Uzman Hekimler Neden Pratisyenlerden Daha Başarılı
Pratisyen ve aile hekimi meslektaşlarımın bana gene kızacaklarını biliyorum ama gerçek şudur ki: “Sıradan bir uzman hekim kendisine başvuran hastaları memnun etmede birinci basamak hekimlere göre çok daha başarılıdır.” Bu beklenen bir durumdur ve başlıca iki sebebi vardır: BİR: Ülkemiz tıp fakültelerinde verilen eğitimle kaliteli pratisyen hekim yetişmesi asla mümkün değildir. Tıp eğitiminin hâlâ 2. Dünya Savaşı Döneminden kalma yöntemlerle yapılması bir tarafa eğitim birçok öğretim üyesi için angaryadan başka bir şey değildir; birçoğunun da eğitimcilikle uzaktan yakından alâkası yoktur.
Pratisyen ve aile hekimi meslektaşlarımın bana gene kızacaklarını biliyorum ama gerçek şudur ki: “Sıradan bir uzman hekim kendisine başvuran hastaları memnun etmede birinci basamak hekimlere göre çok daha başarılıdır.”
Bu beklenen bir durumdur ve başlıca iki sebebi vardır:
BİR: Ülkemiz tıp fakültelerinde verilen eğitimle kaliteli pratisyen hekim yetişmesi asla mümkün değildir. Tıp eğitiminin hâlâ 2. Dünya Savaşı Döneminden kalma yöntemlerle yapılması bir tarafa eğitim birçok öğretim üyesi için angaryadan başka bir şey değildir; birçoğunun da eğitimcilikle uzaktan yakından alâkası yoktur.
İKİ: Pratisyen hekimlerin pek azı birinci basamak hekim olmayı hedeflemiş kişilerdir. Bunların kâhil ekseriyeti uzman olmayı amaç edinmiş ama başaramamış, zorunlu olarak pratisyen kalmış hekimlerdir.
Bunlar tüm zamanlarını TUS’ u kazanmak için geçirirler; ne doğru dürüst derslere ne de pratiklere katılırlar. Tıp eğitiminin en önemli dönemini yani intörnlüğü hasta başında değil TUS dershanelerinde çoktan seçmeli soru çözmekle geçirirler.
Kafalarını ileride çoğu hiçbir şekilde işlerine yaramayacak ve birkaç ay sonra unutacakları “abur-cubur” ve “ıvır-zıvır” bilgilerle doldururlar.
Kimi 3 sefer kimi 5 sefer TUS’ a girer çıkar; sonunda da bu işten vazgeçer. O artık birinci basamak hekim olarak çalışmak zorundadır ama ne bilgisi ne görgüsü ne tecrübesi bunun için yeterli değildir.
Oysa bunun çözümü çok basit: Tıp fakültesi öğrencilerinin pratisyen hekim olacakları daha ikinci veya üçüncü sınıfta belirlense ve onlar da kendilerini birinci basamak hekim olmaya hazırlasalar ve buna göre teorik ve pratik eğitim alsalar kesinlikle çok daha başarılı olurlar.
Uzman hekimler neden daha başarılı?
Buna karşılık uzman hekimler de yeterli temel tıp eğitimi almamış olmakla beraber seçtikleri dalda çok başarılı olabilirler. Bunlar tüm gayretlerini iyi bir “uzman” olmak için sarf ederler. Uykusuz kalmaya, gece gündüz çalışmaya, günaşırı nöbet tutmaya razıdırlar; eğitimleri için her fedakârlığa seve seve katlanırlar.
Çünkü ne kadar çok şey öğrenirlerse, ne kadar çok şey görürlerse, el becerileri ne kadar çok artarsa o kadar çok başarılı olacaklarını bilirler.
Bunlar için tıp eğitimi TUS’a girmelerini sağlayan sıradan bir belgeden başka bir şey değildir.
İşte bundan dolayıdır ki: Tomografi çekilirken bayılan bir hasta karşısında eli ayağı dolaşan ve “Çabuk doktor çağırın” diye etrafındakilere emirler yağdıran radyoloji asistanı ilerde ülkenin en başarılı beyin MR’ ı okuyan radyoloji uzmanı olabilir.
İşte bundan dolayıdır ki: Dünyanın sayılı ortopedistlerinden biridir ama EKG’ ye tersten bakar.
İşte bundan dolayıdır ki: Aylar sonrasına ancak rica minnet randevu alınabilen bir göz doktorunun dalağın solda olduğunu bilme ihtimali yüzde 50’ dir.
Bilmem anlatabildim mi?
Öyle anlatmışınız ki, zaten gitmekten çok korktuğum hekimlere , gitmemek için daha çok nedenim oldu :)Yaşasın aktarlar diyeceğim ama biliyorum ki bu da çözüm değil...Tığ eğitiminin daha layıkıyle olması için gereken otoritelerin harekete geçmesini umut ediyorum.
Şubat 18th, 2011 at 13:36