Türkiye’yi Yok Edecek Olan Tek Adam Anayasası…
Siyasal iktidar, anayasa değişikliği ile ''Kuvvetler ayrılığı''ilkesinden''Kuvvetler birliği''sistemine geçişi amaçlamaktadır. Böylece bağımsız olması gereken yargı,yasamanın ve yürütmenin,dolayısıyla siyasal iktidarların denetimine ve güdümüne girecek.Yani hukuk devleti olma niteliği de böylece ortadan kalkacaktır.Bana göre de hala nasıl bir demokrasiyle yönetildiğini bile bilmeyen halk,yarın sandık başına gittiğinde neye evet ,yada neye hayır diyecek bunu bile bilmiyor.
Başbakanın duygusal görüntü vererek ölenler üzerinden siyaset yapması ağlaması, bana inandırıcı gelmeyen senaryodan ibaret bir gösteriydi. Vigtor Hugo ''Bir ülkede tüm sistemi kendi kontrolüne almak için ağlayacaksın ve dinsel duygulara ağırlık vereceksin, toplum üzerinde tek hakimiyet kurabilmek için onların duygularını beyinlerini saf hislerini kontrol altına alacaksın'' diyor, işte (RTE) bunu çok iyi yapıyor, ağlıyor boynunu büküyor aziz milletim diyor, benimsiniz benim malımsınız benim canımsınız diyor, yani toplumun içinde bulunduğu yıkılmışlığı çok iyi biliyor, ve sonunda çaresiz kalan millet, yine de burada yani (RTE)'de kurtuluşun var olduğuna inanıyor. Ama toplumun burada kaygı verici ölçüde kutuplaşmaya bölünmeye ve tehlikeli bir tıkanmaya sürüklendiğini bu sistemi elinde tutanlar bildikleri halde, görmek ve sonuçlarını da düşünmek istemiyorlar.
Başta (RTE)'nin asıl istediği TEK ADAM ANAYASASI, yani korkutularak duyguları satın alınan halk, şimdi (RTE)'ye mi evet diyecek? Yani önünü açıyorum ve artık istediğin gibi Türkiye'yi yönet, böl parçalamı diyecek?, çünkü bu kesimin, yani duygularını dünyalarını satın aldıkları toplumun, ne anayasayı, ne demokrasiyi, ne aydınlığı, ne çağdaşlığı, ve nede Atatürk'ü artık duymaya tahammülü yok, onlar bu değerleri öylesine anlamsız gereksiz ve tehlikeli olarak anlattılar ki millete. Atatürk bile gittikçe anlamsızlaştırılmaya unutturulmaya çalışılıyor, yavaş yavaş okullardan bile resimleri indirilerek azaltılmaya çalışılıyor. Zihinlerden silmeye çalışıyorlar Atatürk'ü ve 21 mayıs 2010 tarihinde yürürlüğe giren yeni ''Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yönetmeliği'ne göre okullarda bulunan Atatürk köşelerinin bile yeniden düzenlenmesinde, çok farklı bir anlayışla adeta Atatürk unutturulmaya çalışılıyor, yani Atatürk köşelerinin içleri boşaltılıyor.
Kısacası Tek adam anayasası, bu ülkeye çok sıkıntılı bir sürecin, hatta şu anda Türkiye'nin yaşadığı siyasal tıkanmanın daha da zor dönemini yaşatacak. Tüm bilimselliğin, çağdaş kurumların, laik ve Atatürk değerlerinin, cumhuriyetin tüm anlamının yok edilerek yerine ümmet anlayışının hakim olduğu bir dönemi yaşayacak Türkiye. Sonrasında kendisine peygamber, mesih fatihin aslanı ve sayın başkan diye sıfatlar takan şakşakcıların, belki de meydanlarda yaptıkları yalakalıkların verdiği, ama sakın ha böyle şey olur mu diyerek sonrasında bıyık altından gülen bir (RTE), yavaş yavaş cumhuriyetten öç almak adına.
