content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

13 Eki

Ülkemizde Biyoyakıt kullanım zorunluluğu 2013

Ülkemizde Biyoyakıt kullanım zorunluluğu 2013 -2014 döneminde başlıyor

Ülkemizde Biyoyakıt kullanım zorunluluğu 2013 -2014 döneminde başlıyor Dünyada , 1930’lu yıllardan günümüze kadar benzine ,1990 ‘lı yıllardan beri motorine katılarak kullanılan biyoyakıtlar artık ülkemizde de yerli tarım ürünlerinden üretilmek koşulu ile zorunlu olarak kullanılacaktır. Karar , 27. 09 .2011 tarihli Resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.Karara göre , piyasaya akaryakıt olarak arz edilen benzin türlerine, • 01 Ocak 2013 tarihinden itibaren %2 • 01 Ocak 2014 tarihi itibariyle de en az %3 oranında yerli tarım ürünlerinden üretilmiş yakıt etanolü (biyoetanol) ilave edilmesi,diğer yandan yerli tarım ürünlerinden üretilmiş biyodizel (yağ asidi metilesteri –YAME) • 01 Ocak 2014 tarihi itibariyle en az %1 • 01 Ocak 2015 tarihi itibariyle en az %2 • 01 Ocak 2015 tarihi itibariyle en az %3 olması zorunluluğu getirilmiştir.

Biyoetanol şekerli ve nişastalı bitkilerden elde edilen , benzinle harmanlanarak kullanılabilen bir yakıttır.Benzinle harmanlanan miktarına bağlı olarak E2 (%2biyoetanol + %98 benzin) E5 , E10 , E 85 vb. isiölerle anılmaktadır. Başta Brezilya , ABD ve AB ülkeleri olmak üzere dünyanın pek çok yerinde E5 – E20 kullanım zorunlulukları bulunmakta ve milyonlarca E85 kullanan araçlar trafikte yer almaktadır. Ülkemizde , biyoetanol sektöründe mevcut durumda 3 üretim tesisi bulunmaktadır. Bununla birlikte Eskişehir Şeker Fabrikası Alkol Üretim tesisinde de yakıt alkolü üretimine dönük yatırım yapılmıştır.

Türkiye’de kurulu yakıt alkolü üretim kapasitesi yıllık149,5 Milyon litredir.Bunun %56 lık kısmı, 84 milyon litre ile bir çiftçi kuruluşu olan Pankobirlik çatısı altında yer alan Konya Şeker Tic.ve San . AŞ. ‘ye aittir. Hammadde olarak şeker pancarı ve şeker prosesinin yan ürünü olan melas kullanılmaktadır.Diğer 2 tesis Bursa (Mustafa Kemalpaşa) ve Adana’da kurulu olup mısır ve buğdaydan üretim yapılmaktadır. Türkiye’nin biyoetanol kapasitesi 2010 yılı benzin tüketimimizin %7’sine karşılık gelmektedir ve gerekli hammadde hazırdır. Ülkemiz şartlarında biyoetanol üretiminde en verimli hammadde şeker pancarıdır. Şöyle ki;1 hektar alanda yetiştirilen şeker pancarı ile 6600 Lt yakıt etanolü elde edilirken , 1 hektar mısırdan 3400 Lt , 1 hektar buğdaydan 3100 Lt ,yakıt etanolü elde edilmektedir. AB’de şeker pancarı , biyoetanol üretiminde en verimli hammadde olarak değerlendirilmektedir.

