmeyi bilmelisiniz, bilmeliyiz. Hayata ve yaşadığımız olaylara farklı açıdan bakmak bir nevi Polyana olmak da yaşamımızı renklendirebilir. Hatta stres, sinir ve sıkıntı dan çok ama çok iyidir.
Hadi heyecan ve adrenalin yaşamak istiyorsanız yaptıklarınızın farkına varın, onlara farklı açıdan yaklaşın ve tadını çıkarmaya bakın.
Vuuhuuuu!!!