Ulu Çınar Hasta…
Geçmişte iyi bakılsaydı hasta olurmuydu hiç!
İçerden bir ses geldi bakımlı bir ağaç devraldım ben diyerek görevinin noktasını sabitledi belli ki duruşundan yeni vali.
Yalova ve çınar dünya çevrecileri tarafından bilinir
Holanda dan uzman doktorlar geldi budama yaptı.
Ağaç yerini beğenmemiş olabilir.
Hollanda dan sadece çınarla ilgili profesör uzman getirttik.
Ulu çınarın dalları kesilmesin diye 4.80 cm yürütüldü, yürüyen yalı denize doğru.
Çürüklük Mantarı teşhisiyle kesildi, Atatürk'ün ölümünden iki yıl sonra kolları çınarın.
Bakıma ihtiyacı var yaşlı bir ihtiyar gibi ulu çınar hasta. Yürüyen köşkün yanında.
Ulu çınar hasta göz göre göre sürükleniyor nefesi sabaha yetmeyeceğini bildiği halde.
Soğuk ayaz gecelerde üşüyor, yapraklarını seven dev adam yok yanında, uzun zaman önce gitti. O gittiğinden beri yaslı. Belki içini kemiren kurtlara esir düşmüş, fakat o tam 204 yaşında.
Yani demem o ki; ne yıllar ne yollar nede sağdan soldan dünya kültüründe ki şarkılar gibi geçicidir bu kökler. Sökmek isteyen ne dışarıdan keserek yok edebilir bir çınarı, nede hastalık bulaştırıp kurutabilir. Onun bir sözü vardır. O da dev adama verdiği söz: Yaşamak.
Yıllardır araştırma yapan bilim adamları yetiştiren Nasa uzayda keşfedilmedik yer bırakmasın uzaydan her yaptığımız hareketi izlesin. Bizde kendimizi başarılı oyuncular sayalım. Oturduğumuz koltukların çukurlarında ona buna sataşarak konuşmakla vatan kurtarılsaydı, devrimler darbeler içerisinde yanan yitirilen canlara üzülmezdi kimse.
Biz daha uzaylılar vamı yokmuyu tartışalım duralım... Biz politik ideolojik makaslama karalama videolarında daha başarılıyız... Malesef aramızdaki fark bu, biz gidemiyoruz bir yere konuşmaya içimizden kurtlanmaya çalıştıkça,yurt dışından doktor getirebiliyoruz hasta çınarın tedavisi sürdürülsün diye.
Oysa dev adam ölüme giderken bile beni Türk hekimlerine teslim edin dememiş mi? Sahadaki oyuncu değil de tirübündeki seyirciyiz bu yüzden sanırım.. Zorumuza gitmesin olduğumuz yerde saymak gerçeği acı malesef...
Çok söz türetip kavga etmektense eylem üretip harekete geçmeyi tercih ederim. Çözüm üretmeyen fikir üretmeyen bir toplum sadece konuşarak, bir köşede masa süsü gibi durur. Masa süsleri güzeldir ve zevke hitap ederler bir misafir beğenirken diğeri beğenmez. Sözler ve fikirlerde öyledir. Ortak noktaya ulaşabilmek fedakarlık özveri ve egosal tatminlerden uzaklık ister.
Bizim esas hatamız bir çınarın yılların yorgunu olması değildir biz yeni çınarlar yetiştiremedik.
Yeni çınarlar yetiştirmeyen toplumlar ilmen ve zihnen çölleşir kuraklaşır.
Akibet hayırlı bir son değil maalesef
Ekim 7th, 2009 at 14:47Değerli yorumunuz için teşekkür ederim Uğur bey.
Yeni çınarlar yetiştirmek evet güzel bir nokta istenen ve uygulanan yeni sistemeler çölleşmeyi destekleyici yaptırımlarla süslenmekte gerçekten.
Akibetin değişimi için miskinliğimizi üzerimizden atacak bireysel çözümler ve sonra yayılan bir elim sende oyunuyla tüm topluma bulaşan bir hareketlilik ulus bilinci gerekmekte sanırım.
Ekim 7th, 2009 at 15:53