Ulusal Şizofreni Tartışması
Türk Halkına hakaret etmeyi, bu yol ile halkta bezginlik ve bıkkınlık yaratmayı görev edinmişler var ya. Bıkkın ve yılgın milletlerin her şeyi kolayca kabul edeceğini bildiklerinden hep bu yola başvururlar. Şimdi de Türk Halkını, hoşgörü sahibi değil diye suçluyorlar.
Hoşgörü eksikliği sadece eğitim veya kültüre bağlanamaz. İnançlar bir yılda oluşmaz, bir yılda da yıkılamaz.
Sen benim inançlarıma, değerlerime yıllarca saldıracaksın, sonra da bana Batı merkezli değerleri neden kabul etmiyorsun diye kızacaksın.
Sen geleceksin, Irak’ta milyonlarca insan öldüreceksin, sonrada bana demokrasi getirdiğini söyleyeceksin. Direnince de bana şizofreni diyeceksin.
Sen kendi değerlerini, sanki doğa kanunu gibi değerlendirip, sonra da bana dayatacaksın. Ben kabul etmeyince, bana yeniliklere karşı dirençli, hoşgörüsüz diyeceksin.
Farkına varmışsınızdır. Şimdi toplumun, kendi istedikleri yönde değişmeye karşı dirençli olmasından dolayı kızıyorlar.
Bunlar bize, küreselleşmeyi (emperyalizm) yeni bir şeymiş gibi dayattıkları dönemde, bizler karşı çıkınca bize paranoya diyorlardı. Şimdi de ulusun/milletin direnişine şizofreni diyorlar. Türk milletine yapmadıkları bir tek bu hakaret kalmıştı.
Batının değerlerini milletimize zorla kabul ettirmek isteyenlerin geldiği yer şizofrenidir.
Biliyorlar ama itiraf etmiyorlar. Hoşgörüsüzlüğün arkasında, önceden yenen kazıklar vardır. Hoşgörüsüzlüğün arkasında yaşanmış kandırılmışlıklar vardır.
Hoşgörüsüzlük, bir savunma içgüdüsüdür. Güvensizlikten kaynaklanır. Eğer ben seninle girdiğim her ilişkide kaybetmişsem, ben sana güvenemem.
Emperyalizmin Türkiye’ye kurduğu tuzaklara millet, bundan sonra daha çok direnecek.
Amerika’nın, Türkiye’de kullandığı işbirlikçileri artık değiştirmesi gerekir. Bunların hem suratları eskidi, hem de inandırıcılığı kalmadı. İşin içinden çıkamayınca, toptan bir millete “şizofreni” diyorlar. Aslında çaresizliklerini bertiyorlar.
Direnmek hoşgörüsüzlük değildir. Kendinden bir şeyler alınmasına karşı koymaktır. Yenilik adı altında getirilmek istenen tüm unsurlar, ulussal devleti yıkmaya yöneliktir. Yani devlet vatandaşlığı yerine, şirket vatandaşlığını getirmektir.
Direneceğiz.
5.6.2009, bulentesinoglu@gmail.com