Vuslat Ulaşmak mıdır Yoksa…
Vuslat ulaşmak mıdır yoksa ulaşmak umuduyla yaşanan duygular mıdır?
Söyleneceklerin söylemden öteye geçiş hali…
Anlatayım mı söylenecekleri…
Har kapı çalışında o sanma hayali
Yola çıktığında, her adım atanda onu görme hali
Her yeri kaplamıştır sanki bedeni…
Bacaklarının soğuktan titrediğinin farkına varmamak
Ve yüreğinin dalga dalga yandığı hali
Bu soğukta nasıl böyle yanarki yürek?
Gündüz içinde günü göremez olmak…
Yürümek, yürümek ve yürümek kendinden habersiz...
Dönen alem miydi yoksa alemi döndüren yüreğin miydi?
Su içen o, simit satan o, biletini düşüren o, annesine kızan çocuğun ağlayışı o, sevgilisini görüp kucaklayan o, adres soran o.
Bir güvercin kırıntı toplarken yanındaki serçe olup dolaşmaya razı olmak.
Gelmedi diyememki nasıl vebal alayım …
Nasıl inkar edeyimki hep içimde olanı...
Hadi sokulun kucaklaşın, su serpin bekleyen yüreğime avuntu olursunuz derdimin diline…
Bezgin bir halde dolmuş bekleyen o, aceleyle işine koşan o… Allah’ım bugün ne çok var ondan…
Sözbirliği mi etmiş herkes o olmaya…
Yoksa ben bilmem mi bende olanı…
Kim inanır ‘o’ olmaya çalışana!
Haykırmak istedim ‘o’ bende, ta orta yerimde ama söylemekten öteye geçmişti bende…
Ulaşmak istediğinle zaten içinde berabersindir… Fakat vuslat umudu duygularını canlı tutar o başka. Vuslatı zaten yaşıyorsun cidden aşıksan…
Bilmez misin ki vuslat sondur, bitiş ve yok oluştur…
Ne demiş Mela:
Gelo dîsa bibîn im ez çirayê wesletê hil bit
Bisoj im şubhê perwanê di ber wê nûr û şewqê da
Yani:
Acaba vuslat çırasının yandığını (tutuştuğunu) bir daha görebilir miyim (nasip olur mu bir daha?)
Pervane (ataşe, ışığa atlayan haşereler/kelebekler) misali o nur ve ışığında tutuşayım.
Vuslat; sonunda bedenen kavuşmak, ulaşmaksa ki bunu bilemezsin, ulaşacağından hiçbir zaman emin olamazsın… Mechule varmak!
Peki nedir bu vuslat: Vuslat ulaşmak mıdır yoksa ulaşmak umuduyla yaşanan duygular mıdır?
Yanında olması ulaşmak mıdır? Yoksa böyle mi anladın!
Gönlüne sahip olamadığının yanında olmak; oyalanmak değil midir?
Ulaşılmış olana emek, yürek harcanmaz…
Ne yolu gözlenir, ne kavuşmanın hayali kurulur.
Vuslat en sevgiliye çıkılan tatlı bir yolculuktur.
Ama sedece yolculuktur…
Belkide gözünü kapattığında nefesini yüzünde hissetmektir vuslat…
Yürüdüğü yollarda yürümek, aynı gök kubbeye bakabilmektir vuslat…
Elini uzatsan tutacak gibi yakın, bir yıldıza binlerce yıl yürütecek kadar hasrettir vuslat.
Gülüşünü gördüğünde o anı donduracak kadar zamansızdır vuslat.
Beklemeyi, beklemekle büyümeyi öğrenmektir vuslat…
Yüreğinde tuttuğunu, düşmesin diye başka hayale takılmamayı becerebilmektir vuslat…
Ne bitmek bilmez yollar, ne buzun bıçak gibi kesen soğuğu, ne de ateşe yanmayı öğretemeyen yanışın.
Vuslatı ulaşmakla bitirenler anlayamazlar…
Ulaşmak vuslat değil bir daha ulaşamamaktır… Vuslat beklemeyi becerebilmektir belkide?