Ufak Tefek Dev Adam Mustafa Akyürek ve Çetelesi Tutulmayan Ömür
Mustafa Akyürek ile aynı ortamın insanlarıyız. Önceden bir göz aşinalığımız vardı. İlk konuşmamız, tanışmamız sevgili Durmuş Ali Özkale’nin “Aşk ve Vefa” adlı ilk romanının imza gününde oldu. Taşmekan’daki imza günü sonrası arkadaşlarımla çay içmek üzere etkinliğin yapıldığı salondan uzaklaşarak şömine ve şark köşesinin bulunduğu bölüme geçmiştik. Sevgili öğrencim edebiyat âşığı İbrahim Portakalkökü ile onun vesilesiyle tanıştığım Gürsel Fırat, eşi Seda ve bir grup arkadaşla edebiyat, şiir, tiyatro üzerine konuşuyorduk. O sırada gülen yüzüyle Mustafa Bey gözüme çarptı. Selâmlaştık. “ Tanışıyor muyuz?” diye sordum. “Aynı ortamın insanlarıyız. Tanıştırılmadık ama sizi tanıyorum.” dedi.
Ayaküstü yaptığımız bu kısacık konuşmadan sonraki karşılaşmamız Adana Çukurova 5. Kitap Fuarında 14 Ocak 2012 tarihinde oldu. Tüyap’ta fırsat buldukça diğer stantlardaki arkadaşlarımı ziyaret etmeyi çok severim. Kısacık ama keyifli sohbetlerimiz olur. Bu kez Tersakan Toros Dergisi’nin standını ziyaret etmeye gitmiştim. Orada karşılaştık. Çay içiyorlardı, bana da ikram ettiler. Durmuş Ali Özkale; Mustafa Akyürek ile beni tanıştırmak istedi ama biz ona tanıştığımızı söyledik. Kısa bir sohbetten sonra kendi standıma geçtim. Mustafa Akyürek de ziyaretini bitirip fuardan ayrılırken standımın önünden geçti. Bana bir kitabını imzalayarak hediye etti.
Tüyap kitap fuarında pek çok kitap satın alırız, birbirimize kitaplarımızı imzalayarak hediye ederiz. Fuar sonrası okunacak kitaplar oldukça fazladır. Kitaplığımda yerlerini alıp okunmak üzere sabırsızlıkla sıralarını bekler. Bu kitap da bir süre raflarda dinlendi.
Günün birinde Mustafa Akyürek’in “Ömrün Çetelesi Tutulmaz” adlı bu şiir kitabına elim gitti. 13x18 ebadında 96 sayfalık kitap Phoenix Yayınevi’nden çıkmış. Kapak ve sayfa düzeni Leyla Çelik’e ait… Kapaktaki soyut resimde yeşil, pembe, mavi ve kırmızının tonları egemen olmuş. Kitap, iki bölümden oluşuyor:
1. Bölüm: Kırılgan İzlek
2. Bölüm: Küçümen Serzenişler
İlk bölüm Kırılgan İzlek’te serbest tarzda yazılmış şiirler var. İkinci bölüm Küçümen Serzenişler’de ise rubailerden esinlenilmiş felsefi dörtlükler yer almış.
Kitabı okumak üzere elime aldığımda sıradan olduğunu sanmıştım. Çok geçmeden yanıldığımı anladım. Okudukça beni çekti. Bu kitap bir hazine... Şairin tarzı mütevazı ancak şiirlerin güçlülüğü ilk anda fark ediliyor. Okudukça derinlere dalıyorsunuz, 96 sayfaya bu kadar güzelliğin, bu kadar derinliğin nasıl sığdığına hayret ediyorsunuz. İmgeleri çok etkileyici… Beni en çok etkileyen şiirlerinden birkaçını sizlerle paylaşmak istiyorum.
EĞEMİZDE ONULMAZ SIZI
eğersiz atlılardık
yeleleri rüzgâra çattık
gurbeti
rahvan
zamana
salaş obalardan geldiydik
tufan koşusuydu sevdamız
dalga
dalgaydı
kanatları
erik dalından beklerken
körpe bahar muştusunu
güz sağanaklarına tutuldu
kevgirden
bozma
tenimiz
dudaklarımızda yosunlandı
en umulmadık bozgunda
söylenecek
çengi
şarkılar
alaca sürgünlerde yalnızlıktı
ertelenmiş sevişmelerin kadını
nadaslı bir hoyrattı
akıp
duran
erkekliğimiz
ve ne kayıp ne buluntuyuz
kızıl gömütlükte diriyiz
ölüler sağdıcımız
ellerimiz…
ellerimiz taze ufuk sağar
eğemizden
onulmaz
sızı
Mustafa Akyürek
“ellerimiz taze ufuk sağar /eğemizden/ onulmaz/sızı” “kevgirden/ bozma/ tenimiz” “kızıl gömütlükte diriyiz/ ölüler sağdıcımız” gibi çok değişik özgün imgeleriyle, söz sanatlarından da bol bol yararlandığını görüyoruz. “ve ne kayıp ne buluntuyuz” derken tezat sanatını, “kızıl gömütlükte diriyiz/ ölüler sağdıcımız” dizelerinde tezat sanatının yanı sıra tenasüp ve istiareyi; “ellerimiz… /ellerimiz taze ufuk sağar” dizelerinde de iade sanatıyla beraber kapalı istiareyi de ustaca kullandığını şiirinin ise bir su gibi sessiz ve derinden aktığını gözlemleyebiliyoruz.
