Unutmakmı
Akşam olup karanlık çöktüğü zaman çok uzaklardan gelecek birinin her an kapıyı çalacağını sanırsın. Canı gönülden beklersin gelmesini ve onu duymak, karşında görmek istersin.O bekleyiş o kadar zevklidir ki bunu senden başkası bilemez. Sen beklerken ne açlığını nede susuzluğunu düşünürsün. Beklenen gelmezse işte o an her şeyi kaybettiğin andır.
Ağlamak istersin yaşanmışlara ve yaşanmamışlara. İkisini bir birinden ayıramazsın. Birde yaşanmayacakları düşünüp hayal edince işte o zaman içinden çıkamazsın. Yine kahredersin hayata yine isyan edersin kadere.
Ama birilerine mecbur olduğunu asla unutmazsın. O unut dese de; sen bilemezsin der susarsın.
Sanki her şeyin bir birine karışmış gibi gelir bir an, bir bütünün parçaları olduğunu bile unutursun. Ait olmak istersin bir yere ama kime ve nereye, karar vermen o kadar zordur ki sendeki yüreğin bedeninde hapis olması gibi.
İyimser olmayı, umutlu olmayı istersin her karanlık bir aydınlığın belirtisidir dersin, beklentilerinin gerçekleşmeyeceğini düşündüğünde tekrar yıkılırsın. Vay hayatın böylesine diye haykırmak istersin.
Bazı gerçekler o kadar ağır gelir ki insana ne birine söyleyebilirsin ne unutabilirsin. Ancak her fırsatta ait olanla paylaşmak istersin onu. İçine atarsın senden başkası bilmesin diye fakat öyle olur ki her halinden bir şeyler sakladığın belli olur. Dalar gidersin aklına getirdikçe soğuk bir sessizlik çöker üzerine. Geriye dönüp yaşadığın hayatı gözden geçirirsin, hiçbir karesini atlamadan. Şu sözler dökülür dilinden sen istemesen de.
Beni o kadar çok yordun ki hayat ne kadar koştumsa peşinden yetişemedim bir türlü. Sen benden daha güçlü çıktın. Sana asla pes etmeyeceğim nefes aldığım sürece sende kalan bütün alacaklarımı alacağım. Beni binlerce kırdın, binlerce üzdün ama ben sana karşı inat olsun diye hep tebessüm ettim istemeyerekte olsa. Beni her düşürdüğünde ayaklanmasını bildim. Her ne buldunsa almak istedin elimden ama bu sefer alamayacaksın.
Karşıma çıkan işte bu dediğim her umudun önüne bir engel koydun, bu engeli aşabilmemin imkânsız olduğunu söyledin hep. Sen bunu görüp keyiflenirken ben her gün biraz daha eridim. O engeli aşamasam da orda bekleyeceğim hayat böyle bilesin.
Sen gülüp eğlenirken benimle, ben suskunluğumu içim de gizlemesini bildim, sen kahkahalarla gülerken gözyaşlarımı da saklamasını bildim. Ne kadar zalimsin be hayat. Ama ne olursan ol seni yaşamak bir başka güzel.
Gelmeyecek birini beklemenin ne kadar zor olduğunu iyi bilirsin. Etrafındaki insan kalabalığının içinde yalnız kaldığını hissetmen ise daha da acıdır. Nerde olduğuna bir karar vermek istersin fakat ne bir adım ileri gidebilirsin ne de bir adım geride kalmak istersin.
Buna rağmen unut, bekleme diyeni ise asla unutmamayı ve hep bekleneceğini tekrar yazarsın hiç silinmeyecek bir yere.
Yorgun düşürür bu karmaşık ve kararsız düşünceler seni yığılıp kalırsın. Derin bir ah çekmek gelir içinden onu da yapamazsın anlamasınlar diye.
Bunlar benim neyime demek gelir içinden fakat ne dilin söyler nede kalbin tasdik eder. Olması gereken olmalı dersin yinede.
Bakarsın geriye bir ömür gelip geçmiş. Gördüğün tabloya baktığında ne gençlik yaşanmış, ne de istediklerin olmuş.
Yüzünde beliren kalın çizgilere baktığında hayatın ne kadar acımasız ve çileli olduğu gözünün önüne yeniden gelir. İçimizdeki sevdanın tükenmezliği, öksüz ve yetimliği yeniden düşer aklımıza.
Eyvah ömrüm demek kalır geriye. Çaresizliğin çare olduğunu, umutsuzluğun bile yeni bir umut olduğunu tekrar paylaşırız kendimizle. Sevdiklerimizden uzak kalmak bir ateş bırakır içimize ayrılığın ne kadar zor olduğunu bir daha yazarız anılarımıza.
İnsan inadına yaşadıkça, inadına sevdikçe, inadına acı çektikçe güçlü olmayı daha kolay öğreniyor. Yaşam bana çok şeyi öğretti ama bir türlü unutmayı ve vazgeçmeyi öğretemedi, ya da ben öğrenemedim. Unutmak ya da veda etmek bizim işimiz değildir dostum, biz unutulmamak için varız.
Unutmak ne demek, veda vakti hiç gelmeyecek bizim için, ben bende ki seni yaşarım senin yokluğunda sen bunu bilemezsin. Bilemezsin.