TÜSİAD’ın Anayasa Taslağı
Dünkü yazımda ‘Neverland Anayasası’ başlığı altında, TÜSİAD’ın yeni anayasa çalışmasını genel seviyede değerlendirmiş ve kimliksiz, kişiliksiz, tatsız, tuzsuz olarak nitelendirmiştim. Çünkü bu anayasa taslağı, vatan, millet ve milli devlet kimliklerini dışlıyor ve Türkiye ile Türkiye’de yaşayan insanların özelliklerini hiç dikkate almadan hazır bir elbise gibi liberal bir anayasa teklif ediyordu.
Bence bu zihniyetle hazırlanmış bir anayasayla, darbecilerin hazırlayıp millete dayattıkları anayasalar arasında yöntem bakımından pek bir fark yoktur. Zira bu nevi anayasa çalışmaları da ‘millet için millete rağmen’ hazırlanmış ve milletin çoğunluğunu dışlayan taslaklar doğurmaktadır. Nasıl darbe anayasaları Kemalist dayatmacılığın otoriter etkisiyle devleti milletten korumak için hazırlanmışlarsa, liberal aydınların milletin kimliğini ve temel hassasiyetlerini dışlayan soyut anayasaları da milletten kopuk kalmaya mahkûmdur.
***
Temeldeki bu hatâya rağmen, TÜSİAD’ın teklifine kimlik ve şahsiyet oturtulabilirse, ortaya çıkacak metnin yeni anayasa çalışmaları bakımından olumlu yönleri bulunduğu kanaatindeyim.
Önce, şu meşhur ‘değiştirilemeyecek hükümler’ saçmalığını ele alalım. Mülkiye 1. sınıf talebesi iken Anayasa Hukuku hocam Doç. Dr. Mümtaz Soysal’a bunun saçmalığını söylemiş ve önce bu maddenin değiştirilmesiyle değiştirilemeyecek hükümlerin değiştirilebileceğini ileri sürmüştüm. 1961 Anayasası’nın müelliflerinden olan Soysal, bana uzun uzun kurucu iradeden söz etti ama söylediklerimin doğruluğunu da kabul etti.
Kısaca, bu yüz kızartıcı ve antidemokratik maddenin kaldırılması lâzımdır. Aynı şekilde, Anayasa’nın 174. maddesindeki ‘İnkılâp Kanunlarının Korunması’ hükmü de artık gülünç hâle gelmiştir. Bu kanunların içinde metruk olan ve geçerliliğini kaybeden kanunlar da vardır.
Lâkin, Anayasa’nın 4. maddesinin kaldırılması, 1’inci 2’nci ve 3. maddelerinin de mutlaka değiştirilmesini gerektirmez. 1’inci madde, devletin şeklinin ‘Cumhuriyet’ olduğunu belirtmektedir. TÜSİAD’çılar, lûtfedip bu maddeyi değiştirmeden bırakmışlardır. 2. madde Cumhuriyet’in niteliklerini saymaktadır. Buradaki ‘demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti’ şeklinde belirtilen niteliklerde de milletin birleştiği muhakkaktır. 3. madde, devletin bütünlüğünü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti göstermektedir. Bu konularda da milletin tamamına yakın kısmı hemfikirdir. Bu durumda, değiştirilemeyecek hükümler maddesi kaldırılsa dahi, millet bu üç maddenin aynen devamından yana olacaktır.
Yeni anayasada, kimliği belirten ve ‘Tek Millet, Tek Vatan, Tek Bayrak, Tek Devlet’ düsturunu vurgulayan ‘milliyetçilik/vatanseverlik’, ‘Türk’, ‘Türk Milleti’ gibi aidiyeti, mensubiyeti ve bütünlüğü aksettiren ifadelerin kaldırılması kabul edilemez.
Yeni anayasanın yapım yöntemi bakımından ‘Kurucu Meclis’in teşkili önemli ve faydalıdır. Daha önce, genel seçimlerde milletvekillerinin yanında, münasip sayıda ‘Kurucu Meclis üyeleri’ seçilmesini de teklif etmiştim. Fakat seçime üç ay kala artık bunun organizasyonu mümkün değildir. TÜSİAD çalışmasında da belirtildiği gibi, 12 Haziran seçimlerinden sonra oluşacak yeni TBMM’nin yeni anayasa’yı yapmasında engel yoktur.
Bu defa Kurucu Meclis yerine, TBMM Anayasa Komisyonu’ndan farklı olarak, TBMM Genel Kurulu tarafından, her siyasi görüşü ve kesimi temsil edecek şekilde bir ‘Yeni Anayasa Kurulu’ seçilebilir. Bu kurul sivil toplum kuruluşlarının da görüşlerini alarak muayyen bir zamanda yeni anayasa teklifini hazırlayıp TBMM’ye sunar.
***
Yeni anayasa, ister ‘parlamenter sistem’, ister ‘başkanlık sistemi’ne göre hazırlanmış olsun, ‘devletin bütünlüğü’ ve ‘üniterliği’ esas olacak, federal yönetim şekline gidilmeyecektir. Bölgesel özerklik hiçbir şekilde söz konusu edilmemeli; buna yol açacak ‘valilerin seçimi’ gibi uygulamalardan kaçınılmalıdır.
Ancak, mahalli idarelerin güçlendirilmesi ve yerinden yönetim ilkesinin uygulanması, genel bütünlük içinde sağlanabilir.
Not: 24.03.2011 22:00 Vatan Gazetesinden alınmıştır.