Bu ifadeyi uluslar arası raporlarda görmek de mümkündür. ( Gain report , E36081 2006). Bununla birlikte şeker prosesinin artığı olan melas da biyoetanol üretiminde kullanılan önemli hammaddeler arasındadır. Yani şeker sanayi artığından , ülkenin milyarlarca dolar ödeyerek ithal ettiği bir petrol ürününü üretmek mümkündür. Biyodizel yağlı tohumlu bitkilerden ve atık bitkisel ve hayvansal yağlardan elde edilen bir biyoyakıttır. Motorinle her oranda (örn. B2, B5 ,B30 . Vb.) harmanlanarak kullanıldığı gibi motorin yerine %100 biyodizel kullanımı da mümkündür. Ülkemizde geçtiğimiz yıllarda 56 adet lisanslı biyodizel tesisi ve yaklaşık 1,5 milyon ton kurulu kapasite olmasına karşılık , hammadde üretimindeki plansızlık nedeniyle bugün üretim yapan sadece birkaç tesis bulunmaktadır.Bu tesislerden birisi İzmir’de olup Eskişehir’den , Muş’a ,Uşak’tan Tokat’a kadar tarıma en az elverişli arazilerde sözleşmeli aspir tarımı yapılarak elde edilen hammaddeden biyodizel üretilmektedir.

2010 Yılı motorin tüketimimizin yaklaşık 14 milyon ton olduğu ve her yıl arttığı dikkate alındığında 2014 yılında yaklaşık 160-170 bin ton biyodizele ihtiyaç duyulacaktır. Türkiye ‘de her ne kadar yağlı tohumlu bitkilerde dışa bağımlılık var ise de iklim koşullarımız , deneyimli teknik kadrolarımız , gerekli hammaddenin planlı üretilmesi için yeterlidir. Aslında Bitkisel Yağ Sanayicileri derneğinin verilerine göre 2006- 2008 yıllarında düşüş gösteren yağ üretimimiz, 2009 ve 2010 döneminde artış trendini yakalamıştır.Tek yapılması gereken gıda , yem ve biyoyakıt hammaddesi dengesinin kurularak planlı bir enerji tarımı modeli uygulamaktır.

Türkiye’nin petrol ihtiyacının %90 ‘dan fazlası ithalat yoluyla karşılanmaktadır.Biyoyakıt kullanım zorunluluğu ile yerli tarım ürünlerinden elde edilecek biyoyakıtlar enerjide dışa bağımlılığın dolayısı ile cari açığın azalmasına katkıda bulunacak, yarattığı istihdam ve katma değer ile kırsal kesimde refah düzeyini artıracaktır.Bununla birlikte tohum , ilaç ,gübre sektörlerinin yanı sıra ulaştırma sektörü , mekanizasyon , sanayi ve yan sanayi sektörlerinde iş hacminde genişleme ve ilave vergi imkanları yaratılmış olacaktır. Ayrıca bugünün teknoloji ile üretilen biyoyakıtların ülkemizde kullanım yolunun açılması , gıda dışı hammaddelerin kullanıldığı ileri kuşak biyoyakıt teknolojilerinin gelişimine de katkı sağlayacaktır.

Sonuç Olarak; sadece ABD ve Avry-upa Birliği ülkeleri gibi gelişmiş ülkeler değil , Brezilya , Çin, Hindistan gibi gelişmekte olan pek çok ülkenin de enerji portföyünde ciddi bir yer tutan ve yıllardır çeşitli politikalarla desteklenen biyoyakıtlar ülkemizde gereken ilgiyi görmemektedir. Bunun başlıca nedeni enerji politikalarının içerisinde biyoyakıtların henüz yer almaması ve hükümetlerin konuya yeterince ilgi göstermemesi sayılabilir. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de petrol lobisinin güçlü olmasının payı da unutulmamalıdır.

Diğer yandan EPDK tarafından ülkemizde biyoyakıt kullanım zorunluluğu ile ilgili alınan kararın Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesi memnuniyet vericidir. Sektör için gecikmeli de olsa sektörün büyümesine ve ileri kuşak biyoyakıt teknolojilerinin gelişmesine yol açacak bu karar ile kırsal kesimde de canlılık sağlanacak , istihdam yaratılacak ve yeni vergi imkanları doğacaktır.

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank