“Vatan Sevgisi İmandandır” Hadis Haktır
Türkiye nakaratların ülkesi. Yaşadığımız her an, her vaka sanki birkaç zaman öncenin tekrarı gibi oturuyor, masamıza. Alışkanlıklarımız kısır döngülü süreçler de, aynı noktanın üzerine kalem atıyor, belirginleşsin diye.Zaaflarımız başka milletlerin hayatına benzemek adına, bizi yok oluşlara sürüklüyor. Ömür yokuş yukarı çıkılacağına, yerin dibine doğru, hastalıklı bedenlerle yürüyüşlerde.
Doğru adım atabilme yetimizi, günden güne azamiye indirdik. Geçmişi görmezlikten geldikçe, yitiriyoruz geleceğimizi de.Tarihiyle nam salmış ve Viyana kapılarına kadar dayanan, Osmanlı torunları olduğumuzu unutmadan, kendimize gelmeliyiz. Hoşgörü kılıcıyla, bir asra hükmeden atalarımızın yolunda gitmekten başka çaremiz yok, bunu artık anlamalıyız.
“Aslını unutmak bize yakışmaz
Sözünü tutmamak dile yakışmaz
Emanet verilen bu toprakları
Tarumar ettirmek öze yakışmaz” AYSUN GÜL
Asırlar önce, bize benzemeye çalışan batıya benzemek için, “Ne bu çaba!, ne bu uğraş!” Oysaki Türk ve Müslüman kimliğini bilmek bile, yüzlerinde ki çizgileri değiştiren karanlık yüzlere, teslim olmak nasıl bir gafillik. Emanete hıyanet ettikçe elimizdekini de kaybediyoruz. Bu topraklar kolay bize kadar gelmedi, “Neler yaşadı bu millet!, ne acılar çekti!, içte ve dışta ne çileler gördü!” Üstat Mehmet Akif’in sözünü yazmadan geçemeyeceğim.
“Bastığım yerleri toprak diyerek geçme tanı
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı
Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı
Verme dünyalara aslanda bu cennet vatanı.”
Bu cennet vatan, zor zamanlardan geçiyor ve bir millet gelemeyecek tavırlarla yaşamaya çalışıyor ve bir araya gelebilme yetisi yitirmiş durumda. Sağcıyım, Solcuyum, Milliyetçiyim, İslamcıyım şuyum buyum demekten. Kimse kimsenin söylediği sözü kabullenemiyor. Sadece eleştiri ve iftiralarla bir devlet yaşama sürecinden geçiriliyor.
“Bir kimse kendini, dinini, namusunu ve malını korurken öldürülürse şehittir” (Tirmizi)
Dağlar şehit kanlarıyla fokur fokur kaynıyor, başımızdakiler hala ağız kalabalığı yapmakta. ”Söz gümüşse sükut altındır” sözüne ihanet edercesine sadece konuşuyorlar. Bu insanlar gevezelerden bıktı artık, iş yapanları arıyor ve istiyor. Kavga etmekten birbirlerine laf atmaktan zaman ayırırlarsa, farkına varacaklar sorunun ne kadar büyük olduğunun. BİZİ YÖNETENLER ağızlarından demokrasi söylemlerini düşürmüyorlar yine ve yeniden, ortada kocaman bir cümle kuyusu.
“Nedir bu kargaşa almıyor beynim
Sağı solu aynı hepside benim
Sözü sükut edip dinlemek ayrı
Kardeşi kardeşe kırdıran zalim” AYSUN GÜL
Ayrımcılık olmamalı dediğimiz Türkiye şu bölgeye demokrasi, bu şehre açılım, şu cemaate katılım derken iyice çıkmaza girdi. Alt yapısı olmadan yapılan bir şehri düşünüyorum; her işte aksamalar olmaz mı ? İşte ülkemizde ki garip tablo da bundan ibaret. Düşünceye saygıyı zamana kazıyan Osmanlı torunlarına, demokrasi öğretmek kimin haddine. Adnan Menderes’leri asan bu zihniyet, şimdi kimin peşinde.
Askerlerimizin şehit cenazeleri yürek yakarken, onlara şehit denmez diyen akıl almaz zihniyete, rahatça oturduğu yerden konuşmak kolay geliyor. Birde sen dağa çık demek geliyor, içimden.