Çankaya'ya çıkarak hayallerine kavuşacak, sonrası mı ne olacak, işte bu onun umurunda bile değil, halk perişan yoksul iyice fakirleşmiş çağ atladık diyenlere rağmen, hala 35 milyonu açlık ve yoksulluk sınırında yaşayan aç bir Türkiye kalacak, daha da artacak bu sayı. Tüm sisteme hakim bir tek adam, Yüksek yargı organlarının tasfiye edildiği iktidara bağlı bir yargı yaratmak. Bilimsel kurumların, Üniversitelerin hakimiyetinin teslim alındığı sisteme hakim bir tek adam anayasası. Halkın büyük kesimin kabul etmediği ama dayatmayla korkutarak evet diyenlerin karar verdiği bir tek adam anayasası.''Milli iradeyi yansıtmayan''bir anayasa. özgürlüklerin ve insan haklarının düşüncenin gerçeklerin yansıtılmadığı bir anayasa. Yargı erkini vesayet altın alarak, antidemokratik ve baskıcı bir düzen kurarak istediği biçimde ülkeye hakim olma anlayışı. Batı'dan kopartılıp ortadoğunun kabile demokrasisine sunulan Türkiye.
İtalya'da katıldığım bir konferansta dinlediğim yazar Eugenio Scalfari ''Sizin başbakan tıpkı Berlusconi gibi. İtalyan anayasasının ruhunu diriltmeye çalışıyor, kendi düşüncesine mantığına anlayışına göre, yani müslim anlayışıyla bir anayasa kurmak istiyor, bir sonraki dönemde ''COLLE''ye yani köşke çıkarak buradan tüm ülkeyi tek adam edasıyla yönetmeye çalışıyor''diyor. Berlusconi'nin projesi ile (RTE)'nın projesi nasılda birbirine uyuyor, zaten çok iyi anlaşan iki düşüncenin ürünü dost değil mi ve bakın burada nasılda ortaya çıkıyor asıl mantık ve kullanma duygusu sömürüsü, halkın içinde bulunduğu boşlukta hakimiyet. ''Benim aziz milletim, sen karar vereceksin senin istediğin neyse bunlar yapılacak, benim aziz ve muhterem milletim önce senin dediğin olur'' söylemleri ve başbakanın bunu çok iyi gördüğü noktada damardan girmesi. Astığı astık kestiği kestik anlayışı başkanlık sistemine evet demek istenen bu aslında ve 2008 yılında kapatılmaktan kıl payı kurtulmuş bir AKP, şimdi değişiklikle kendini korumaya almaya çalışıyor. Tüm yargıyı kendi hakimiyetine alarak sisteme hakim olma anayasası, işte Türkiye çok sancılı bir dönemin içinde nasıl da sıkıntı yaşayacak, bunu bilmeden sandık başına giden bir halk. (TUİK) insanların yaşam memnuniyeti araştırmasında endişe verici sonuçları çıkardı açıkladı.''Halkın gelecekten umudu kalmadı, 2010 -2015 arası bu korkunun daha da artacağı'', İşsizlik pahalılık artıyor, asgari ücret 577 lira açlık sınırı 853 lira, bu Türk -İş verilerine göre açıklanan bir sonuç, teröre her gün verilen şehit sayısında artan rakam, ama kendi yandaşlarının AKP döneminde daha da zenginleştiğinin görülmesi, yani Bu iktidar bunları görmüyor bile, SONAR anketlerinde vatandaşın yüzde 71.82 oranında işsizliğin çarelerinin araştırılmasını veriyor, yüzde 70.67 ''Ekonomik sorunlar pahalılık açlık yoksulluk''ortaya çıkıyor. Peki böyel bir dönemde Türkiye'nin içte ve dışta yaşadığı bu sorunların yanında, ısrarla Anayasa değişimine neden gerek görülüyor? işte burada asıl maksat gaye amaç ortaya çıkıyor, biran önce bu değişimi yapmak, sonrasında yeni bir seçimle, belki de olası bir başka partinin de mecliste olması korkusuyla değişecek dengelerin sisteme mani olacağı endişesi ve diğer amaçta belli zaten (RTE) kendi geleceğini ve tüm ona inanmış kişilerin siyasal geleceğini korumak adına yapılan bir başka amaç yatıyor içinde.
