Ve Korkulan Oldu…
Uzun süredir, ciddi bir kaos yaşayan ülkemiz, şu anda (tam anlamı ile) yangın yerine dönmüştür. Devamlı olarak, her ortamda ve fırsatta dile getirdiğimiz tehlikeler, gerçekleşmeye başlamıştır.
Yol kesmeler, yakıp yıkmalar,
askerimize ve polisimize saldırılar, cinayetler,
sokak hareketleri, maskeli ve silahlı teröristler, her türlü tehditler, soygunlar başını almış gitmektedir. Her gün şehitler vermekteyiz
Bu acı, endişe verici, kahreden tablonun;
1) En büyük sorumlusu, tek adam iktidarı uğruna, teröre, Kandil’e, İmralı’ya her türlü tavizi verdiren, kapalı kapılar ardında pazarlıklar yaptıran; Paralel safsatası ile polisimizi, silahlı kuvvetlerimizi, tüm bürokrasiyi perişan eden; başta Anayasa olmak üzere tüm hukuk düzenini paspasa çeviren, Demokratik düzeni yok eden, dış politikada vahim hatalar yapan ve ülkemize herkesi düşman eden, çözüm süreci diyerek Kürt oylarını devşirmek adına her şeye göz yumduran, Askerimizi ve polisimizi pasifize eden, ülkenin büyük bölümünü teröristlere teslim eden AKP iktidarıdır.
a) Aynı şekilde, her türlü kanunsuz talimata uyan, hukuk dışı icraatlar yapan, MİT, İçişleri, Maliye, Adalet, Başbakanlık, Milli Eğitim vb. müsteşarları ile TRT, TMSF, BDDK, AA, THY, DDY ve diğer kamu kurumlarının yöneticileri ve ilgili tüm bürokratlar da yargı önüne çıkmaktan kurtulamayacaklardır.
b) Elbette, hiçbir hukuk ve ahlak dışı icraata karşı çıkmayan, tam bir teslimiyet gösteren, kendi iradesini ipotek eden, AKP teşkilatı ile milletvekilleri de Cenab – ı Hak’kın önünde hesap verirken, çok pişman olacaklardır.
c) Aynı pişmanlığı, bu kadar aleni hukuk ve ahlak dışı uygulamalara, pervasızlıklara, baskı, zulüm, kıyım, torpil, rüşvet, yolsuzluk, yağmalara, teröre ülkenin bölünmesine rağmen AKP’ye oy verenler de duyacaklardır.
2) Silahlı Kuvvetlerimiz, kendisine görev verilince, nasıl başarılı olacağını göstermiştir. Eğer, vatansever, tecrübeli, cesur polislerimiz de zulme ve kıyıma uğramasalardı, bu hain tuzakların çoğu önlenebilirdi. Bu derece istihbarat ve icraat zafiyeti doğmazdı. Aciz kalınmazdı. Bu kayıplar verilmezdi. Sokaklar, mahalleler il ve ilçeler teröre teslim edilmezdi.
Ne yazık ki; çok sorumsuz davranılmış, ülkeye çok büyük zararlar verilmiştir. IŞİD'in PKK'nın önü açılmış, güçlenmesine imkan verilmiştir. Hudutlar kevgire, Türkiye yolgeçen hanına dönmüştür.
Milyonlarca mültecinin kabulü ise ayrı bir ihanettir.
3) Şimdi, Türk halkının beyninde çok sayıda soru dolaşmaktadır;
a) Cumhurbaşkanı, Anayasa'da sayılan kurallara uyacak mıdır? Başkanlık ve tek adamlık sevdasından ve her icraata mutlaka karışmaktan vazgeçecek midir? Ülke çıkarlarını ön planda tutacak mıdır? Hukuk düzenine ve demokrasiye saygı gösterecek midir?
b) Başbakan, bakanlar ve AKP milletvekilleri, kendi iradeleri ile hareket etmeye başlayabilecekler midir? Emir kulu olmaktan çıkacaklar mıdır?
c) Koalisyon kurulabilecek midir? Yoksa bütün bu yapılanlar erken seçim ortamını hazırlamak için midir? AKP, vakit öldürme peşinde midir?
d) AKP'ye oy veren kesim; gerçekleri görebilecek basiret ve ferasete kavuşabilecek midir? Ülkeye ve inançlarımıza sahip çıkacaklar mıdır? Çıkar ilişkilerinden vazgeçebilecekler midir?
e) Ülke çıkarlarına uygun bir dış politika uygulaması başlatılabilecek midir? Tek bir kişinin sultasından çıkarılabilecek midir?
f) Hukuk düzeni ve demokrasi ortamı sağlanabilecek midir? Kıyım, zulüm, baskı, iftira, yalan, torpil, yolsuzluk dönemi sona erecek midir?
g) MİT asli görevlerine dönecek midir? Askerimiz ve polisimiz aktif hale getirilecek midir?
h) Başta uyuşturucu, silah, sigara, akaryakıt olmak üzere tüm kaçakçılıklar önlenecek midir? Terörün mali kaynakları kurutulacak mıdır?
i) Ülkeye ihanet eden tüm kurumlardan, STK'lardan, teröristleri barındıran ve tedavi eden Eğitim- Sen gibi odaklardan Rıza gibi tiplerden ve yardakçılarından hesap sorulacak mıdır? Yargı, görevini yapabilir hale gelecek midir?
k) Ülkemizde huzur sağlanabilecek, törer önlenebilecek; kızıl bayraklı, silahlı, molotof kokteylli, maskeli hainlerin üstesinden gelinebilecek midir? Kurtarılmış mahalle, il ve ilçelerde, tekrar devlet gücü teessüs ettirilebilecek mi? Gerektiğinde, silahlı kuvvetlerimiz devreye sokulacak mıdır? İktidarın vebali büyüktür. Verdiği zararı, doğurduğu yıkıntıyı, yok etmesi gerekmektedir. Bölünmeyi, iç savaşı önlemesi, dış tehditleri bertaraf etmesi icap etmektedir. Her şeyden önce, aklını başına alması zaruridir.
Rabbim (cc), ülkemizi korusun. Hainlere fırsat vermesin.
NOTLAR:
1-) Polis, teröristleri göz altına alıyor. Savcılar bırakıyor. Ve terörist, daha şımarmış ve azmış bir şekilde dönüyor. Tutuklanması için ille de 'bu paralelcidir' denmesi mi gerekmektedir?
2-) Müdürüne bile kelepçe takmaya pek meraklı olan tipler; nedense IŞİD'çilere karşı çok nazikler?
3-) Diyanet işleri uyumaya devam ediyor. Siz, gerçek İslam’ı anlatamazsınız, elbette din istismarcıları, sahte tarikatlar, uyduruk şeyhler, ortalığı kaplar. Siz de, lüks araçlar ile avunursunuz. Dünya için ahireti feda edersiniz.
4-) Paralel yalanı ile yürütülen zulümler, ne zaman sona erecek, samimi inanç sahipleri, daha ne kadar süre ile baskıya maruz kalacaklardır? Hayırlı icraatları engelleme gayretleri, ne zaman bitecektir? Devlet, ne zaman halkının yer alacaktır?
5-) Alevi kesim üzerinde çok ciddi oyunlar oynanmaktadır.