Ülkenin Kaderini Belirleyen Güç
Türkiye’deki siyasi yapılanmanın seyri son dönemde perde gerisindeki kontrol edici güçlerin elinden çıkmasıyla değişmeye başladı. Millet iradesinin gerçek anlamda hakim olmaya başladığı da söylenebilir. Ülke yönetiminin derin bir yapılanmanın yönlendirmesiyle yarım asra yakındır sürdürüldüğü izaha gerek duymayan bir mevzudur. Özal ve Erbakan yönetimlerinde bile hakim irade, halka bu denli yakın olmamıştı. Özellikle Menderes yönetiminden sonra aktif bir konuma sokulan perde gerisindeki devlet içindeki derin güçlerin halkla iktidar oyununu Ecevit ve Demirel ikilisi üzerinde oynattıkları oyun bitti. Bataklık kurutulmak suretiyle ortalıktan siliniyor.
Toplumsal taleplerin yönetim katında ses bulmamasının neticesi, etkili ve cesur adımlar atılmak suretiyle sorunun kaynağına inmek oldu. Özellikle Ak Parti iktidarının sağladığı hakimiyet değişikliğinin, milletin seçimler yoluyla ilettiği talepler doğrultusunda yeniden şekillendirilmesinin kapısı aralanmıştır.
Toplum adına önemli pozisyonlarda yetkili kılınanların görev ve sorumluluklarının sınırlarını zorlayarak keyfi karar ve icraatlarda bulunmaları, ülkeyi gittikçe daralan ve darboğaza sürükleyen bir duruma soktu. Ekonomik anlamdaki altından kalkılmaz krizler, oluşturulan elit kesimin iç ettiği ülke gelirinin haddi hesabının olmayışı, terör belasının kronik bir vaziyet halini alarak ülkenin belini bükmesi, istikrarsız yönetimlerin sebep olduğu iktidar boşluğu ve satranç tahtasına dönem yurt sahasının muhtelif güç ve iktidarlara peşkeş çekilmeye çalışılması, dur durak bilmeyen yıkılışa ramak kalmasına yol açtı.Ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel anlamda darboğazlara sokulan kitleler, öldürücü etkiye sahip ıstırabı son bir hamle ile çözdü. Yıllarca toplum hep iç ve dış hayali düşmanlar tehdidiyle oyalanarak uyutuldu. Perde gerisinde oynanan oyunları meşru kılma amacıyla ‘vatan bölünmezliği’ ilkesi gündemde tutuldu. Kirli emeller gerçekleştirilmek için hiçbir kutsal değerin kullanılmasında bir beis görülmedi. Halbuki yetmiş seksen yıldır bir şey olduğu yoktu. Vatan haini damgasına muhatap olmak istemeyen toplum, her türlü sefalet ve zorluğu sineye çekti, vatan, millet, Sakarya için; pardon bir avuç iktidar seçkinin daha fazla ıkınıp tıkınması için…
Ne hikmetse ne kadar seçim olursa olsun görünürde hep iki isim vardı: Ecevit, Demirel. Sözde demokratik idare sisteminin gereği gerçekleştirilen seçimlerde bir önceki dönemde muhalefette olan ve ülkeye reva gördüğü sıkıntılar, bir nebze mevcut acı ve sıkıntı sebebi iktidara göre eski olan diğer parti iktidar geliyor, diğeri sırasını beklemek üzere muhalefet kanadında tutuluyordu. Bir dahaki seçimde oyun yine tekrar ediyor. Bu kez yine partiler muhalefet-iktidar rollerini değiştirecek şekilde süreci idare etmiş görünüyorlar. Millet iradesinin tecelli ettiği seçimlerde değişen iktidar cenahlarının farklı anlayışları yansıtan bir oluşum yerine, aynı siyasi çizgi ve duruşu sergilemesi, çok garip ilişkiler yumağını ele veriyordu. Demokratik işleyiş, zıt diye görünen iki siyasi görüşün danışıklı dövüş misali, temelde birleşilen halk iradesini yok sayma amacına güdülenme mantığı etrafında koltuk değiştirme oyunundan ibaret kılındı yıllarca… Yarım asra yakın devam eden süreçte ülke bir arpa boy yol almadı ama ülke insanın boğazından kısarak, bin bir zorluk ve zahmetle yetiştirdiği vergi ve gelirleri kendisine dönük yatırım ve hizmette kullanmak yerine bir sürü türedi zenginin devletin hazinesini iç ederek ortaya çıkmasını sağladı. Onların destek ve yardımıyla muhtelif propaganda ve siyasi çalışma faaliyetleri gerçekleştirerek ayakta kalan söz konusu iktidar oyuncuları, itiraz eden ve siyasi süreçte aktif bir girişimde bulunanın da önünü öyle ya da böyle keserek rahat yol alınmasını gerçekleştiriyordu.
Yıllarca bu ülke Ecevit-Demirel ikilisine mahkum edildi. Temsil ettikleri sağ-sol partileri belli güçlerin kontrolünde idare edilerek halkın önüne yegane seçenek şeklinde sunuldular. Halk katında propaganda çalışmalarının fikriyatını, çalışmaların giderlerini ve kontrol mekanizmasını elinde tutan güçler, yıpranan yüzleri her bir seçimde geri planda tutmak suretiyle unutturuyor; diğer seçimde göz ardı edilen parti, yeniden halkın iradesini sözde esas alan olumlu bir imaj takınarak iktidara taşınıyordu. Türkiye’nin yıllardır bir arpa boyu yol alamamasının, halkın değerlerine düşman bir sistem inşa edişinin altında bu çalışmalar yatmaktadır. Temelde Türkiye’nin kaderini tayin etme sürecinde aktif rol üstlenerek gelişmesini önleyen Ecevit-Demirel çifti etrafındaki oluşumların arasında tek bir fark gösterilemez. Zihniyet aynı zihniyet ama halk katında tepkilerin önüne geçme adına her seferinde aynı oyun oynanarak partiler ve vitrin değiştirilmek durumunda kalınmış… Çok şükür bu kabus bitti ve bitmek üzere… Bu devrin sok kalıntısı ana muhalefet gün sayıyor. Bu denli hırçınlaşıp ortalıkta gürlemelerinin sebebi, varlık nedenlerinin sona erdirilmesinden, kaynaklarının tüketilmesinden ve devirlerinin sona ermesinden dolayıdır.