Üç Partinin Sonucu Belli Olan Yarışması
Biliyorum, demokratik seçimlerde kimsenin oyu kimsenin cebinde değildir. Lâkin perşembenin gelişi de çarşambadan belli olur. Kamuoyu araştırma şirketleri seçim sonuçlarını tahmin edebilmek için ter döke dursunlar, mahallî seçimlere 19 gün kala artık sonuçlar emarelerini göstermeye başladı.
30 Mart 2014 Mahallî Seçimleri'ne birçoğunun adını bile duymadığınız 25 siyasî parti katılıyor. Bunların büyük kısmı, toplam oranı yüzde 0.5'i geçmeyecek yanlışlıkla verilmiş oyları alabilecekler. İçinde değerli dostlarımın da bulunduğu BBP ve SP ise, bazı ilçe ve belde belediyeleri haricinde pek iddialı görünmüyorlar.
Meselâ, BBP'nin Keçiören adayı başa güreşiyor. Bir siyasî partiden ziyade terör örgütünün TBMM'deki uzantısı olan BDP ise yüzde 6'yı aşamasa da bazı belediyelerde iddialı görünüyor. Hâsılı, geriye kalan AK Parti, CHP ve MHP de seçim yarışmasını devam ettiriyorlar.
***
Bir an, kendi şahsî değer hükümlerimizin ve duygularımızın dışına çıkarak bu üç parti arasındaki seçim yarışmasını değerlendirmeye çalışalım: Her gün saatlerce televizyonları seyrediyor ve gazeteleri okuyoruz. Ortada yarışan üç partiden ikinci ve üçüncüsünün liderleri, sözlerine birinci parti liderinin yolsuzluk ve hırsızlık iddiasıyla başlayarak saatlerce konuşup hakaret ediyorlar.
Ellerinde doğru olup olmadığı bilinmeyen dinleme kasetlerinden ve medya haberlerinden başka hiçbir şey yok. Mahallî seçimleri kazanınca ne yapacaklarından, hangi yeni projeleri gerçekleştireceklerinden hiç söz etmiyorlar. Sadece, 'Asacağız, keseceğiz!' diye tehditler saçıyorlar. İkinci partinin lideri, bazen mahallî seçimlerle ilgisi olmayan mazotu 1.5 liradan satma vaadinde bulunuyorsa da bu sözleri hiç ciddîye alınmıyor.
Kendisine saldırılan birinci partinin lideri, tabiatıyla önce saldırıları cevaplandırıyor. Sonra da iktidarları döneminde, özellikle son beş yıllık mahallî idareler döneminde yaptıkları icraatı anlatıyor. Ayrıca, gelecek beş yıllık dönemde hazırladıkları yeni projeleri ve hizmetleri sıralıyor. Dinleyenler, kendisine muhalif dahi olsalar, bu projeleri imrenerek ve heyecanla izliyorlar... Geliniz gerçekçi olarak düşünelim.
Siz olsanız, siyasî rakibini tam da seçim öncesine denk getirilen mesnetsiz hırsızlık iddialarıyla itham eden ve bu ithamlarını papağan gibi binlerce defa tekrarlayan siyasî partilere mi oy verirsiniz yoksa Türkiye'nin her tarafında eserleri ve geleceğe ait projeleri olan partilere mi oy verirsiniz?...
***
CHP ve MHP'nin sepetlerinde hiç pamukları olmadığı anlaşılmıştır. AK Parti'ye ve Başbakan Erdoğan'a yapılan komplolar tersine tepmiştir. Bu saatten sonra faydası olur mu, pek emin değilim ama CHP ve MHP, kendilerini süratle yıpratan bu yanlış seçim kampanyasından vazgeçmeli ve somut projelere dönük, kavga değil ümit vaat eden bir Türkiye temasına yönelmeli; kendi ideolojilerinin 'şehirlere' aksini dile getirmelidirler. Eğer bunu yapmazlarsa, 30 Mart akşamı çok mahcup olacaklardır.