Var Olmak!..
Var olmak, yok olmadan önceki ilk evre...
Tıpkı, evlilik öncesi nişan,
Nişan öncesi söz,
Söz öncesi kaçamak bir öpüş gibi!..
Tamamlanacak bir gün evre...
Suyun buhar,
Buharın bulut,
Bulutun yağmura dönmesi gibi...
Evre bitip de, devre tamamlanınca;
Gün gelip, hak vaki olunca,
Yani...
Son yolculuktur deyip;
Ellerinde mendil; kah sallamak, kah ağlamak için
Dostlar toplanınca
Yani...
Ve imam, görev gereği
Nasıl bilirdinizi, demeden önce
Yani...
Sorulanı iyi dinle,
Vicdanına sor; cevap vermeden önce;
Son görevin bil;
Ama
Geçiştiriverme!..
Nasıl biliyorsan, doğruyu söyle!..
İstemem yalan söylemenizi...
Ben; iyi bilirim sizi... hepinizi!..
İçinizden; defolup gitti dersiniz de;
Saklarsınız kininizi!..
Silivri Mahkemesi değil burası;
Ne yalancı şahit, ne düzmece belge;
Ne de gizli tanık... burada geçer akçe!..
Burası;
İlahi adaletin ilk kapısı!..
Düşünmeden;
Sallarsınız yine haybeden;
Nasıl bilirdiniz;
İyi bilirdik!..
******
Hak vaki olur da bir gün;
Gidersen benden önce;
İşte sana yemin diyorum;
Vicdanımı dinleyip doğruyu diyeceğim!..
Sorunca imam;
Nasıl adamdı?;
Tek kelimeyle; ama ünü-boydan;
Cevabını vereceğim!..
B O K T A N D I!..
Ve sonunda; dönüp gökyüzüne;
Sözümü bitireceğim;
Beni değil; seni aldattı Tanrım;
D İ Y E C E Ğ İ M !...
Mehmet Halil Arık
Emekli Eğitimci
Ara not:
"Su gibi aziz ol da; sulu olma!..."
derdi Ninem... "Bir de nankör!..."
Rahat ol ninem!.. Ciddiyim...
Dilerim ulaşır sözlerim yerine!...