Şairin sevdiğim şiirlerinden biri daha…
45’LİK HÜZÜNLER
bi yerlere akar
iç geçirmelerim
bi yerlere sızar
çıkar dolaşırım
esrik kentin
arka sokaklarını
sıradan sabahlara
düğüm atar
ezgiler takarım
kulak memelerime
ve şarapnel
gülleri düşer ansızın
döşümün tellerine
tanıdık bir şarkı
olursun ezberimde
bir şarkı ki
çizikleri kırkbeşlik
makamı hüzzam
Mehmet Akyürek
Şairin (bana göre) en etkileyici dizelerinden birkaç örnek sunmak isterim:
“bir şarkı ki/ çizikleri kırkbeşlik/ makamı hüzzam” (45’lik Hüzünler- Sayfa 28)
“üryan duvarlara/ gözlerim teğellenir/ zıbın dikerim” (Zaman Kadranında Aşk – Sayfa 12)
“dilek ağacına/ ipek şallar bağladım/ kalaylı gece dokuması” (Teneşirler Yaktım Ateşinde – Sayfa 10)
”ağır mı ağır/ eskittiğim dün/ alacaklı ve nalıncı” (Köstekli Zaman Nişanı- Sayfa 29)
“ipek bohçalarda/ saklı/ naftalin kokulu yârim” (Naftalin- Sayfa 69)
“iki aradayım/ sencileyin/ içim bedevi çölü/ dışım turna katarı” (İkinci Boyut – Sayfa 45)
Mustafa Akyürek’in sözcük dağarcığı da oldukça zengindir.
Bazı yerlerde konuşma dilini: “bi yerlere akar/ iç geçirmelerim/ bi yerlere sızar”, “söyle ‘cancağızım’ söyle”; “gel otur yamacıma/ bu akşam seninleyim/gün yaptı yapacağını/ gecenin derdindeyim // otur dedim yanı başıma/ otur da şurdan burdan/ cam kırıkları dizelim/ eskilerden iki lafın beline”
Bazı şiirlerinde atasözlerimizi “Gün ola devran döne”, “dünle gideni sayma/ sermayeden sayılır nasılsa/ söyle ‘cancağızım’ söyle/ bugünü yarına koyma”; “
Bazı şiirlerinde türkülerden alıntıları kullanmış “Dolana ay dolana” ve “ Yüküm karınca katarı/ günahım boynumda hamaylı” gibi…
Şairin müziğe olan tutkusu şiirinin müzikalitesinden de anlaşılıyor. Makamlar da yerlerini bulmuş dizelerde… “bir şarkı ki/ çizikleri kırkbeşlik/ makamı hüzzam” ( 45’lik Hüzünler), “ve kürdîlihicazkârdan çalar/zaman tünelinde akşam/ sabadan bir karanfil düşer/ tutunur kemanın hüzün teline” (Zaman Tünelinde Akşam- Sayfa 62)
Dizelerde sadece Türk müziğinin değil, Batı müziğinin ve konçertoların da tınısı duyulur: “kedi bulamacı sofrasında/ hangi mızıka çalınır/ve kaçıncı nota düşer geceye”, “duyan var mı bilmem/eriyen konçertoda/ kaç ezgi düşer/ vedasız ayrılıklara” (Duvar Yazıları 2- Sayfa 14)
Kırılgan İzlek’te yaptığımız küçük bir gezinti sonrası Küçümen Serzenişler bölümüne de uğramadan geçmemeliyiz. Dörtlüklerden oluşan yirmi şiir var bu kısımda… Bu dörtlüklerde belli bir ölçü kullanılmamış, kafiye de pek gözetilmemiş. Birkaç örnek:
Taze Ezgi
Bütün makamları geçtik
Yeni bir fasıl başladı
Sen hançerede taze ezgi
Ben yürekte eski kemancı
Mor Yıllar
Mor yılları da eskitip
Acılara kırağı çaldık
Takvim yapraklarına sarınıp
Eflatun sabahlara uyandık
Ozanca
Geceleri ısıtıp güneşi
Şehla tayın gözlerinde
Atımı dehledim ozanca
Kalayladım sözü şiirce
Sayın Mustafa Akyürek’in “Ömrün Çetelesi Tutulmaz” adlı şiir kitabını az da olsa sizlere tanıtmak istedim. Sözünü şiirce kalaylayan ozana başarılarının devamını diliyorum. Yeni yapıtlarında buluşmak üzere saygılarımı sunuyorum. Sanata, insana duyulan sevginin de çetelesi tutulmuyor. Hepinize şiir güzelliğinde mutlu, huzurlu yaşam temennisiyle...
Harika Ufuk
Adana
03.04.2013