Vatan toprağının kutsal olması demek, milletinin bağımsızlıktan yana bir bütün halinde, aynı ülkü çerçevesinde meseleyi bir namus kavramı çerçevesinde, çağdaş düzeyde ele alması demektir. Vatan müdafaasından maksat, sadece sahip olunan toprakları korumak olmayıp, bunun arka planındaki esas gaye, o topraklar üzerinde yaşayan insanların dinini, canını, malını, ırz ve namusunu korumak ve milletin fertlerini hürriyet içinde yaşatmaktır. Bunu başaramayanlar devlet olma gücünü kaybederler.
Cenâb-ı Allah Kur’anı Kerimde şehitliğin mertebesi ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: “Allah yolunda öldürülenleri ölü sanma. Bilakis onlar diridirler, Rableri katında Allah’ın, lütfundan kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklanmaktadırlar. Arkalarından kendilerine ulaşamayan (henüz şehit olmamış) kimselere de hiçbir korku olmayacağına ve onların üzülmeyeceklerine sevinirler.” (Al-i İmran 3/169-170)
Peygamber Efendimiz de Hadis-i Şeriflerinde “Muhammed’in nefsi kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşmak ve öldürülmek, sonra savaşmak ve yine öldürülmek, sonra yine savaşmak ve öldürülmek isterdim.” (Buhari) buyurmak suretiyle Allah yolunda savaşmanın ve şehit edilmenin ne büyük bir fazilet olduğuna işaret etmektedir.
Başka bir Hadis-i Şeriflerinde ise şehitlik esnasındaki letafet ve Allah’ın ihsanlarının ne denli büyük ve önemli olduğunu anlatma babında şöyle buyurmaktadır. “Cennete giren hiçbir kimse, dünya üzerindeki her şey kendisine verilse bile dünyaya dönmek istemez. Ancak şehit müstesnadır. O göreceği ikramdan dolayı tekrar dünyaya dönüp on defa daha öldürülmeyi (şehit olmayı) temenni eder.” (Buhari )
“Allah yolunda bir gün hudut nöbeti tutmak, dünyadan ve dünya üzerindeki şeylerden daha hayırlıdır. Sizden birinizin kamçısının cennetteki yeri, dünyadan ve dünya üzerindeki şeylerden daha hayırlıdır. Kulun Allah Teâlâ'nın yolunda akşamleyin veya sabah erken vakitteki yürüyüşü de dünyadan ve dünya üzerindeki şeylerden daha hayırlıdır." (Buhârî ve Müslim)
“Bir gün ve bir gece sınırda nöbeti tutmak, gündüzü oruçlu gecesi ibadetli geçirilen bir aydan daha hayırlıdır. Şayet kişi bu nöbet esnasında vazife başında iken ölürse, yapmakta olduğu işin ecri ve sevabı kıyamete kadar devam eder, şehid olarak rızkı da devam eder ve kabirdeki sorgu meleklerinden güven içinde olur." (Müslim)
Bu yüce millet hiçbir zaman düşmandan çekinmemiş, “ölürsem şehit, kalırsam gazi” anlayışı içerisinde hareket etmiştir. Bir Allah’a kurban edeceği koça, birde askere gönderdiği evladına kına yakan anaların bu inancı her türlü takdirin üzerindedir. Bu inançtır ki Türk’ü ölümsüzleştirmiş, ölümü güzelleştirmiş, Mehmetçiğin ölüme âdeta düğüne ve gül bahçesine gider gibi gitmesine sebep olmuştur.
Tarih Mehmetçiğin ve Türk evladının böyle kahramanlıkları ile doludur. Sancağını dinin şerefi olarak bilen bir asker, elbette maddiyatıyla değil, manevi güçlerini ve bataryalarını kullanarak güçlü iradesiyle mücadele edecektir. “Vatan sevgisi imandandır.” diyen bir Peygamberin hem dini kişiliğini, hem de askeri ve komutanlık kişiliğini örnek alacaktır. Onun için askerimizin adı her hangi bir ad değil de” Mehmetçiktir”. Bilindiği gibi Mehmed, Peygamberimizin ismi olan Muhammed’in Türkçe’ deki okunuş şeklidir.
Bütün şehit ve gazilerimizin makamları Cennet, dereceleri âli olsun. Aziz Milletimize ve şehit ailelerine baş sağlığı diliyoruz. Hayatta olan gazilerimize Mevla sağlık, afiyet ve uzun ömürler ihsan eylesin. Cenâb-ı Allah bu milleti merhumeye rahmetiyle, merhametiyle ve inayetiyle muamele eylesin. Birlik ve beraberliğimizi daim eylesin.