Ülke Gençlere Gençler Kimlere Emanet
Ülke Gençlere Gençler Kimlere Emanet (Olaylara Genç Bakış)
Nüfus artıyor, iş sahaları daralıyor. Bir de buna ardı arkası kesilmeyen, bir dönem tabiri caizse artık bir nevi devlet politikası halini almış özelleştirmeler silsilesi de eklenince nedense son zamanlar daha bir karamsar olmaya başladım.
Gündeme şöyle bir baktığımda bilindik konular. Aylardır sanki peşimizden atlılar kovalıyormuşcasına açılım üzerine açılım yapıyoruz. Herkes işi gücü bıraktı, demokratik olmanın peşinde. Makyaj yapar misali, dünyaya bakın kendimizi düzeltiyoruz demeye çalışıyoruz. Sadece çalışmıyor, kendimizi paralıyoruz. Oysa içeride çok farklı şeyler oluyor. Cinnetler, ölümler, kan davaları, hesaplaşmalar, trafik kazaları vs...
Senelerdir politikamız belli. Türk usülü yaşıyoruz kabullenelim. Ne zaman bir ülke veya uluslararası bir kuruluş veya örgüt misafirimiz olsa kapımızın önünü süpürüyoruz. Onun dışında ülkemiz aynı ülke. Hiç unutmam Şampiyonlar Ligi Finali cennet ülkeme verilmiş. Ülkemizin gururu, devletimizi kurucusunun ismini taşıyan o güzelim stadyum dünya çapında saygınlığı kanıtlanmış büyük bir organizasyona ev sahipliği yapacak. Fakat yolunda gitmeyen birtakım şeyler var. Stadyumun yapıldığı yer başlı başına bir faciaydı zaten o ayrı. Fakat benim daha çok ilgimi çeken, stadyumun bulunduğu mevkideki yapılaşma ve çevre düzeniydi. Gece olduğunda aç kurtların indiği, belki de hayatında benim gibi İstanbul'u görme ayrıcalığına erişmemiş kişilerin orasının İstanbul olduğuna bile inanmayacağı bir yerdi. Ve güzel ülkemin vatandaşlarına sunduğu imkanlar...
Öne sürülen iddia İstanbul'un bu organizasyondan fazlasıyla yararlandığı, çok büyük bir tanıtım fırsatı yakaladığı söylendi. Birilerine göre 1 milyar dolarlık tanıtım sağlandı. Fakat bu başarılı organizasyondan, stadyumun bulunduğu mevkide yaşayan benim çileli vatandaşlarım payını yağlı boya olarak aldı. Herşeyi düşünen devletimiz her eve bir kutu boya vererek, vatandaşlarımızın güzel görünümlü evlerde yaşamaları için seferber oldu. Devletimizi yöneten değerli büyüklerimiz, cephesi stadyuma bakan evlerin boyanmasını yeterli buldu. Birçok vatandaşımız tekdüze yaşamlarını sürdürmeye devam etti. Hatta ne komiktir ki; evlerinin ön cephesi büyük olanlar boya yetmeyince kendi ceplerinden para vererek boya almaya başladılar. Ee ne de olsa koskoca dünya bizi izleyecek, kendimizi iyi tanıtmalıyız. O gariban insanlar, karınlarını doyurma peşinde olan o insanlar bunu yaptılar.
Ne yazık ki böyle bir ülkede yaşıyoruz. Bu bahsettiğimiz mevzu dört sene öncesinde kaldı belki. Belki herşey unutuldu gitti. Fakat hemen hemen hergün buna benzer trajikomik olaylar yaşanıyor güzel ülkemde. Çark ise aynı düzen içinde işlemeye devam ediyor. Vatandaş ekmeğinin peşine düşmüş, birileri kısa yoldan para kazanmanın peşine. Diğer yandan devlet büyüklerimiz işi gücü bırakmış birilerini memnun etme çabasında.
Takip ettiğim, dünya çapında saygınlığı kabullenmiş yabancı bir haber sitesinde Türkiye, Ermenistan arasında imzalanan protokolden bahsederlerken yazdıkları bir cümle dikkat çekici ve bir hayli düşündürücüydü. Diyorlardı ki; "The two countries signed the protocols under the watchful eyes of big powers" Yani İki ülke büyük güçlerin dikkatli gözleri altında protokol imzaladı. Ne yazık ki ben bu protokole birilerinin sevindiği kadar sevinemeyeceğim. Dünya üzerinde yarattığımız imaj ortada. Biz kendimize çok güvenirken, orada burada büyük ülkeyiz güçlü ülkeyiz naraları atarken oysa ki dış dünyanın bize farklı gözlerden baktığını görüyoruz. O zaman bizler sadece kendimizi kandırıyoruz. Eli mahkum kaderi bizim elimizde olan iki milyonluk bir devlete sözümüzü geçiremedik. Flamalarında Ağrı dağını kendi sınırları dahilinde gösteren, daha da vahim daha ülkemizin sınırlarını bile tanımayan bir ülkeyle aynı masaya oturuyoruz.
