Türkmenlere Sahip Çıkmaya Devam Etmeliyiz
Suriye Kasabı, eli kanlı diktatör Esad'ın zindanlarında çekilen işkenceyle öldürme olaylarının onbinlerce fotoğrafı ortaya çıkınca, katil Esad'ın yanında yer alanlar, yan yana poz verenler ve kendi çıkarları için Esad'ı destekleyenler rezil oldular. Türkiye'nin Suriye konusundaki dış politikası, -önemli gecikmelere rağmen- doğru ve insanî bir politikadır. İddia edildiğinin aksine, Türkiye, Suriye krizi konusunda, İslâmcı geçinen fakat Müslümanları şehit eden El-Kaide, IŞİD gibi terör gruplarının hiçbir şekilde yanında yer almamıştır.
Mazlum Suriye halkına hiç ayırım gözetmeden insanî yardım yapmıştır. Şefkat kucağını mağdur Suriyelilere sonuna kadar açmış ve bütçesinden milyarlarca lira harcama yaparak sayıları 1 milyona yaklaşan Suriye mültecilerini misafir olarak kabul etmiştir.
***
Suriye ile aramızda 900 kilometreden fazla sınır vardır. Suriye, 1000 yıldan daha uzun bir zaman boyunca Türk hâkimiyetinde kalmıştır. Çok değil henüz 90 yıl önce Suriye, Osmanlı- Türk İmparatorluğu'nun toprağı idi. Mîsâk-ı Millî sınırları içinde kalan Halep ve Kuzey Suriye bölgesi daha sonra terk edilmiştir. Bu görülmemiş soykırıma mâruz kalanların hepsi de eski Osmanlı vatandaşlarının çocuklarıdır. Türkiye'de yaşayan ve 'Türk Milleti'nin büyük çoğunluğunu meydana getiren Türklerin -az sayıdaki Kıpçak Türkü haricinde- hemen hepsi Türkmen'dir.
Bugün Ortadoğu'da bulunan 10 milyon civarındaki Türkmenler bizim soydaşımız, Müslüman kardeşimiz ve insanımızdır. Hâlen Suriye'de, toplam nüfusun yüzde 16'sını oluşturan 3.5 milyon Türk soydaşımız yaşamaktadır. Kürt kardeşlerimiz ise 1 milyona yakın sayılarıyla Suriye'nin üçüncü grubunu teşkil etmektedir. Suriye'de, diktatör Hafız Esad döneminden beri yüzde 8'lik Nusayrî azınlık ülkeyi yönetmektedir. Suriye'de son üç yılda toplam olarak 200 bine yakın insan öldürülmüştür.
Dikta yönetiminin el altından El-Kaide, IŞİD ve PYD/PKK'yı desteklediği; buna karşılık muhalefetin gerçek temsilcisi olan Özgür Suriye Ordusu ve özellikle Suriye Türkmenleri üzerinde saldırılarını yoğunlaştırdığı görülmektedir.
Başta Halep ve Lazkiye Bayırbucak Türkmenleri olmak üzere, Humus, Rakka gibi Türkmenlerin ağırlıkta olduğu bölgelere varil bombaları, roketler ve kimyasal silâhlarla saldırılması tesadüf değildir. Türkmenler de süratle teşkilâtlanmış, kurmuş ve kendilerini savunmak için 'Fatih Tugayı'nı oluşturarak kahramanca savaşmaya başlamışlardır.
Son bir haftadan beri eli kanlı BAAS katillerinin Türkmenlere karşı katliamları şiddetlenmiş; ayrıca Esad güdümündeki El-Kaide bağlantılı IŞİD teröristleri, Rakka'da, Tel- Abyad'da ve sınırımızın dibindeki bölgelerde Türkmenleri toplu soykırıma tâbi tutmayı hızlandırmışlardır. Ancak, bu defa Kilis'e doğru kaçan sivil Türkmenlerin yolunu kesen IŞİD kuvvetleri, sınırda konuşlandırılmış Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin müdahalesiyle imha edildiler ve bu sayede sayıları 3500'ü geçen Türkmenler Türkiye'ye iltica ederek soykırımdan kurtuldular.
***
Cumhuriyet tarihimizde ilk olarak Suriye Türkmenlerine sahip çıktık. Bu konuda, Türkmen meselesini yakından takip eden ve Türkmenleri koruyan Dışişleri Bakanımız Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'nu alkışlıyorum. Genelkurmay Başkanımızı da tebrik ediyorum. Türkmenler ile ilgilenen Cumhurbaşkanımızı ve bu doğru politikaya öncülük eden Başbakanımızı da candan kutluyorum. Türkiye, daima Türkmen kardeşlerinin yanında olacaktır ve bundan sonra da onları desteklemeye devam edecektir.