Ben hala şunu yazıyorum söylüyorum, Atatürk'e ve cumhuriyete tahammül edemeyenlerin Türkiye'ye hakim olmasına tahammül edemiyorum. Cumhuriyetin Atatürk'ün bıraktığı ''Bilim ve Akıl''mirasının. Türkiye'de artık korkutucu nitelikte yansıtılmasını kabul edemiyorum, tüm çağdaş değerlerinin yok olmasını seyrettiğim bir Türkiye'de yaşamaktan korkuyorum. Bilim adamlarının akademisyenlerin aydın düşünenlerin yazarların sorgulandığı bir ülkede yaşamaktan korkuyorum.
SONUÇ OLARAK:
Bu anayasaya evet çıkarsa, Türkiye'de ne anayasanın ruhu ve nede demokrasinin adı kalacaktır. Bu tehlikeli gidişe dur demek için verilecek en doğru kararda (HAYIR) olacaktır. Bu sağduyulu ve ülkesini Atatürk'ü bilimi çağdaşlığı özde demokrasiyi özgürlüğü ülkesinin karanlıklarda kalmasını istemeyen her vatandaşın görevidir.
Evet evet evet ilk defa evet der gibiyim ama neye ? Elbetteki buradaki görüşe, aynen katılıyorum dahası da var ama olsun bu kadarıda yeterli analatabilmek adına...Bu kadar açıklama bile bazı aydınlarımızında aydınlanmasını sağlaması dileği ile diyerek sözümü bağlayacaktım ki ufacık ama anlamı çokk büyük bir açıklama ile noktalayacağım sözlerime ... Aman şu bahsettiğim "aydınlanması" sözümü sakın olaki yanlış anlamasınlar anladınız demii, umarım anlatabilmişimdir ...Atatürk ilke ve inkılapları ışığında aydınlık ve HAYIR'lı günler dilerim ...
Temmuz 26th, 2010 at 02:32Teşekkürler Levent hocam bizleri aydınlattığınız için...
Tüm "Hayır"cıların ortak özelliği şu: Ben yapınca olur, ama bunu bir başkası yapamaz! Ahmet Necdet Sezer 367 oy almasa da olur, tek başına kendi adamını atayınca olur, CHP tüm yargıyı kendi kadroları ile doldurur çünkü Atatürkçüler ya bağımsızdırlar ama başörtülü birinin davasına bakmazlar, başörtülü birini üniversitede okuma hakkını elinden alırlar ve hatta sakalı var diye hastanede bile onu ölüme terk ederler! AK partiye gelince "aman ha! Ilımlı islamı getirecekler! Bal verseler, musluklarda süt akıtsalar, demokrasi, özgürlük deseler, sakın inanmayın bunlara takiyeci! Yedi yıldır (Refahlı yönetimi de sayacak olursak) yıllardır yapmaya çalıştıkları (ki bir türlü göremediğimiz!) şey ılımlı islamı getirmek, hayat standatlarımıza el koymak!" Yıllar önce Erdoğan belediye başkanı olduğu zaman da aynı şeyler söylenmişti. "Eyvah İstanbul elden gitti. Genelevler kapatılacak, boğazda içki içemeyeceğiz!" Lütfen artık uzağı görmeye çalıştığınız niyet okuyucu gözlüklerinizi çıkartınız ve yakın gözlüklerinizi takınız. Bu hükümetle, Türkiye Cumhuriyeti rejimi tehlikeye girmez. Girmedi ve girmeyecek...
Sacide Hanım, her hayır gördüğünüzde şey, her şer gördüğünüzde bir hayır olabilir....
Dini terminolojiyi bakıyorum muhafazakarlardan daha iyi kullanıyorsunuz. Bunu zatınızda tüm hayırcılara söylüyorum.