Kendi canı da o dağlarda kan olsa, acaba o lafları eder miydi? Açılım anlayışında ki çıkmaz, daha ne anaların yüreğini yakacak merak ediyorum. Doğruların içinde can yakışlar oluyorsa, yapılanların üzerine sadece ölü toprağı çöker. Sınırda ava çıkmış haydutların adına PKK demişler, onlar için açılım yapmışlar, buna kim inanır hangi yürek kabul eder. Adamlarda öyle bir cesaret var ki, seçimlere bile gölge düşürdüler.
Atalarımıza ne hesap vereceğiz, Şeyh Edebali’nin öğrencisi Osman’a, Akşemseddin’in talebesi Fatih’e, Peygamber, “İstanbul dedi.” diye yola çıkan Eyüp sultan’a, Kanuniye ve bu ülke için Kurtuluş savaşını veren canlara ne diyeceğiz.
Meclisimiz bir zamanlar ülke için ne yapacağız?, bir şiir yazılsın ve marş yapılsın diye kimleri aramıştı? Kimleri dinlemişti usanmadan? Mehmet Akif’in her harfinde ağlayarak yazdığı istiklal marşı hala yüreğimizi yerinden koparıyor. Bir bakın Meclis’e ülkem için ne yapacağım? demeyi bir kenara bıraktık, Meclis sıralarında uyumalarına bile razı gelmiştik ki, Aşkı Memnu izlemek için o sıraları terk edebiliyorlar. Allah’a şükür dizi bitti de, rahatladık!
“ Bu topraklar canın bittiği nokta
Aklında ilimle attığın okta
Bir fasıl ederek hasbihal ile
Kalbin vatan diye yazdığı okka.” AYSUN GÜL
Ülkenin doğusu kandan viran, canlar altüst onlar oturmuş hangi düşüncelerle yazıldığı belli olmayan bir kitabın Tv’ye aksettirilmiş rezilliğini izliyorlar. Utanıyorum! düşündükçe, yüzüm kızarıyor! kaleme alırken bu cümleleri. Kan kokuyor bu ülke toprakları artık. İhanet ateş olmuş, her yandan sarmış sarmalamış, cananım toprakları. Ankara’da ülke yönetiyorum diye kasılanlara, örnek vermek gerektiğine inanıyorum.
“Hani Çanakkale’de gözlerini kaybeden yiğit Mehmetçiğe paşa sorar: ‘’evladım gözlerini kaybettin”. Asker şu cevabı verir:
‘’üzülmeyin kumandanım; gözlerimi, göreceklerimi gördükten sonra kaybettim.’’
anadır, yardır, çiçekli diyardır vatan
şehittir, her karış toprağında yatan
bir başkadır, milletin özünde sevgisi
beşiktir, saraydır, cennettir vatan
hudutlarda, ay yıldız, uğrunda ölünen
saran kollarını, yardır, namustur vatan.” Çanakkale’yi sadece ziyarete giden sayın devlet mensupları, misal de sözü edilen şehidi tanıyorlar mı acaba? Behlül onlara daha yakın olsa gerek.
Artık millet olarak söylemleri bırakıp kendimize gelmeliyiz. Sağıyla soluyla kol kola çıkmalıyız, sokaklara. Beraberliğimizi gören batıya, planlarının ters teptiğini göstermeliyiz.
“Doğuda batıda güzel cennetim
Atan her gönülde candan devletim
Özgürlük ruhunda kaynayan güneş
Hoşgörülü olmak senden milletim” AYSUN GÜL
Göstermelik kabadayılıklarla Davos’ta; liderlik itibarına renk katarak değil, gerçekten ne yapılacağını bilerek yolumuzu çizmeliyiz. Davos’ta kabadayı olanlar bir ay sonra aynı adamlarla masaya oturmamalıydı, sözünün eri olmalıydı. Ülke çıkarlarını topraklarımızı ona buna yatırım diye peşkeş çekerek değil, değerini bilerek işleyerek kazanmalıyız artık. Artık bu ülke de anaların içi yanmamalı, gençlerimiz Avrupalı olmak adına geçmişini silmemeli, deli bağırışı müziğe özgürlük dememeli, Allah’ı ve peygamberini bilerek yetişecek bir nesile ihtiyaç var. Onların yolundan gidenler şaşmadı ve şaşmayacaklar.
“Söz bir sis bulutudur söylenir ve sadece izi kalır çöktüğü yerde.” AYSUN GÜL
Selam ve dua ile