Bir Tv kanalımız da diyor ki, çocuk kandırırcasına. Devlet başkanları Türkiye'yi tanıyoruz dedi. Kişisel, anlık söylemlerin ne önemi varsa. Ama haklılar. Bu insanlar cahil ya. Herşeye evet demeye alıştılar ya. Buna da alışırlar. Şunu söylemek isterim ki devlet nezdinde ülkemiz sınırlarının tanınmaması halinde hiçbir protokolün mevzu bahsi bile olmaması gerekirdi. Dil ucuyla söylenmiş tanıyoruz söylemleri bana samimi gelmiyor. Bunu siyasi başarı olarak nitelendirenler, ab yolunda büyük yol katettiğimizi düşünenler aldanıyorlar. Bir yandan kürt açılımı bir yandan ermeni açılımı. Bu açılımları Yunan açılımının takip edeceği gayet açık. Büyük güçlerin gözetimi altında elbet bu sorun da çözülür. Onurlu bir devlet politikası yürütülmüyor ne yazık ki. Bir zamanlar belki fakirdik, şimdikinden farkı olmasa da ama en azından dünya sahnesinde bir onurumuz vardı. Şimdilerde ise yeterince yıpratılıyor. Başarılılar da. Yeterince gururumuz zedelendi.
Bir de Türk öldürmek moda şu sıralar. Özgürlüğün bekçisi dış devletlerin sokaklarında Türkler öldürülüyor kaçtır. Bizim ülkede bir vatandaşları eceliyle ölse direk suçlu konumuna düşüyoruz. Bizimkiler öldü mü konu kapanıp gidiyor. Bunca riyakarlığa bir de vatandaşımızın yaşam standartlarının düşüklüğünden kaynaklanan sorunlar eklenince tek ülkemiz değil milletimiz de kaos ortamına doğru sürükleniyor. Gençlik perişan. Hani yarının büyüğü, geleceğin teminatı gençliğimiz var ya şu sıra sadece karnını doyurabilmenin peşinde. Üniversite mezunu işşizlerin sayıları artıyor her geçen gün. Elleri kolları bağlı, bir umut bekliyorlar. Biz de şu soruyu soruyoruz birilerine. Bizleri gelecek sizsiniz anlayışıyla yetiştirenlere. Eğer gelecek gençlere emanet ise, yarının büyükleri, değerli Türk gençliği yani bizler söyleyin bizler kimlere emanetiz...
Toplumca durumumuzu çok güzel ifade etmişsiniz kutlarım.
Aklıma şu hikaye geldi
Bir zamanlar bir köyde tüm eşekler toplanmışlar ve köyün semercisinden çok şikayetçiymişler.Sonra biri TOPLANIP DUA EDELİM BİZE ALLAH YENİ BİR SEMERCİ YOLLASIN demişler ve öylede yapmışlar.
Bir hafta sonra semerci ölmüş ve köye yeni bir semerci gelmiş.Bir ay kadar güzel semeerler yapmış sonra o da işini savsaklamaya boşlamaya başlamış. Yaptığı semerler eşeklerin sırtına batıyor kanatıyor canlarını çok yakıyormuş. Eşekler 1 yıl dolunca yine toplanıp yine ALLAHIM BİZE YENİ BİR SEMERCİ YOLLA demişler
Bu durum defalarca tekrarlanmış semerciler geliyor gidiyormuş ve en sonunda eşekler toplanmışlar son defa
Şöyle dua etmişler
ALLAHIM BİZİ EŞEKLİKTEN KURTAR
Bilmem anlatabildim mi ? :>
Ekim 18th, 2009 at 10:42Yorumunuz için teşekkür ediyorum, gayet iyi açıklamışsınız. Saygılarımla...
Ekim 18th, 2009 at 11:51Yüreğine sağlık kardeşim,geleceğin bekçisi biz oldukça tükenmeyen bi umut vardır her zaman.Düzen ne kadar bozuk olsada,yıllar ne derece zorluklar getirsede.Biz geçmişimize sahip çıktıkça,büyüklerin yanlışlarına göz yummadıkça.Bu düzen de böyle gitmeyeceğini birileri geçde olsa anlar nasılsa ...
Ekim 18th, 2009 at 17:23