Temmuz 27th, 2010 at 02:57Saygılar,
Sayın hazal seyitoğlu
Temmuz 27th, 2010 at 13:40''Dini terminolojiyi bakıyorum muhafazakarlardan daha iyi kullanıyorsunuz. Bunu zatınızda tüm hayırcılara söylüyorum'
Sizden baskasi din konusunda hiç bir şey bilmiyormu sanıyorsunuz,din sizin tekelinizde değil efendim elhamdülillah bizde müslümanız ve dimizin gereklerini bir çogunuzdan iyi biliyoruz, DİNLE SİYASETİ KARISTIRMAYALIM LÜTFEN.
Sayın yazar bu güzel yazınız için sizi kutluyorum .Çok tesekkür ediyorum
Saygılar
Ben başta değerli üstada teşekkürlerimi sunarım,böyle bir anlamlı yazıdan dolayı.Hazal Seyitoğlu,siz hala neredesiniz?merak ediyorum,ama siz orda kalın aman ha sakın olaki oradan çıkmayın,yazık olur sonra bu millete.
Temmuz 28th, 2010 at 11:58"Sacide Hanım, her hayır gördüğünüzde şey, her şer gördüğünüzde bir hayır olabilir"
Temmuz 28th, 2010 at 17:48Sayın Hazal Seyitoğlu ŞER'den hayır görüldüğü nerede görülmüş ? Lütfen bana bir tane örneklermisiniz...Adı üzerinde ŞER ŞER'dir... Bunun da başka açıklaması yoktur...
Sayın Sacide hanıma her konuda katılıyorum,ama Hazal seyitoğlu'nu da,hala uyuduğu rüyadan uyanmasını diliyorum.Neyin mesajını vermeye çalışıyor?bunu sormamıza bile gerek yok ifadesinde belli zaten.Savundukları sistem hala asıl şer odaklarınını yuvası değilmi?
Temmuz 28th, 2010 at 19:00Kıymetli Prof.Dr.Levent Seçer Ustada teşekkür ederim,her yazızını büyük bir zevkle okumaktayım,elinize dilinize yüreğinize sağlık hocam,aman dikkatli olun bu şer odaklarından ve yandaşlarından.
Sacide Hanım, başınıza bazen çok hayırlı şeyler geldiğini düşünürsünüz; bazen de kötü şeyler... Ama günün sonunda hayırlı gibi gözükenler, şer; şer gibi gözükenler de hayırlı sonuçlar doğurabilir. Bu durum, içinde yaşadığımız "bu dünyada" yaşayan tüm insanların başına gelmiştir. Fakat siz(ler), herkese demokrasi ve özgürlük fikrinden mahrum, sadece kendiniz için yarattığınız bir dünyada "beyaz Türk" olarak yaşadığınız için, böylesi durumlarla hiç karşılaşmamanız doğal.
Hiçbir şey "adı üzerinde" ki gibi değildir. Bizim gördüklerimiz aslında görmek istediklerimizdir.
"Düşünce tarzını değiştir, dünyan değişsin"
Evet kimsenin tekelinde değildir din... "Dini siyasete karıştırmayalım" derken, biz karşıtıralım ama siz karıştırmayın anlıyorum; CHP gibi bir partinin çarşaflılara rozet takıp sonra onları söktüğü, "411 el kaosa kaldı" manşetini attırıp, sonra Türbanı biz çözeceğiz" derken ki görüntüleri gelip geçiyor gözümün önünden.
Ayrıca hukuk, anayasa mahkemesi de kimsenin tekelinde değil, öyle değil mi?
Belma Hanım yorumunuzun sonundaki cümle fevkalade uygunsuz, usulsüz, anlamsız, bilinçsizce ve azmettirici olmuş. Sizi akl-i selime davet ediyorum.
