Üçüncü Göz mü? Bir Bölen mi?
Karayılan, Açılım Görüşmelerinde, Amerika’nın gözcü, gözlemci olma istediğini, resmen belirtti.
Amerika Türkiye’yi bölecek dediğimizde, niye bölsün? Bölünmüş Türkiye Amerika’nın ne işine yarayacak? Diyorlardı.
Aslında bu anlayış Amerikancılığın en ince savunusudur.
Bu açıklamalar bile fazladandır.
Amerikancılığı ve Batıcılığı savunmak, günümüzde bölünmeyi savunmaktır.
PKK, Açılım Sürecinin TSK’nın baskıları sonunda duracağını anladı.
Açılım adı altında siyaset yapamazlarsa, sonunda terör de, yapamayacaklarını biliyorlar.
Çünkü dünya âlem biliyor ki, terörün arkasında, terörü besleyen siyaset olmazsa, mücadele olmaz.
Halk tabanını siyasetle devşiriyorlar. Bizim iyi niyetimizi bize karşı silah olarak kullanıyorlar. Siyaset budur.
Gerçi onlar, emperyalizmin dilini kullanarak, buna demokrasi diyorlar.
Biz de çok iyi biliyoruz ki, emperyalizmin ölümcül silahı demokrasidir.(Emperyalizmin demokrasisi) Emperyalizmden demokrasi gelir sananlara şaşarım.
Şimdi şiddete karşı şiddetin ucunu görünce, siyaset yapalım diyorlar.
Siyaset dedikleri; Açılım Görüşmeleridir. Görüşmeler de, Amerika’nın koordinatörlüğünde olsun istiyorlar.
Yani Amerikan himayesinde bölünme siyaseti, bölme görüşmeleri…
Geldik mi gerçek düşmanla karşı karşıya…
Zaten PKK, Amerika’nın Türkiye’yi istikrarsızlaştırma aracıdır.
PKK’nın ille de, Amerika gözlemci olsun dediği bir noktada, ille de Açılım demek; Amerika ile masaya oturacağım ve ülkenin bölünmesini konuşacağım demektir.
Siyasi iktidar, TSK’nın tüm uyarılarına rağmen, aklını başına almak istemiyor.
Eğer ülke kendisini bir avuç teröre karşı savunamazsa, konuya, emperyalist güçlerin müdahil olma fırsatı doğmaktadır.
Böyle bir durumda ve zamanda, Türk ordusu, ani ve hızlı bir hareketle, terörün üstüne acımasızca gitmek zorundadır.
Zamanında kullanılmayan bir kuvvet, siyasetle işe yaramaz hale getirilir. Jandarmanın genel müdürlüğe dönüştürülecek olması gibi…
Ve koskoca bir ülke, 3-4 bin kişilik terör tarafından teslim alınır.
PKK’nın siyaseti, daha doğrusu, Amerika’nın istekleri ki, ona siyasi istek denir. Masaya oturduğunuzda, jandarmanın genel müdürlük olması olarak karşınıza çıkar.
Artık şiddete karşı şiddetten başka yolun olmadığını, Amerika ve PKK bize öğretti.
Düşmanımız ABD’ye yardıma devam ediyoruz. Tıpkı Irak’ın işgalinde, Meclisten olumsuz karar çıkmasına karşın, ABD’ye her türlü yardımı yaptığımız gibi…
Suriye’ye İncirlik Hava Üssünden, İHA gidip geliyor.
Ayn el Arap’a PKK’lılar gidip geliyor. Lojistik bizden.
Peşmerge giriyor çıkıyor. (İndepended- Robert Fisk)
Sınırımız hangi devlete ve kime ait karma karışık.
Muhalefet ise tam siper.
MHP lafını ediyor. Eylem yok. Etki yok.
CHP, Türk ordusunu Ayn el Arap’a sokalım, ABD’ye, yani düşmanımıza daha iyi yardım ve yataklık yapalım diyor.
Daha kestirmeden söylersek; Amerikancılık yapıyor.
Günümüzde, Amerikancılık yapmak, PKK destekçisi olmak demektir.
Sonra seçim zamanı geldi mi, Türk halkına dönüp, “oyları bölmeyelim” diyorlar.
Meclisteki partilere oy vermek, ülkenin güvensizliğine oy vermektir.
Önümüzdeki seçimler, ülkenin güvenliğinin oylanacağı seçimledir.