Vah Benim Ergenekoncum!
Bir süredir PKK affı gündemi meşgul ediyor.
Ellerine silahı alıp dağa çıkan teröristlerin anlı- şanlı dönüşleri, kahramanlar gibi karşılanışları...
Adına demokratik açılım deniyor.
Bu ülkede demokrasi nedense tek taraflı işliyor. Bu arada hemen aklıma Devlet Bahçeli'nin bir cümlesi geliyor" Bu ülkede Kürt sorunu yok, Türk sorunu var" düşününce hak vermiyor değilim.
Diyarbakır'a gittim geçenlerde, elektrik bedava su bedava. Adamlar hayvanları üşümesin diye ahırlara elektrik sistemi kurmuşlar. Hayvanları bile değerli diyorum içimden.
Doğunun şartları elbette ki zor ama, burjuvaziden değilseniz hanginizin şartları kolay ki? Adana'da kapıdan bir fabrikadan çıkarılmış işçinin çocuğuma bir simit bile alamadım diye haykırışını hatırlıyorum. Doğunun şartları kötü de batınınki çok mu iyi? Metropol İstanbul'da her türlü şartlar mevcut iken yoksulluktan çocuğunu okula gönderemeyenler yok mu? Burnun dibinde hastane varken gidemeyen, ilaç parası bulamayan yok mu? Seslerini duyurabilmeleri için ellerine silah alıp dağa mı çıkmaları gerekli?
Yoksulluk, ağır geçim şartları Türkiye'de yaşayan tüm burjuva dışı insanları kapsarken Kürt toplumunu ajite ederek belirli haklardan yoksunmuşlar gibi ön plana çıkarmak Türk'lere haksızlık olmaz mı?
Bir insan neden eline silah alıp ta dağa çıkar; silahlarla dans etmek için mi?
Bu teröristler suça teşebbüs etmiş ama herhangi bir suç işlememişler ondan dolayı serbestler, kahramanlar! Vah benim ergenekoncuma, darbeden söz etmişler ama yapmamışlar ya da yapamamışlar. Suçlular hem de çok suçlular, tutuklular cezalarını ödüyorlar.
Bu demokrasi Kürt'ler, Ermeniler için ( şimdilik sadece bunlar için) var. Türk'ler için yok ne hikmetse.
Bir eylemi düşünmek mi yoksa gerçekleştirmek mi suç? Düşünmek suçsa teröristler niye serbest? Gerçekleştirmek suçsa ergenekoncum niye tutuklu?
Çifte standart böler bu güzelim toplumu.
Düşünmek taraf olmaktır. Bende bu konuda tarafım, ama bölücü değilim.
Bu gazetedeki ilk yazımda açıktan taraf olmamı yadırgamazsınız umarım. Saygılarımla.
"Yoksulluk, ağır geçim şartları Türkiye’de yaşayan tüm burjuva dışı insanları kapsarken Kürt toplumunu ajite ederek belirli haklardan yoksunmuşlar gibi ön plana çıkarmak Türk’lere haksızlık olmaz mı?"
Açılımların düğüm noktası burası. Fırat'ın ötesindekiler kendi ağababalarınca sömürülürken suçlu devlet, berisindekiler senden benden daha zengin olurken ise devletin önlerine serdiği imkanlar için teşekkür yok.
Kürt doğuda fakir batıda benden zengin.
Demekki devlet onlara bana olduğundan daha cömert.
O zaman Fırat'ın öbür tarafında kalanlar devleti değil kendi ağababalarını kurşunlamalılar.
Bu arada hoşgeldiniz.
Kasım 1st, 2009 at 01:02Doğru söylemişsiniz.Teşekkür ederim
Kasım 1st, 2009 at 01:12Hoş geldiniz Vildan Hanım.
Kasım 1st, 2009 at 06:33Tereddüdünüze mahal yoktur. Her görüşe ve düşünceye açık olabildiğince demokrat bir yayın çizgimiz bulunmaktadır.
Taraflı da olsa, sağduyulu derin analizlerinizi bekliyoruz. Kolay gele.
Ben suçu daima, doğulu vatandaşımızdan çok batıdaki duyarsız, kendini beğenmiş, burnundan kıl aldırmayan, kendisinin de topraktan yaratıldığını düşünmeyerek dünyayı ben yarattım havasında ortalıklarda dolaşarak komik duruma düşen tiplerin yaptığı sorumsuzluklarda ararım. Yüksek yaşam standartlarına sahip olduğunu bilerek, diğerlerini de kendi gibi görmek isteyen, görmediklerini toplumdan soyutlayarak muhalefet yaratmayı en iyi başaran kesimin hatası olarak nitelendiriyorum ben bu durumu. Olan ise ne yazık ki bahsetmiş olduğumuz bu insan profilinin değil, sizin bahsettiğiniz fabrikada çalışarak evine bir topan ekmek götürme derdinde olan batılı veya güneyli vatandaşın zarar görmesine neden olmuştur. Neden mi? Çünkü bu kendini beğenmiş tipler, işlerim yürüsün de gerisi beni ilgilendirmez havalarına büründüğü için, birşeylerin farkına varamamışlardır. Doğudaki insana iş imkanı sağlanmayarak, ki bunda devletimizde de suç vardır. O insanların buraya izlenen yanlış politikalar sonucunda kin ve nefret yüklü bir şekilde gelmeleri söz konusu olmuştur. Beraberinde gelişen olaylar, günlerce hatta aylarca konuşulacak kadar derin mevzulardır. Saygılar...
Kasım 1st, 2009 at 14:52Halk açlık ya da yoksulluk içindeyken, AhMET Türk, Bucaklar, Sakıklar, Şey Sait'in ardılları ve adını burada sayamayacağım onlarca aile krallar gibi yaşıyorsa Kürtlerin dönüp kendi içine bakması lazım.
Bir kere herşey devletten beklenmez.
Biz niye beklemiyoruz.
Önce kendi kapını süpürecek sonra komşuna çamur atacaksın.
Bunda devletin kusurlarını sakladığım sonucu çıkmasın. Ama elektiriği, suyu devlet versin, karnımı devlet doyursun, onu devlet yapsın, bunu devlet yapsın, devlet yapmazsa kurşun sıkarım...
Yok öyle yağma.
Zaten bölge halkının herşeyi devletten bekleme alışkanlığı komünizmdeki "Tembellik Hakkı"na benziyor. Etliye sütlüye karışmayayım, devlet bana bakısn.
İyi de be arkadaş, kanını emen, üzerinden geçinen aşiretleri ağaları defetmek için ne yaptın.
Bugün mecliste akepelilerle beraber yüz civarında kürt var. bunlardan aşiret ağası olmayan kaç kişi var???
Soruyu cevaplarsanız çözümü de bulursunuz.
Yok daha da devlete sıkarım diyorsa kürtler artık biz de birileri de onlara sıkar.
Çünkü Türkler, etnik olarak kendilerini hiç bir zaman ayrı bir yere koymadılar ama bu kadar hor görülmeyi de sanmam ki kaldırabilsinler.
Kürtlere önerim, başlarındaki kemirgen ağalarını önce temizlesinler.
Kasım 1st, 2009 at 15:49Zaten çözüme de ulaşmış oacaklardır o zaman.
Halil Bey de durumu gayet iyi anlatmış. Dediğimiz gibi işin bir de bu boyutu var. Fakat doğuda yolunda gitmeyen birtakım şeylerin, batıya nasıl yansıdığını anlatmak istedim ben yorumumda. Halil Bey de bunun yarattığı sonuçları belirtmiş. Ancak ben ne yazıkki bu kişilere sıkacak birini tanımıyorum. Bunu söyleme sebebim de tamamiyle bu konuları bildiğinizi düşündüğüm içindir. Bugüne gelinmesine sessiz kalan bir toplumun, bundan sonra daha da güçlenmiş, ekonomik vs yönlerden güçlenmiş bir terör oluşumunu bertaraf edebileceğini gerçekçi göremiyorum. Benim böyle görmememe sebep tamamiyle gördüğüm duyarsızlıklardan kaynaklanıyor. Masum Kürt vatandaşlarımızı ayrı tutuyoruz ya hani, bu masum vatandaşların arasına girerek gayrimeşru yollardan para kazanan terör yandaşları ne yazıkki hala mevcut. İnsanların iyi niyetinden faydalanarak bir çok sektörden teröre para aktarıyorlar. Ne yazıkki bunun önüne geçmek bir hayli zor. Bu görev ayrıca bizim değil istihbaratın görevidir...
