Uğur Mumcu: Yaşamı Özetleyen Adam!..
Oscar Wilde der ki; Yaşamak yürek ister!.
Tarife uygun yaşadın!.. Yürekli, bilgili!..Kim bilmez Büyük Usta Nazımın ölümsüz destanını;
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür../ Ve bir orman gibi kardeşçesine!..
Tarifte yine sen varsın!.. Ödünsüz yaşadın!..Dik.. hür.. kardeşçe!.. ..
Deniz’de ayni ilkeye inanmamış mıydı ipe giderken!..Namuslular bir kez ölür, namussuzlar hergün!.. Namuslu yaşadın, namussuzca katledildin!..
Namuslularında, namussuzlak kadar cesur olması gerektiğinin de örneğini verdin!..öğreterek!. Sensizlikte bile öğretmeye devam ettin!..
Ölüm değildir seni anlatan, yaşamdır!.Yaşamın namusu, yaşamın gereği!.Ölümsüzlüğü. Unutulmamaktır yaşamak!.. Yüz yıl sonra bile!.. Unutmak, sönen muma göz yummaktır!.. Karanlığa teslim olmaktır bunun sonu!..
Daha nice ölümsüzlüklere tarif oldun, nice yüreklerde, sana hasret...
Seninle yaşamak ve seni yaşatmak adına!.Yaşamın yürek istediğini bilerek ve “Hasretinden prangalar eskiterek!”
Korkup da, bir yaşamdan kaçmadın.. Üstüne üstüne gittin aymazın, hayının,karanlığın!.. Korku saldın hayının, kaçakçının, mürtecinin yüreğine..
Korkak, kalleş olur!.. Aydınlıkta iş göremez hain, aydınlığı sevmez yarasa!., İzbelere sığınır!. Karanlığa gün sayar, fırsat kollar kalleşçe!.”Nerede gölgeler uzamıya başlamışsa, bilki orada cüceler dev rolünde sahnededir ve gece çok yakındır!” derdin!..Üzüntülüyüm hala gölgeler uzun, cüceler işbaşında, hala gece yakın!..
Kanıtı değil mi, söylediklerimizin, sana kurulan tuzak, karlı bir Ankara sabahında!.. Sana ve daha nice mumculara.. Karanlık tuzaklar, karanlıkta kalsın istendi!..Kaldı da!..
Bir Pazar sabahıydı/ Ankara kar altında,
Zemheri ayazıydı / Yaz güneşi koynunda.
Ucuz can pazarıydı / Kalemin düştü kana
Zalimler pusudaydı / Bedenin paramparça...
Parçalanan Uğur’du!. Ama, söndürülmek istenen mum’du, aydınlıktı. Ama her parçadan çook mumcular doğacaktı!.. Doğdu da!.. Pırıl pırıl!..
Ne yazık ki pekçoğu da, ya kurban olacak, ya da zindanlara atılacaktı!.. Nedenini niçinini bilmeden, yıllarca yatacaktı.. Ve bunun da adı, bağımsız ve tarafsız hukuk sayılacaktı!...
Ziverbey değişti.. Silivri oldu!..
Dün Ziverbey’de İlhan Selçuk, Doğan Avcıoğlu, İlhami soysal... gibi gazeteciler, Numan Esin, Talat Turan... gibi askerler vardı..
Bugün Silivride, Tuncay Özkan, Mustafa Balbay, Doğu Perinçek... ve daha nice gazeteciler, Mehmet Haberal, Fatih Hilmioğlu... gibi birçok bilim adamları ve nice paşalar, ordu komutanları.. albaylar...binbaşılar, teymenler var!..
Zindanlarda mahkemeler kuruldu..Ne dışardan, ne de adil yaggılanma talepleri kabul olundu!. Ogün Ziverbey Köşkünü yazmıştı İlhan Selçuk (1987), bugün Zulümnameyi yazdı Mustafa Balbay (2010-11)
Hala, mesaide, hain karanlık!.Korkuyor mesaidekiler, korktukça da akıl,vicdan hukuk askıda!. Yeni yöntemler aranıyor korkutmaya!.. Ne özgürlük kalıyor anlamından saptırılmadık, ne demokrasi kalıyor içi boşaltılmadık, ne de kanun kalıyor arkasına dolanılmadık!..
Güncel bir 12 Eylül’deyiz!. Sade adam toplanmıyor!.. 12 Eylül’den hesap sorma adına, o dönemin kurbanlarına dökülen sahte gözyaşlarıyla “oy” toplanıyor!..
Kampanyalarla yandaş aranıyor!.Bulunuyor da!..Peşkirçi.İbrikçi, dövücü, övücü, sövücü!..
Meğer ne çok mütareke basınından artık varmış, yağdanlık olmaya, çanak turmaya hazır!..
Elbet sen de bilirdin korkmanın ne olduğunu..Bunu sizden kulaklarımla duymuştum taa 1987 yılında, Ankara’da ortak dostumuzun (benim ODTÜ’den ağabeyim) kitabevinde..
Korkmuyor musunuz sorusuna, “Korkmak, tıpkı sevmek gibi insani bir duygudur!.” demiştiniz ve eklemiştiniz: “korku kendine acımayı getirir, bu nedenle devrimci korkuyorum demez, yoksa düşünemez yazamaz kendine acımaktan!.”
Bu yolumuzun ikinci kesişmesiydi.. Birincisi daha önceydi.. ta 1969’a dayanan.. Yüzyüze gelmemiştik ama, kazınmıştı yüreğime o gün adın...
6 Ocak 1969. Vietnam Kasabı, Komer, ODTÜ’ye gelmişti. Günler öncesinden, havaalanına inişinden itibaren protestoların bitmediği ortama gelişinde iyi niyet yoktu elbet.. O malum araba yakılma olayı gerçekleşti yüzlerce öğrencinin katılımıyla.. Konseyce süresiz tatil edilmişti Üniversite... Danıştay’a açılan davada avukatımızdınız.. 15 gün açınde tekrar açılan üniversite’den 15 gün içinde de mezun olmuştum.. Borçluyum burdan size...
Ne korkuyu kader bildin, ne cesareti, ne de yaşamı!..
Yalnızlıktır en büyük korku!.. Sen hiç yalnız olmadın.. Bugün bile..
Köleliktir en büyük esaret!.. Sen hiç esir olmadın!.. Kalemin Gordion’un kördüğümünü bir vuruşta kesen kılıcından çok daha keskin!..
Bilmektir, cesareti bileyen!.Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar!.. hedefinde oldu hep!..
Ama insan yine de söylemeden edemiyor!.Ya hiç bilmeseydim, ya bilince gücüm yetseydi!..
Uğur’lar olsun, uğurlar olsun / Hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun
Bir keskin kalem, bir kırık gözlük / Yürekli yiğitlere hatıran olsun!..