Türkiye’ye Not Artırımı Olur Mu?
Dünyada haftanın son günü Yunanistan’ın borç krizinin daha da derinleşebileceği beklentisi arttı. Öğleden sonra Avrupa da ciddi düşüşler yaşandı. Aynı zamanda bu sarmal ABD borsalarını da etkiledi. Bir gün evvel Bernanke’nin açıklamalarını tatminkar bulamayan piyasalar Yunanistan sorunun dedikodu düzeyinde yine gündeme gelmesi ve AMB Baş Ekonomistinin istifası ile hızlandı.
Türkiye de 48500 gördükten sonra 56500 e kadar olan çıkışını istikrarlı bir şekilde sürdüren IMKB 100 endeksi ilk düzeltmesini yapmış oldu. Cuma günü yukarıda bahsettiğim gerekçeler yüzünden gelen ciddi yurtdışı satışlarına dayanamadı. Genel olarak çıkış trendini koruyan IMKB100 şu sıralar bölgesel gerginliklere odaklanmış durumda. Yunan – Rum teyakkuzu ile İsrail stresi piyasamızı gerecek en önemli hususlar olarak karşımızda duruyor.
Altın, Avrupa krizini aşamadığı ve ABD kökenli olumlu haberlerin gelemediği bu dönemde Altın daha da yükseliş eğilimli duruyor. Özellikle geldiği noktadan bir çok uzmanın beklediği gibi hızlıca kar realize etmiyor. Belli seviyede oyalanıyor. 1900 seviyelerine yakın işlem görüyor. Hafta sonu 1855 USD ile kapatan ALTIN onsu yukarı doğru eğilimini sürdürüyor. Gerçek kar realizasyonunun 2040-2150 dolar da olacağını tekrarlıyorum. Bu arada bu seviyeyi kısa sürede göremezse de orta vadede ALTIN yükseliş trendini sürdürecektir. Özellikle 20 eylül açıklamaları önemlide olsa Dünyada genel stresli ekonomik durum bu yükselişi körüklüyor. Bunların yanında son zamanlarda bölgesel siyasi streslerinde artmış olması, Doğu Akdeniz’in ısınması gibi faktörlerde Altında baskı oluşturabilir.
Faizler genel seviyesi şu aylarda yatay seyredecek gibi duruyor. Çok bir değişiklik işareti alamıyoruz. Bazı gelişmekte olan ülkeler geçen hafta politika faizlerini sabit tuttular. Tabi AMB de faiz azatlımı olur beklentisi vardı oda değiştirmedi. Buna rağmen AMD başkanı artık yükselme değil düşme eğilimin girdik faiz de diye yorum yapınca EURO/USD paritesi hızla geriledi. Hafta sonu 1,36 seviyesine yakın kapatarak ciddi bir düşüş yaptı. Dünyada parasal genişleme ve düşük fazi politikalarının hakim olması ve bunun devam etmesi beklendiğini önceki yazılarımda bahsetmiştim. Tekrar bunların üzerinde durmayacağım.
Önümüzdeki haftalar da Euro’nun değer kaybı devam edecek gibi duruyor. Bu bağlamda TL karşısında da değer kaybı devam etse de daha çok dolar’ın değer kazandığı bir piyasa izleyeceğimizi düşünüyorum. Uzmanlarda paritedeki hızlı gerileme dolarda değer artışına daha çok sebep olacaktır diyorlar. Bu durumda 1,80 psikolojik Dolar/TL direnci kırılabilir. Kurlarda 1,82-85 gibi rakamlar görebiliriz.
Not artışı bu sefer olur mu?
Türkiye için olayın seyri ancak bir not artırımı ile daha farklı bir boyuta geçebilir. Hafta sonu S&P’nin İsrail’in notunu arttırması aslında bu konuda umutları arttırmış oldu. Zaten geçen hafta piyasada bu konuşulmuştu ve alımlarında bunun etkisi vardı. Yakında bir not artırımı gelirse yukarıda bahsettiğimiz rakamlar daha değişik bir görünüme bürünebilir. Dolar/TL kuru 1,80 altında kalır ve EURO/TL de parite düşmeye devam ettikçe düşer.
Hisse senetleri de tabi bundan olumlu etkilenir. IMKB 100 Endeksi de hali hazırda 58500-59200 hedefi görülmekte böyle bir haberde bu hedefler hızlıca gerçekleşmiş olur.
