Twitter ve Facebook Vergisi Geliyor!
İki gündür gündemdeki konu, hükümetin sosyal medya için özel bir kanun çıkarıp, bu mecraları da kontrol altına alma isteği... Daha önce de benzer vesilelerle aynı şeyi söyledim; böyle bir şey olabilemez. Hem hukuki açıdan, hem de teknik açıdan bu mümkün değil.
Birincisi, neden imkansız olduğu; hukuk, içtihat demektir. Yasayı çıkaracaksın, uymayanlar, çiğneyenler olacak. Soruşturulacak, dava açılacak... En az bir yıl. Çıkan karar öyle ya da böyle temyize gidecek. En az iki yıl. Diyelim bozuldu, sil baştan görüşülecek. O da bir yıl. Diyelim yine uzadı, bu defa da en üstün en üstüne gitti, iki yıl da oradan. Etti mi kafadan beş-altı yıl? Devamı var, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel itirazı var, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi var, beş yıl da bunlar : Tam 10 yıl.
10 yıl, bizim hukuk sistemimiz için bile uzun ama ne yazık ki olağan... Oysa dijital dünya için 10 yıl, 10 asıra eşit.
Bir twit atacaksın, tüm hukuk yollarının bitip tükenmesi, o konuda bir içtihat oluşması için 10 yıl geçecek. 10 yılın sonunda tamamen aklanacak ya da suçlu bulunacaksın. Oysa 10 yıl sonra -çok büyük ihtimalle- Twitter diye bir şey kalmamış olacak, Facebook tarihe karışacak. Onların yerine -söz gelimi- üç boyutlu hologramlar kullanarak "sosyalleştiğin" uygulamalar türemiş olacak çoktan...
Kökten yasaklamanın, tamamen giriş yasağı koymanın bir halta yaramadığını çoktan gördük zaten. Youtube aylarca kapalı kaldı, insanlar DNS değiştirmeyi öğrendi. Twitter'ı, Facebook'u yasaklarsan VPN kullanmayı, Thor ağını öğrenirler.
Dijital mecraları, köhne hukuk sistemleriyle denetleyemezsiniz. Ferrari'yi Hacı Murat'la kovalamak olur bu, Ussain Bolt'la benim koşuda yarışmama benzer... Aynı hikayedeki Xenon'un oku gibi, hedefine bir türlü ulaşamaz.
İkincisi, imkansızın ötesinde, neden gereksiz olduğu; sosyal medyada önüne geçilmek istenen ne? Hakaret mi? Küfür mü? Nefret suçu mu? Tehdit mi? Halkı kışkırtmak, suça teşvik etmek mi? Bunların hepsi "zaten" Türk Ceza Kanunu'nda başlı başına, hem de ağır birer suç değil mi? Üstelik yeni açılan davalarda sosyal ağlar, basın organı gibi kabul edilerek cezalar veriliyor. Örneğin Fazıl Say, Twitter'dan yazmasına rağmen, "basın yoluyla işlediği için" denilerek cezası ağırlaştırıldı. Yani yerleşik hukuk Twitter'ı, Facebook'u, internet haber sitelerini, blogları, hepsini "basın organı" sayıyor. Ha gazetede yazmışsın, ha Twit atmışsın...
Bu mecralardan yazarak, paylaşılarak işlenen suçların hepsi, halihazırda Türk Ceza Kanunu kapsamında, hem basın yoluyla işlenen suçlar, hem bilişim yoluyla işlenen suçlar kapsamında olduğuna göre, çıkacak yasa neyi kapsayacak?
Üçüncüsü, hukukun temel kurallarından biri; kanunlar ve cezalar intikam amacı taşıyamaz. Eğer Gezi Parkı olaylarının zirveye ulaştırdığı toplumsal muhalefet hareketine bir önlem almak için ileriye dönük ya da son 20 günün hıncını çıkarmak için geriye dönük cezalandırma amacı taşıyorsa, bu yasanın adil ve toplum yararını gözettiği söz konusu bile edilemez.
Açıkçası, ben bu şekilde bir yasanın çıkabileceğine ihtimal vermiyorum. Daha kurnaz, daha etkili bir hamle yapacaklar.
Twitter, Facebook, Google gibi şirketleri, Türkiye'deki faaliyetlerinden ötürü çok ağır vergi yükümlülükleri altına sokacaklar. Çıkarılacak bir kanunla, geriye dönük olarak bile vergi talep edecekler.
Hem bu mecralardan, hem de buralara reklam veren şirketlerden dehşet vergiler alacaklar. Kısacası cezayı tek tek milyonlarca kullanıcıya değil, onlara "yardım ve yataklık eden" mecralar ile, o mecraları reklamlarıyla besleyen şirketlere kesecekler.
Bunu bir kenara yazın.