content

31 Eki

Uçurum, Kürt Halkı ve Şuur

Cinayet ve yıkıcılığın emrinde bütün idealler yalancı ve hayâsızdır. O kavmin haysiyetini kaybettirir, ahlaktan söz etme hakkını elinden alır. İdealizmini yaralar…Karanlığa teslimiyettir.

Şuur, mesuliyet ve kendine saygı temelinde yenilenmeli Türk ve Kürt halkı… Bu ülkede kardeşçe yaşama şuuru ile toplumdaki mesuliyetlerini sırtlanırken, kendine duyduğu saygıyla başı dik bir siyaset arz etmelidir. Ölümü göze almaktansa, ölesiye çalışmaya teslim olmak daha onurludur.

Kürt halkı; zaman ve mekânda dağılmakla hata ediyordu. Tarihten gelen acılarını ve dertlerini bir süreliğine rafa kaldırmalıdır. Hele bugün Van depremi gibi acılar varken… Gerçek dostluklarla derlenip toplanarak, seferber olmalı kendi yaşamları için… Kaypak ve süpheli dost sandıklarınız dostluk bahçelerinin zararlı otlarıdır, kökten sökmelisiniz. Bir kavmin gelişmesi ve yer edinmesi kendi kendini biçimlendirmesine bağlıdır.

Sözlerimin; resmin bütünü bilmemekle yahut yaşananları görmezden gelmekle alakası yok!

Kürt halkı bugüne kadar hangi kuvvet tarafından olursa olsun zayıf düşürüldüğüne inanıyorsa; hükmedenlerin kuvvetlerinden fedakârlık ederek, halkın zayıflıklarıyla kaynaşmalarını beklemek yerine, asırlardır ayakta olan kültürlerinin kudretine ve kaynaştırıcılığına sarılmalıdır. Yazarı, düşünürü, şairi, sanatçısı ile … Kıvılcımı , ateşi saçıp geceyi aydınlatabilecek bilginin izini süren her kimi varsa onunla birlik olmalıdır. Bölmek ve parçalamak isteyenle değil!

Kök salmış bir milletin beklemeye ihtiyacı yoktur. Bir millet için kültürel kudret, her tür servetten öndedir. Kavimler toprakları ile var olmazlar. Hiçbir kavim yoktur ki arazi kaybı ile yok edilmiştir, inanç ve ananesini kaybeden bir millet ancak o zaman istiklalini yitirmiştir. İslam inancımız sayesinde din kardeşiyiz, asırlardır birlikte yaşayan milletler olarak töre, gelenek ve görenekler benzerdir. Böylesine bütünleşmiş milletler için, toprak da bütündür, parçalanamaz!

Bu nedenle, Kürt halkı irade ve heyecanını, gerçek ve müşterek bir gaye etrafında toplayarak dağınık ve kötümser ideallerden kurtulmalıdır. Yaşadığımız Van depremi ; kin ve garezin parçalayıcılığı karşısında, birlik ve dostluk duygularının gücünü görmemizi sağlamalı! Artık kardeşliğin, yardımlaşmanın bütün kötü duyguları çözücü tesirini biliyoruz.

Sözlerim hisle yoğrulmuş, heyecanla kanatlanmış ve insani değerleri hatırlatmak arzusuyla edilmiştir. Yaşanan deprem acısına rağmen, kinle edilmiş sözlerle ekilen karanlık, esrarlı ve kör bir gelecek esaretini kabul edemeyen hislerle edilen kelimeler… Malum insanoğlu her zaman düşüncede farklı farklıdır; kimi fazla iyimser, kimi vurguncu, kimi aşırı kötümser, kimi yırtıcıdır ve daha nice farklılıklarımız vardır. Düşüncede dahi seçimlerimiz geleceğimizi şekillendirir. Bugün Avrupa’nın içinde olduğu ekonomik krizin, Avrupa’nın geleceğini faşizme, ırkçılığa boğacağını öngörenler var. Öte yandan Arap ülkelerinin yeniden doğuş sancıları son derece buhranlı geçmektedir. Türkiye;  yaşanılan anın kaygılarına gark edilerek boğulacak bir ülke olmamalıdır, Türk ve Kürt milletleri dünyanın kenarında durduğu bu uçurumdan doğru bir şuurla uyanmalıdır. Hani öyle demiş ya Cemil Meriç; Şuur; uçurumun kenarında uyanır!”

Umarım ortak duyguların kılavuzluğu bizi daha refah ve huzurlu bir ülkeye kavuşturacak erdemi bulmamızı sağlar.

İşte bu yüzden yine de gelecek baharların hayalini kuruyorum.

Keşke tertemiz bir bahar hemen gelse;

Kürt halkı taş toplamaya çoluk çocuk çıksa, taşları toplayıp yolları düzeltmek ve sokakları güzelleştirmek için…

Sonra bütün evleri beyaza boyasalar, temiz ve barış kokan mahalleler için…

Ve herkes gül dikse bahçesine, dileyen bir tane, dileyen bin tane…

Kendi bahçesiyle birlikte bu ülkeyi daha da güzel ve huzurla yaşanılacak bir yer kılmak için!

Fikrimce; bir topraktaki varolma, yaşama, sahiplenme ve hatta mülkiyet hakkı, insanoğlunun o toprağa verdiği emekle yoğrulur. Topraktan ziyade, toprağı işleyendir mühim olan! Seçim yapmak insana düşer, toprak parçalamakla sahiplenilmiş olmaz. Bu bir mesuliyet ahlakıdır. Evet devletlerin halklarına karşı vazifeleri vardır. Ama halkların da bu mesuliyet ahlakına sahip olmakla devletlerinden hak ve taleplerini gerçekleştirmek için güç kazandıracaklarını bilmeleri gerekir.

Nihayetinde ise tüm dünya aslolan değerler uğruna mücadele ediyor, dövüşüyor, kan döküyor! Hürriyet ve adalet! Bunlar uğruna ne yaptığın mühimdir.

Michelet’in dediği gibi; kuş yuvasından belli olur, insan vatanından…

Etiketler : , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank