Vergi Reformuna İhtiyaç Yok!
Seçim sürecinde son dönemece girdik… Seçim sürecinin en doğal sonucu seçim vaatlerini incelediğimizde, maalesef iş dünyasının beklentilerine yer verilmediğini görüyoruz.Demek ki, bu ülkede tüm partiler seçim beyannamelerinde daha çok oy potansiyeli olan kesimlere yöneliyor.
Yazımı yazarken Ankara 2. Bölge'den bağımsız milletvekili adayı olan bir vatandaşımızın, seçmenine noterden verdiği taahhütnamede alacağım milletvekili maaşımdan her ay kadınlarımıza, çocuklarımıza, engelli vatandaşlarımıza ve öğrencilerimize hizmet eden kurum ve kuruluşlara bağışta bulunacağını yazmış. Haberin hemen altında da "NOT: Noter taahhütnamesinde bedel belirtilmesi durumunda notere ödenmesi gereken, milletvekilliği süresi boyunca aylık hesaplanan harç ve binde 8 damga vergisinin toplamda yaklaşık 5.000 TL'yi bulması ve seçim kampanyamızın kısıtlı imkânlarla imece usulü yardımlaşma ve desteklerle yürütülmesi sebebiyle bu meblağı karşılayamadığımız için resmi metinde yukarıdaki ifade kullanılamamıştır." İbaresi vardı.
Bu açıklamayı okuyunca iş dünyasının mevzuat hazretlerinden her gün neler çektiğini düşündüm. Bir dostumun "Allah kimseyi Türkiye'de işveren etmesin" sözlerini hatırlayarak siyasilere içten içe sitem ettim.
Neredeyse tüm partilerin bu seçimde de klasik vergi söylemlerini ifade ettiklerini görüyoruz. Kimisi asgari ücretten vergi almayacağını, kimisi çiftçilerin satın aldığı mazotta ÖTV ve KDV'nin kaldırılacağını, kimisi kayıt dışını azaltmaya yönelik düzenlemeler yapacağını vaat ediyor. Ama hiçbirisinde ciddi bir vergi reformunun ip uçları yok.
Oysa, vergi sistemimiz gerçekten ıslaha ve ciddi bir reforma ihtiyaç duyuyor. Hem maliye mensupları, hem uygulamacılar ve hem de vatandaşların arzusu vergi mevzuatının yeniden düzenlenmesidir. Bu kısa yazıda önemli birkaç başlığı hatırlatmakta yarar var.
Beklentilerin en başında kayıt dışının en büyük nedenlerinden birisi olan ve bugün anlamını yitirmiş olan damga vergisinin tamamen kaldırılması geliyor. Yine, bu çerçevede hem Maliye Bakanlığı'na ve hem de SGK'ya beyanname ve prim hizmet belgelerinin elektronik ortamda gönderilmesi halinde alınan damga vergisinin istihdam üzerindeki önemli bir kambur olduğunu söylemeye sanırım gerek yok sanırım.
Depremlerin miras bıraktığı buna benzer çok sayıdaki deprem vergisi de gözden geçirilmelidir.
Ayrıca neredeyse her resmi işlemde alınan harç uygulamasına son verilmelidir. Yukarıda milletvekili adayının da belirttiği gibi vatandaşların kayıt dışına veya ağır vergi-harç yükünden kurtulmak için başka yollara sapması önlenmelidir.
Yine vergiden vergi alınması uygulaması da en çok yakınılan konulardan birisidir. Örneğin ÖTV'den KDV alınması gibi. Buna son verilmesi ile vatandaşlar üzerindeki vergi yükü azaltılacaktır.
Yine, ağır vergi yükü altında ezilen kesimlerden birisi olan bordro mahkûmlarının da güzel haberler beklediğini söylemeliyiz. Ücretlerden kesilen vergiler, sosyal sigorta primi, işsizlik sigortası primi ile sosyal sigorta ve işsizlik sigortası priminin primi işveren payı toplamı net ücrete oranlandığında, oldukça yüksek tutarda vergi yükü olduğu görülmektedir. İstihdam üzerindeki vergi ve sigorta primi yükü azaltılmalıdır.
Ücretlilerin vergilendirilmesine ilişkin GVK'nın 103. maddesinde yer alan tarifedeki dilimler Anayasa mahkemesi kararı çerçevesinde yeniden düzenlenmeli, vergi tarifesindeki halen 15, 20, 27 ve 35 olmak üzere 4 olan dilim sayısı artırılmalı ve dilimler arasındaki makas açılarak yüksek ücret kabul edilen tutarın diğer OECD ülkeleri seviyesine çıkartılması ve dilimlerin makul tutarlarda belirlenmesi sağlanmalıdır.
Belirli bir gelirin altında olan kimseler vergilendirilmemelidir. Asgari geçim indiriminin kabul edilebilir sınırlara çekilerek tüm gelir vergisi mükellefleri ile diğer kazanç sahiplerine uygulanması sağlanmalıdır.
Çalışanlar arasında haksızlıklara sebebiyet veren istisna ve muafiyetler daraltılarak ücretlilere uygulanan vergi oranının mutlaka düşürülmesi,
İşverenlerin işçileri adına sağladığı aile ve çocuk zamları, evlenme ve doğum yardımı, özel sağlık sigortası primi, eğitim bursu, konut yardımı, erzak yardımı ve yemek yardımı gibi sosyal menfaatlerde daha önemli oranlarda indirim konusu yapılabilmelidir.
Mükellefiyet bilincini yerleştirmek, vergi tabanını yaygınlaştırılmak ve mükellef sayısını artırmak için tevkifat müessesesinin yerine ücretlerde beyan usulüne geçilmelidir.
Doktor, avukat, mali müşavir gibi serbest meslek mensupları için "beyin amortismanı'" denilen yıpranma payı uygulaması getirilmelidir.
Yani, yazının başlığı bir yana, gerçekten ülkemizde vergi reformuna ihtiyaç var.