Uyutulan Dev
Gençliğimiz yarılarımızın teminatı ve yanıtları inşa edecek mimarlarıdır. Ama bu gidişle yarınsız olmaya ve hasta olup yatağa bağlı bir hayat yaşamaya mecbur kalacağız. Gençler gül olmaya düş kuran ve açılmamış goncalardır. 0 halde goncalarımızı gül olma yolunda her bakımdan çok iyi yetiştirmeli ve her teknikle onları çok iyi donatmalıyız. Şüphesiz gölün, kokusu, rengi, hatta kendi ayrı bir güzeldir. Ama gül kadar güzel bir çiçekle bile diken vardır. Gonca nispetinde olan gençlerimizi gül olma yolunda bekleyen ve bugün onlara karşı kurulan tuzaklarda gül gibi bir çiçekte bile dikenin olması kadar doğaldır. Ama önemli olan bizim onları bu tuzak ve oyunlara karşı yetiştirmemiz ve bunlarla mücadele tekniğini öğretmemiz gerekir.
Bunu yaptıktan sonra varsın dikenli yollarda yolculuk yapmak olsun. Zaten olgunluk da bu değil midir. Yani olgunluk yanlışlıklardan sakınmaktır. Elbette bu yol zorlu ve acili bir yoldur.Ancak zorluklar insanın en büyük dostudur. Çünkü insanı karşılaştığı zorluklar kuvvetlendirir. Ve acılar ise insana vurulan kamçılardır. Çünkü insanı çektiği acılar geliştirir ve olgunlaştırır. Zorluklar ve acılar, soyut ve manevi ve ruhla alakalı hallerdir.
Peki insani kuvvetlendiren, geliştiren ve olgunlaştıran bu manevi ve ruhsal haller nasıl istismar edilebilir? İşte gençlere yollarından alıkoyma ve yokluğa götüren uyuşturucu, alkol, kumar, hayat kadını, para hırsı gibi faktörler insanın ruhunu saran ve benliği yok edecek olan maddeler olarak en şerefli mahlukat olan insanı insan yapan, manevi ruhunu elde ederek kuvvet, gelişme ve olgunluğun aksine insanı hiçliğe götürdükleri için bunlarla gençlik yaralanmaya ve yok olmaya gidiliyor.
Yine manevi (ilan ve ruha değerli olmayı kılan ak nasıl etki ettiklerine değinelim, bu maddelerin; kıl= Yönetici, rehber(akıl insana verilen en büyük padişahtır). Zeka’ Tarla(Tarla ekip bakmayı gerektirir). Zihin—Lamba(lamba yalnızca açık olduğu zaman işe yarar). Bu kötü alışkanlıklar akıl olan padişahı esir alır, zeka, olan tarlaya nifak, kötülük tohumu eker, lamba, olan zihni, enerjisiz bırakır ve gecenin zifiri karanlığında işe yarışmayan bir korkuluk yapar.
İşte bu maddeler ve kötü emel sahibi insanların gençliğimize bu silahlarla dost olmalarını sağlamalarının sebebi padişahı esir alınmış, vatanı zapt edilmiş ve güneşi batmış geleceksiz, yarınsız, köle ve bağımlı hale getirmek içindir. Bu gençlik davasının yılmaz erten olmaya gayret etmeliyiz. Bunun için dünyada ve ülkemizde meydana gelen hadiseler hakkında araştırma yapıyor ve birbirleriyle ilintili olma yönlerini sorguluyorum. “Ey Uyutulan Dev” uyan ve etrafındaki ateş çemberini yar sana bu yakışır.
Bakmakla, görmek, çok farklı şeylerdir. Sen bakan değil, gören olmalısın. Çünkü tarihin ve ecdadımızın bize yüklediği sorumluluk bunu gerektirir. Bakarken zihnin başka şeylerle meşgul olabilir. Bunun için gör ve öğrenmeye çalış sana yapılanı ve yapılmak isteneni. Israrla ve inatla gençlerimizin müspet fikirleri anlaşılıp kulak verilseydi, bugün içinde olduğumuz sıkıntılar; sosyal, siyasal, ekonomik, gibi birçok alandaki problemler bu boyuta ulaşmazdı. Yine de geç kalmış sayılmayız. Kurtuluşumuz; kadın ve gençliğe verilen önemle gerçekleşecektir: Çarenin kadın eğitimi olduğu gerçeği kendini açık bir şekilde resmetmiş bulunuyor.
Hep birlikte bunun muhasebesini iyi yapalım. Bu ülkenin ve milletin büyüklüğünü ve çektiği çilelere layık olmadığını, hak etmesi gereken yerde olmadığını, daha fazla zaman kaybetmeden insanımızı kurtarmanın zamanı geldiği, zaman kaybetmenin yarar değil, zarar olduğunu ve bu gerçek hakikatlerin göz ardı edilmesiyle problemlerin çözülmeyeceği açıkça ortadadır. Bu gerçeklerimizi kabul edip çözüme kavuşturmanın bizlere çok güzel şeyler kazandıracağının, bunların başlanmasında birlik ve beraberlikten geçtiğinin teşhisini koymaya ve tedavi etmeye çalışmalıyız. Gençliğin maruz kaldığı kötü alışkanlıklardan daha başka bir olayda kardeş olan iki kardeşi birbirlerine düşman etmede bize oynanan bir oyundur. Bu oyun Türk Kürt kardeş katli oyunudur.
Burada şunu seslenmek gerekir. Kurtuluş savaşının Çanakkale cephesinde ve daha nice savaşlarda birlikte omuz omuza, kardeşçe saf tutmadılar mı bizim dedelerimiz. Çanakkale zaferi, bu güzel toprakların bağrından fışkıran bir hakikatler abidesidir. Bu olayın ülkemiz ve dünyada bu kadar taktire şayan olmamasının bir sebebi, o mezarlıktaki şehitlerimizin Türk, Kürt, Laz,Çerkez, Tatar, ayrımı yapmaksızın vatan ve milletin selameti için top yek-ün birlik olduğumuz hakikatinin fıtratımıza uymasıdır. Bu vatan için herkes üzerine düşeni yaparak bu vatan için can siper an e savaşıp bu güzel ülkemizi kurtuluşa erdirmedik mi.
Birçok birliğimiz varken neden oyunlara alet olup birbirimizi kınıyoruz. Bu oyunlara kapılmak yerine insanımızı daha rahat bir seviyede yaşamasının zamanı gelmiş, geçiyor, tüm enerjimizi bunu sağlamak için harcayalım. Birlik ve beraberliğe muhtaç olduğumuz bugünlerde şunun tahlilini iyi yapmalıyız.
Bütün dünya bize düşman iken bir oyunla biz niye birbirimize düşman olmuşuz. Çünkü bizi yaratan, Yaratanımız bir, namaz için yöneldiğimiz, kıblemiz bir, üzerinde oturduğumuz vatanımız bir, bizi selamlayan bayrağımız bir, inandığımız değerler birdir. Bu kadar birliğimiz ve daha nice bildiğimiz varken başkaları istediği için bu düşmanlık niye. Gelin birlik olalım, sevelim sevilelim, bu dünya kimseye kalmaz. Diyor şairimiz. Bu gerçeğe göre birlik ve beraberlik içinde yaşayalım. Bize yararlı olan ancak budur.