20 Eylül bekleniyorken hafta sonu G7 vardı…
20 Eylül FED ve OBAMA açıklamaları bizim için en önemli beklenti oldu önümüzdeki günlerde. Bu tarihe kadar beklemeye geçecek olan yurtdışı piyasaları sadece bu satırları okuduğunuz sırada Avrupa da G7 Marsilya toplantısının ön sonuçlarını da bekliyor olacaktır. Hatta ilk sonuçlara göre de; G-7 maliye bakanları ve merkez bankaları başkanları yaptıkları açıklamada, ''Bankacılık sisteminin ve finansal piyasaların direncini sağlamlaştırmak için gerekli her türlü önlemi alacağız'' dedi. ''Ekonomideki toparlanmanın geleceği ve hızıyla ilgili kaygıların, güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyümeyi sağlamak için küresel seviyede birlikte çabaya ihtiyaç bulunduğunu gösterdiği'' belirtilen açıklamada, merkez bankalarının ''fiyat istikrarını ve ekonomideki toparlanmayı desteklemeyi sürdüreceği, bankalara likidite sağlayacağı, hükümetlerin ise ''büyüme dostu'' bütçe kesintilerine gideceği kaydedildi. Uzmanlar bu açıklamadan bir somut gelişme olmadığı yorumunun yaptılar. Özellikle ABD ve Avrupa tam bir fikir birliğine vardığı konusunda kötümserler. Avrupa da daha çok zayıf ülkelerin sonsuz destek alıp almayacağı tartışılıyor. Almanya bunu kendi çıkarları için kullanıyor izlenimi genel politikaları da yavaşlatıyor. ABD de yaşanan istihdam sorunları önemsense de küresele ekonomide ciddi başka sorunlar gündeme gelse de asıl sorunun Avrupa da yaşanan borç ve likidite krizi olduğundan herkes hem fikir. Bundan dolayı yatırımcılarımız Avrupa da ki gelişmeleri daha yakından takip etmesi sağlıklı olacaktır.
İslami Finans enstrümanları Türkiye de neden yetersiz?
Bu konuda çeşitli akademisyenler çeşitli çalışmalar yapıyor. Özellikle İstanbul Şehir Üniversitesi bu konuda ciddi bir oluşum içerisinde. Üniversite bu konuda ciddi bir şekilde yapılanıyor. Şehir Üniversitesinin çabaları ile birilikte İstanbul da ciddi bir bilgi birikimi sağlanması gerekiyor. Özellikle İstanbul’un finans merkezi olması yönünde yapılan makro çalışmalar içinde İstanbul dan özellikle İslami finans konusunda da ciddi bir çalışma merkezi olmasının gerekliliği tartışılmakta. İstanbul İslami Finans merkezi olmaması için hiçbir sebep yok. Hatta bu konuda çok avantajlı. Zaten dokusuna uymayan Dubai, Abu Dabi, Cidde her ne kadar güçlü sermaye sahibi olsalar da kendilerini uluslar arası platformlara para gücü ile sunuyorsalar da tarihi ve kültürel olarak daha çok uyacak merkez – dünya merkezi- İstanbul dur.
Türkiye bir çok açıdan öncü olmaya çabalarken bu konuda da öncü olması gerekir. Özellikle İslam ülkelerinde ciddi miktarda nakit varlık oluşmuş durumda. Körfez kaynaklı ciddi fonlar kendi kurdukları İslami Finans mantığı ile çeşitli yatırımlar yapmaktadır ve kendi fetva kurullarının etkisi altında kararlar almaktadırlar. Bunları dönüştürmek ve bu yapıya uygun Türkiye de yatırım alanları oluşturmak gerekir. Tabi sadece Türkiye ye dönük oluşturulacak bu alanlar Türkiye ye ciddi bir para akışı sağlayacaktır. Birkaç trilyon Dolarlık bir büyüklüğün İstanbul dan yönetilebileceği gerçeğini unutmamız gerekiyor. Bugün kapitalizmin ve bankacılığın kalesi konumundaki bir çok dünya devi bankanın (HSBC, CITI, RBS…vb.) katılım bankacılığı birimleri devasa fonlara hükmediyorken Türkiye de bu konuda çalışmaların hızlandırılması şarttır.
İslami Finans enstrümanların da yetersizlik bütün dünya için söz konusu. Binlerce, milyonlarca hassas yatırımcı bu konuda bir yöntem, bir tarz, bir alan oluşmasını bekliyor. Bu konuda yapılacak her olumlu katkı bu uğurda manevi bir hizmet olacaktır.
Bazı fütur istik- ilginç Notlar, kim inanırsa artık,
• İstanbul İnançlar merkezi olacak. Vatikan yazlık konaklamayı boğazda yapacak. Bütün dinler İstanbul da temsil edilecek. Eski İstanbul dediğimiz yerde yerleşim yeri kalmayacak her yer otel ve ticarethane olacak.
• Tabii ki İslami açıdan halife de olacak,
• İstanbul 3. Büyük finans merkezi olacak. Bütün gelişmekte olan piyasalar İstanbul dan yönetilecek. Bunun yanında orta doğunun bütün varlık yönetimleri de İstanbul üzerinde yapılacak.
• Rockefeller ailesi ile Rothschild ailesinin dünyayı yönettiği söylenir. Irak Rockefeller tarafından tarumar edilince bana da bana da diyen Rothschild Libya’yı yutuyor.
• Türkiye ye verilen görev ne acaba ?