Kasım 1st, 2009 at 20:43Hani geçmişten beri bildiğimiz tekrarladığımız bir "BİZ" kavramı vardır. Biz hep bunu bildik. Kendini ya da başkasını ayırmadan kendini o "biz"in içinde gören herkesi kendimiz olarak kabul ettik.
Kasım 1st, 2009 at 22:04Bugünden sonra işin gidişatını Kürtlerin kendini o "biz" kavramının içinde görüp görmeyeceklerine bağlı.
Yoksa kimseyi kimseden ayırmak kimsenin haddi değildir.
Kürt meselesi ele alınırken Fırat nehrinin birsınır olarak kabul edilmesi büyük bir yanlıştır. Fırat'ın doğusunda yer alan bazı illerde Kürtler sayı bakımından azınlık iken Fırat'ın batısında özellikle ege ve marmaradaki büyük şehirlerde Kürt nüfusunun yüzde elliden fazlası yaşamakatadır. Yani Fırat'ın doğusu ve batısı söyleminin gerçek hayatla bir ilgisini kurmak zorlamadır. Yanlıştır.
Kasım 1st, 2009 at 22:45Kürt meselesi ele alınırken inatla Zazalarında Kürt sayıması büyük bir yanlıştır. Zazalar Zazadır. Başkalarının zorlaması ile tekrarı ile Kürt yani Kırmanç olacak değillerdir.
Şeyh Said Elazığ/Palu asıllı ve Zazadır. İsyanı da öyledir. Bucak aşireti de en ünlü Zaza aşiretlerindendir. Ebette Zaza olmak kimseyi yanlış yapmaktan alıkoymaz. Ama Zaza olanlar yanlışları sebebiyle eleştirilecekse bu dikkate alınarak yapılırsa daha anlamlı olur. Zazalarında Kürt sayılarak o çerçeve içinde ele alınmaları ve eleştirilmeleri külliyen yanlıştır. Bu konuda yazı yazan yorum yapanların daha duyarlı davranmaları umulur.
Fırat derken elbetteki Kürtler ile aramıza coğrafi bir sınır çizmiyoruz. Fırat'ın Doğusu kavramını ben sıklıkla kullanırım. Bunu doğusunda başkaları batısında başkaları yaşar anlamında değil de büyük kentlere göçememiş, genel olarak Anadolu Kırsalı'na hapsolmuş kalmış, orada kendilerini ezen hakim kültür (feodalite) dairesinden kurtulamamış insanları ifade etmek için kullanırım hep.
Kasım 2nd, 2009 at 01:38Zaza vs. ayrımına gelince, bu konuda haklısınız, biraz teknik bir durum, detaylarını pek bilmiyorum. Ancak kimin Zaza yada Kırmanç olduğunu bilmesem de bakışım; devlete kurşun sıkan ve onu destekleyen manasında Kürtler ifadesini kullanıyorum. Yoksa anası babası Kürt olduğu için Kürt doğan birini Kürtler yada filanlar tanımının içine almayı kendi adıma doğru bulmuyorum.
Çünkü Kürt olmak başkadır, Kürtlerden olmak başkadır.
Karışık bir durum ama arzu ederseniz başka bir platdormda Kürt ve Kürtler arasındaki nüans farkına ilişkin fikir teatisinde bulunabiliriz.
Maksat üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil.
Selam ve Saygı ile...
Ergenekoncularla, PKK'yı karşılaştırmak/kıyaslamak armutla elmayı birbirine karıştırmak gibidir.
Ergenekon durumu, tüm darbeleri, ihtilalleri, cuntayı ve dahada irdelersek, PKK'yı da bir şekilde doğuran yapıdır.
PKK ile işbirliği, faili mechul cinayetler, Ergenekon soruşturması kapsamında TSK mensubu bazı muvazzaf subayların Kürt ağaları ile (o zengin olanlar var ya) kaçakçılıkta kurdukları bağlantılar aklınıza gelebilecek her türlü soru işareti son halkası Ergenekon olan yapının içindedir. PKK'nın gerçekleştirdiği TSK'nın yüz karası insanlarının (asker demeye dilim varmıyor)Aktütün, Dağlıca katliyamlarını PKK'ya yaptırdığı ya da bilgileri dahilinde olduğu bugün artık gün yüzüne çıkmıştır.