Bu ülkede işlenen cinayetler böylesine ucuz olmamıştır. Planlı, sistemli, kışkırtıcı, failleri belli olmayan cinayetlerden birine Levent Beyin yazdıklarından dolayı konu olacağını zannetmiyorum. Konu olursa (ki Allah göstermesin) bilinki işte bu Balyoz darbe planının bir parçası olarak TSK'nın seminerlerinden çıkma bir senaryonun sonucudur. Kaldı ki bu ve benzeri darbe planlarında adı geçen öldürülmesi planlananlar arasında ismine rastlamadım.
Temmuz 30th, 2010 at 14:17Saygılar...
slogan atarak memleket kurtarılmaz, ki maşallah sizler de olmasanız memleketi kim kurtaracak! çevrenize baktığınızda sürekli kötülük görüyorsanız, "belki" de bakışınız bulanıktır. bu tarz "ezber" sözleri okuya okuya duya duya artık "şerbet"lendik sayın yazar. Kusura bakmayın, ama artık anlatılan masalların içeriğini bilen, korkutma aracı olan "öcü"lerin aslında neleri saklamaya yaradığını bilenlerin sayısı artıyor.
slogan atmayı bir kenara bırakın artık. haberiniz var mı? aktütün karakoluna saldırının 15 gün öncesinden pkk'lıların girişinin "canlı canlı" izlendiği halde hiç birşey yapılmadığınız 11 askerimizin şehit olduğunu... 11 asker şehit olurken; heronların tespit ettiği görüntüleri 30 ayrı birimin canlı olarak izlediğini ( 15 gün önceden 30 ayrı birim canlı canlı izlediler pkk'lıların gelişlerini...) üzerlerinde helikopter uçurdular... pkk'lılar bir kenara çekilmediler bile yollarına devam ettiler. sonra bir kaç subay... 11 gün önce baskından, aralarında " çekin şu heronları tepemizden adamlarımıza çok zayiat verdiriyorlar, en azından bakış açılarını değiştirin" diye konuştular. subayın birisi "yıllık izne" çıktı o gün. bir başkası... "ama ama biz onları çoban sandıydık..." falan dedi...
daha başka neler oluyor biliyor musunuz? 80 öncesinde sağ sol diye insanlar birbirine kırdırılıyor... meğer ki "bayrak harekat planı" gereği imiş tüm olanlar... darbe olabilsin diye binlerce insan öldürülüyor, 30 bin 40 bin 50 bin insan öldürülüyor "pis" bir savaş için. "pis" diyorum; at izi it izine karıştığı için. kimin kim olduğu kimin neyi savunduğu birbirine girdiği için...
birilerini dini tekellerine almakla suçlayanların Atatürk'ü sürekli dillerine dolamalarını anlamıyorum, müsaadenizle size bir kaç sorum var sayın yazar ve sayın yorum sahiplerinin içindeki Atatürk'ün ( en azından bana göre)arkasına sığınanlar...
ne zaman doğdu ne zaman öldü hangi cephelerde savaştı, hangi dönem neyi savunuyordu, ilkeleri neler ismen "belki" biliyorsunuzdur, içeriğini anlamını biliyor musunuz? Atatürk'ü ne kadar tanıyor ve biliyorsunuz? önce Atatürk'ü okuduğunuzu, anladığınızı ispat edin...
Temmuz 30th, 2010 at 14:57Hazal hanım bana cevap hakkı doğduğu için yazmak istedim.Burada sizinle bir polemiğe girmeye niyetim yok,ama asıl siz bilinçli olarak bazı yönlendirmeleri yapmıyormusunuz?Peki sizi rahatsız eden neki sayın ustanın yazısında,ve benim ve sacide hanımın yorumlarından rahatsız oldunuz.Cumhuriyeti laik sistemi tüm bilimsel kurumları aydınlığı Atatürk'ü yok sayarak,''Ilımlı cumhuriyetin''temellerini yaymaya çalışan ümmet anlayışının bu ülkeye yararı ne olaki?Türkiye nereye gidiyor bunu sizde biliyorsunuz değilmi,ama bana göre bunu anlamak istemiyorsunuz.iyi günler dilerim.
Temmuz 30th, 2010 at 15:06