‘Üç Kuruşluk Tiyatro’
Brecht'i sever misiniz? Ben sevmem. Sanata ideoloji ve politika girince bütün tadı tuzu kaçıyor. Estetikten mahrum, kuru ve materyalist bir tiyatro anlayışının sahneye aksi, insanın içini karartıyor. Lâkin CHP Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün'ün kaçırılışı(!) hakkındaki bir yazının başlığı, ancak Brecht'in 'Üç Kuruşluk Opera'sından mülhem olabilirdi.
***
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun teyzesinin oğlu... Aygün, hızlı marksistlerimizden... Ayrıca, Zaza olmasına rağmen hızlı Kürtçü ve Alevîliği istismar eden hızlı bir Alevîci... Ancak, bizim Alevî canlarımızla hiçbir zihniyet benzerliği yok. Aygün, aslında CHP'yi de benimsemiş değil; Dersim olayı dolayısıyla CHP'nin idollerine karşı çıktı ve Atatürk ile İnönü'ye hakaretler savurdu.
Bütün bu aykırı hâllerine rağmen, PKK tarafından kaçırıldığını duyunca evvelâ çok üzüldüm. Hele küçük kızı İdil'in masum hâli ve gözyaşları beni müteessir etti. Bu bir skandaldı; millet iradesine saldırıydı. Bu eylemi yapanların yakalanması ve milletvekilinin kurtarılması gerekiyordu.
Tam büyük bir bönlük göstererek köşe yazarı diğer bazı şapşallar gibi kalemime sarılıp firaklı bir yazı döşenecekken, Şâmil Tayyar'ın sözleri beni gafletten uyandırdı. Tayyar haklı olamaz mıydı? Halka bir kulak vereyim dedim. Aynen Şâmil gibi düşünüyorlardı. Şimdi halime şükrediyorum ve bu 'Üç Kuruşluk Tiyatro'ya kahkahalarla gülüyorum.
***
Hüseyin Aygün, tam da CHP'nin, BDP'nin peşine takılarak TBMM'yi toplamaya çalıştığı sırada güya kaçırılıyor. CHP yönetiminin acemiliğini bilmesem, olayı CHP kurguladı diyebilirim. Lâkin CHP'nin, kendi hatâlarını örtbas ederek gündem dağıtmak için bile olsa, böyle bir rezaleti düşüneceğini zannetmiyorum.
Bence olay, tamamen bir 'danışıklı dövüş'tür. Aygün ile PKK'nın Tunceli'deki ekibi arasında meydana gelmiş kurgulu bir olaydır. PKK, kaçırdığı bunca kişiyi, askeri, kaymakamı bırakmıyor da ne diye Aygün'ü iki gece 'misafir' edip bırakıyor? Aygün şöyle söylüyor: 'Beni bırakırken sarılıp öptüler, buradaki kardeşlerini unutma abi dediler.' Aygün'e 'abi' diyen dağdaki eli kanlı terör örgütünün üyeleri de elhak çok iyi PKK propagandası yapıyor. Dağda peynir ekmek yiyip kuru yerde yattıklarını; teröristlerin barış istediklerini anlatıyor. Eli kanlı teröristleri, katilleri barış güvercini gibi takdim eden bu sözler CHP'de bile hoş karşılanmadı.
Bu arada, kamuoyunun, münasebetsizlikleriyle yakından tanıdığı, CHP'nin diğer Tunceli milletvekili Kamer Genç de 'Ben de tehlikedeyim' demiş... Sanki 'Beni de kaçırın' der gibi bir edası var. Aygün'ü kıskandığı ise her hâlinden belli oluyor. Bu durumda Kamer Genç'e PKK'ya küsüp çiçek sulamaya gitmekten başka da çare kalmıyor.
***
Lâtife bir yana, bu kepazelik koskoca Türk Devleti'ni iki gündür meşgul ediyor. Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan, Hükûmet ve Devlet bununla uğraşıyor. Beyanatın bini bir paraya,,,
CHP lideri de bu rezalet karşısında şunları söylüyor: 'Umarım bu olay AKP'ye ders olur'. Hayret yahu! İnsanın bu skandal karşısında önce yüzünün kızarması gerekir.
CHP'ye bir dostane tavsiyem var: Bu Aygün denen adamı hiç beklemeden partinizden ihraç ediniz. Yakında başınıza daha büyük çoraplar örecektir.
Zavallı CHP!..