Çözüm: Atatürk'ün dediği gibi, "Ordu millî iradenin tâbi ve hizmetçisi" olduğunu unutmamalıdır.
Yalnız şu da bir gerçek, insanî, yasal, ahlakî tüm kavramlar tüm kurumlarda yerle teksan olmuştur ve TSK'yı da etkilemiştir. Askeri mahkeme bu sebeple kurulmutur. Kol, yen içinde kalamayacak şekilde kırılmıştır. Bir an önce temizlenmelidir. Ayrıca, yapılan her şeyden millet haberdar edilmelidir. Taraf gazetesinin pazar günü yayınladığı eki, bu anlamda ayrıca tebrik ediyorum. Fakat, içinde yaşadığımız tarih daha aydınlatıcı olarak halkla paylaşılmalıdır.
Kasım 2nd, 2009 at 10:15Saygılarımı sunarım.
Ergenekon, yeni çıktı, PKK'da yıllardır var diyenlere: Ergenekon, 1960'tan bu yana darbelerden, nemalanan zihniyetin, son halkasının adıdır. Hatta bazıları bunu ittihat terakkiye bağlar ama o kadar uzatmayacağım.
Kasım 2nd, 2009 at 10:21Yok daha neler,
Kasım 2nd, 2009 at 15:19İsterseniz biraz daha uzatalaım, Teşkilat-ı Mahsusa'yı da katalım işin içine... Mesela M. Akif Ersoy Ergenekon'un Afrika sorumlusuydu... Ne dersiniz? Yakıştı mı?
Elma + Armut : Ben Ergenekoncuyum.
Gücenmece yok, topladım bu çıktı.
Hazal hanım eleştiriniz için öncelikle teşekkür ederim.Yazımın başlığında hernekadar Ergenekon kelimesi kullanılmış ise de,anlaşılacağı üzere tek bir cümle içerisinde amacıda gayet açık bir şekilde belirtilmiştir. Ergenekon bünyesinde belirtiğiniz gibi insani davranışlardan yoksun kötü niyetli kişiler elbette vardır. Bu kapsamda tutuklu bulunan kişilerin isimlerini lütfen bir kez daha hatırlayınız. Çoğu yazınızda belirtiğiniz eylem ve kişilerle uzaktan yakından ilgisi bulunmamakla beraber hükümetin eylem ve söylemlerine karşı Atatürk'çü çağdaş ve demokrat çizgilerinden ödün vermemiş kişilerdir. Hatta bazıları darbeden bahsettiği için tutuklanmıştır. Suçlular vardır
Kasım 2nd, 2009 at 18:47Tabiki cezalarınıda çekmelidirler. Ben bir eylemi düşünmenin mi yoksa gerçekleştirmenin mi suç olduğuna yanıt aradım. Anlaşılacağını zannetmiştim ama görüyorum ki yanılmışım. Hangisi suçsa uygulanan çifte standarttan bahsettim. Bence Ergenekon kapsamında adı geçen herkesi terör orgütüymüş gibi algılamakla siz kendinizle çelişmişsiniz. PKK ile Ergenekoncuları kıyaslamak öyle elmayla armut kıyaslamasına
benzemez. Çok büyük bir algılama hatasıdır. Saygılarımla
Merhaba Vildan Hanım, daha ilk yazınızda renginizi belli etmeniz iddialı- biraz erken de olsa güzel. Çünkü herkesin bir rengi olmalı, korkusuzca kendisini-fikirlerini tarif ettiği. Umarım zaman içerisinde renginiz solmaz, daha da parlaklaşır.
Kasım 2nd, 2009 at 23:29Aramıza hoşgeldiniz.
Beril DİLSİZ
Teşekkür ederim Beril Hanım.Ben Çerkezim.Türk-Kürt ilişiklerinde hiçbir zaman bir Türk milliyetçisi kadar Türk'leri savunamam.Ama kendi gördüğüm ve yaşadığım olaylardan da yola çıkarak bu konuda taraf olduğumu açıkça belirttim.Ben anlamam akıntıya kürekten, o yüzden de yazımın erken yada iddialı olduğunu düşünmüyorum.
Kasım 3rd, 2009 at 18:22