Umut Geleceğimizdedir..
Ülkemizde çok yoğun bir gündem yaşanmaktadır.
Siyasi, ekonomik, kültürel ve güncel ortam biraz “sıkıcı” geçmektedir.
Bir Fransız atasözünü en çok bu günlerde anımsamalıyız. “Her şey bitti dendiğinde geride koskocaman bir gelecek vardır.”
Gelecek bizim dışımızda bir olgu mudur? Hayır. O bizim ellerimizde, içimizde, kafa ve yürek derinliğimizde yaşanmayı, oluşturulmayı bekleyen bir süreçtir. Ve biz geleceği her an yeniden yaratırız.
Büyük insanlık binasına sağlam bir tuğla koyabilmektir bazen yaşamak dediğimiz acı-tatlı süreç..
Hayat sürekli gelişmekse, ama çarpık olmayan bütünlüklü, anlamlı ve toplumsal bir ilerlemeyse gelecekten ümitsiz olamayız.
Toplumların tarihine uzun dönemli bakıldığında süreçlerin bazen çok hızlandığını görürüz.
Asırlık dönüşümlerin bir-iki yılda veya ayda gerçekleştiği olmuştur.
O nedenle ozan “Yaşamak asırları bir hamlede aşmaktır” dizesiyle özetlemiştir, hızlı süreçlerin diyalektiğini..
Nicelikler uzun zaman birikir, sayılar birbirine eklenir, gün geldiğinde niteliksel dönüşüm oluşur.
Su kaynar buhar olur, kıvılcım çakar ateş olur, gece gündüze dönüşür, üzümse şarap olmayı bekler..
Yine Şairin dediği gibi, insan; sevgisiyle, öpücükleriyle yapar yeni insanı, insanlığın çiçekli bahçelerine yepyeni güzellikler eker, ekler..
Umut gelecekte, gelecek ise şu yazı yazan, kilim dokuyan, kitap okuyan ellerimizdedir..
Ellerimiz yüreğin, beynin, iç dengemiz vicdanın emrinde işe koyulur, üretir, tüketir, üretkenlikte sınır tanımadan insanlığın ortak bahçelerine yeni, temiz çiçekler armağan eder..
Gündem, siyaset, iktisat, hayat ne kadar karmaşık ve yoğun olsa da biz duyarsız kalamayız bir minik serçenin erken sabah ötüşlerine..
Ağlayan, açlık çeken bir küçük çocuğun bir kaymaklı dondurma özlemine..
Yaşlı bir ninenin özlemli bakışına gülümseyen gözlerle yakınlaşan bir evladın sıcaklığına..
Hiçbirine ilgisiz duramayız, eğer geleceği ellerimizle yaratacak ve yakalayacaksak..
Ama, umutla, , hiç yaşlanmayan coşku ve heyecanlarla..sevinçle..
Sahi siz, ne kadar yerleşik sevinç oluşturdunuz içinizde?...
Yazınızı okudum.
Ağustos 19th, 2010 at 14:37Teşekkür ederiz.
Çapar Kanat
Çiftçi- Çiğ Süt üreticisi
Teşekkürler Çapar Bey,
Gıda Platformu çok önemli.
Ben de fındık üreticisiyim.
selamlar..
Ağustos 19th, 2010 at 15:59halit
Elinize yüreğinize sağlık hocam
Bu yaşam karmaşasında bize ışık tutan bağzı değerlerin hala yok olmadığını hepimizin içinde ne kadar yerleşik sevinci var alabieceğini çok guzel ifade ettiniz. teşekkürler.
Ağustos 19th, 2010 at 16:05ELİNİZE VE HERŞEYDEN ÇOK YÜREĞİNİZE SAĞLIK
Ağustos 20th, 2010 at 14:21ASLINDA ZİHNİMİZDEKİ KÖHNE ESKİ KARANLIK HAYALLAERİ SİLİP GERÇEKTEN İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ GÜZELLİKLERE BAKMAMIZ LAZIM GEREKTİĞİNİ GÖSTERDİNİZ YAŞAMI BIRAKMAMAK LAZIM...
Merhaba Gülperi Hanım;
Teşekkür ederim kısa, güzel ve içten yorumlarınıza.
Yazdığın gibi, yaşam gerçekten karmaşık ilişjkileri içermekte.
Ama bize yaşama gücü veren değerleri savunmaktayız.
Bunların başında sevgi ve yaşama sevinci gelmekte.
Sevinçlerimizi içimizde yerleşik kıldıkça geleceği daha çok seviyoruz.
Teşekkürlerimle, sevgilerimle..
Ağustos 25th, 2010 at 14:28Sayın: Dr.Halit Suiçmez;
Ağustos 31st, 2010 at 22:50Güzel bir yazıdı keyifle okudun...
Yaşama sevinci sonradan edinilmesi güç, içten gelen, ansızın gelen, yaşama karşı duruşumuzla ilgili bir histir... Yaşama karşı duruşumuz da nasıl belirlenir nasıl netleşir o da ayrı bir konudur. Her şey yolunda olsa da olmasa da bu his gelip yerleşti mi içimize artık bizden iyisi yoktur...
Saygılarımla...
Teşekkürler Nurdan Hanım;
Yorumunuzu okurken içinizdeki "yaşam sevinci"ni duyumsadım..Sağolun..
Hepimizin derinlerinde o sevincin "yerleşik" olması dileği ve özlemiyle..
Halit
Eylül 1st, 2010 at 08:45