Üç Yılda 1865 Çocuk
İçimizi yakan çocuk istismarı konusu siyasi malzeme yapıla dursun, bizler kabullenmesi zor gerçeğin peşine düşelim. Keşke, dibe doğru ittiğimiz sapkınlıkları gün yüzüne çıkararak, sanıkların ağır cezalar almalarını elbirliğiyle sağlayabilsek.
İzmir, Türkiye’nin çağdaş kentidir deyip geçmeyelim.
Sağlık Bakanlığı’nın koordine ettiği Çocuk İzlem Merkezleri(ÇİM) rakamları iç karartıcı. ÇİM’ler 0-18 yaş grubu mağdur çocukların, ehil olmayan kişiler tarafından adli işlemlerden geçirilmesini önlemek amacıyla oluşturuldu.
İzmir’de Behçet Uz Çocuk Hastanesi bünyesinde üç yıldır hizmet veren ÇİM’de vaka sayısı üç yılda 1865’e ulaştı. Merkeze 2013’de 677, 2014’de 613, 2015’de 494, 2016’nın yalnızca ilk ayında ise 81 çocuk için başvuru yapıldı. Üstelik bu sayı, sadece yargıya intikal etmiş vakalardan oluşuyor. Merkez istismara uğramış çocuklara 24 saat hizmet veriyor ve maalesef hiç boş kalmıyor.
İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Nuriye Kadan’la konuşuyoruz.
Kadan, davalara bakacak avukat bulmakta zorlandıklarını, avukatlara cinsel suçlara yönelik eğitim vermeye hazırlandıklarını söylüyor.
İÇ ACITAN ÖRNEK
Cinsel istismar ve tecavüz davalarının zorluğuna yönelik yaşadığı bir örneği ise Av. Şenay Tavuz anlatıyor. Tavuz’a boşanma davası için genç bir kadın geliyor. Şikayetlerini sıralarken, eşinin 3 yaşındaki kızına tacizde bulunduğunu iddia ediyor. Deneyimli avukat yaşanan zorlukları şöyle aktarıyor: “Davanın seyri değişti. Dokuz Eylül Tıp ‘vajinada açıklık olduğu ve 6 ay gözlenmesi gerektiği’ raporu verdi. Buna rağmen Savcılık 15 gün içinde takipsizlik kararı aldı. Savcı ile görüştüm. Bana ‘çocuk zaten bebek’ dedi. İnanamadım ve HSYK’ya şikayet ettim, başka savcı görevlendirildi. Rapor gelinceye kadar çocuk defalarca muayeneye gitti. Nihayet çocuğun ruh halinin etkilendiği raporu geldi. Ancak rapor iddayı kanıtlar nitelikte olduğu halde Ağır Ceza Mahkemesi annesinin tanık ifadesine dahi başvurmadan beraat kararı verdi”
Yani üç yıllık çabanın sonucu; sıfır.
Şimdi o baba sokaklarda elini kolunu sallayıp gezerken süreçte psikolojik sağlığı bozulan anne çocuklarının velayetini kaybetme riskiyle karşı karşıya. Genç bir kadının güç ekonomik şartlarda böyle ağır bir iddiayla tek başına uğraştığını düşünün, ruh sağlığının bozulması normal. Ancak Avukat Tavuz tüm bu hukuka aykırı işlemler yetmezmiş gibi, bir başka gerçeği öğreniyor. Kadının annesinin de sonuç alamadığı bir şikayeti olmuş uzun yıllar önce. Gerekçe; baba tacizi! Bu kadarı sinirlerin yeterince bozulması için kafi. Nasıl, ne zaman bu kadar yozlaştı bu insanlar. Elbette insan dedik ama lafın gelişi...
Yargı, önyargılı
Avukat Şenay Tavuz, cinsel istismar veya saldırıya uğrayan kişiler için yargılama süreçlerinin uzun ve yorucu olduğuna dikkat çekiyor. İspat mağdurdan isteniyor. Oysa bu olaylarda tanık yok ve delillerin çoğu hemen temizleniyor. Tavuz, istismarın hala pedofili hastalığı sonucunda işlenmediği, erkeklerin eril anlayışı neticesi istediği gibi davranma hakkı olduğunun düşünülerek cezalandırıldığını belirtiyor.
İnanması güç ama taciz, yasal işleyişte cezalandırılması gereken ağır suç değil, sapkın davranış olarak görülüyor ve bu da süreci iki kat zorlaştırıyor.