Vefasızlara İnat…
Üzülmemek elde değil.
Seçilen bir başkan, “görevi bırakıyorum” dediğinde, çevresi bütünleşir, arkası, sağı, solu kalabalıklaşır “ Ölürüz de seni bırakmayız” ısrarını sürdürür.
O’na moral, isteklendirme verir.
O da sevilmenin, yalnız olmadığının mutluluğunu yaşar.
*
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, geçen hafta bürokrat ve teknotralarına bir konuşma yaptı.
Yeniden aday olmayacağı fikrinden vazgeçtiğini…
Yüzde 90 aday olacağını açıkladı.
Aday olmayacağını ima ettiğinde, kimse ! neden, niçin, n’olamaz” dememişti.
Aksine…
Özellikle yakın çevresinde farklı durumlar yaratılmış, değişik söylemler geliştirilmiş.
Bu nedenle fikir değiştirmiş.
Öyle diyor!
*
Aynen aktaralım:
“ Başkanlığı bırakma düşüncelerim, bazı toplantılarda ve arkadaş grupları içindeki belli yerlerde farklı noktalara çekildi.
Oysa aday olmamak, işi bırakıp gitmek değildir.
Daha çok çalışmak, layık olup o şekilde gitmek demektir.
Dokuz günlük dava sürecinde, o kadar gönül kırıcı, o kadar vefasız davranışlar gördüm ki, şimdi düşüncem değişti maalesef”
*
Vefasızlık ve nahoş sözler kulağına gelmemiş.
Bizzat yaşamış, “Gördüm “ demesi yüreğini kanattığını ve daha da hırslandırdığını ortaya koyuyor.
Hemen ekliyor:
“ Onlar adına üzgünüm…”
Onların kim olduğu meçhul.
Partililer mi, vekiller mi, ilçe belediye başkanları mı, tavla arkadaşları mı, bürotlar mı?
Bu konuda ser verip, sır vermiyor.
*
Herhalde belediyede de işler iyi gitmiyor.
Sözlerin devamını, çalışma düzenine bağlıyor;
“ Bakın bir senedir iğneyle kuyu kazıyoruz… Moral vermeye çalıştık, defalarca konuştuk, toplandık. Madem geminin kaptanıyız, herkesten fazla risk almaya çalıştık.
Biz bu yolda yürüyeceğiz, yürüyebilecek, yürümek isteyen arkadaşlar devam etsin, yürüyemeyecekler yollarını ayırsın…”
Ortaya atılan söz herkesi bağlar.
Sözü duyan her kimse, zan altındadır.
“ Bana değil, ona söyledi” muhabbeti geçersizdir.
Yine de genelleme yapmamak için kapıyı açık bırakıyor.
“ Bizim yönetici kadromuz, arkadaşlarımız bir senedir verdikleri sınavdan başarılı çıktı”
Açıklanmaya muhtaç sonu akla geliyor:
“ O zaman mesaj kime? Müdür iyiyse, amir, memur, işçiye mi?”
Fal bakmaya benzer bu tahlil ve merak soruları, kentin yöneticisine yardımdan öte, İzmir’de hizmetin devamlılığı içindir.
*
Vazgeçmek; hayal kırıklığının umutlara karşı daha ağır gelmesidir.
Bazen en doğru karardır.
Bazen lafın gelişi tercihtir.
Bazen tükenmenin ilk adımıdır.
Bazen yeniden geçlenmenin ilk nefesidir.
Bazen de yol ayrımıdır.
Ya bir şeyden, ya her şeyden!
*
Başkan Kocaoğlu’nun “vazgeçme” fikri kendini bağlar, saygı duyulacak karardır.
Ama…
Vefasızlar, dili zehirliler, çukur kazanlar, pusu kuranlar, yanındaymış gibi görünüp fırsat kollayanlar cephe halindeyse işi zordur.
Ne Malkoçoğlu, ne Köroğlu savaşabilir.
N’apsın tek başına Kocaoğlu?
*************************